Tüm Yazarlar
Mehmet Ödemiş Yazıları
Tanrı'nın ruhundan makinedeki hayalete
Mehmet Ödemiş
Descartes görenin göz değil, ruh olduğunu fakat ruhun doğrudan göremediğini; bunu beyin aracılığıyla yaptığını savunuyordu. O "Ben var olduğumu biliyorum. Tek sorun 'ben' diye tanıdığım şeyin ne olduğu" derken ruh ile beden arasındaki ilişkiyi ve hangisinin benliğin temelini teşkil ettiğini anlamaya çalışıyordu.
Nöronlarının kıskacındaki insan
Mehmet Ödemiş
Bilinç ve özgür irade gibi olguları; nöronların rastgele etkinliklerine, öznesiz evrim süreci sonunda ortaya çıktığına inanılan beynin fiziko-şimik yapısına ya da genetik bilgiden sağlanan avantajla girdileri otomatik bir şekilde çıktılara dönüştürme becerisine atfeden hipotezler, insan olmanın en yumuşak karnına; özgür iradeye saldırmaktadır.
Yapay zekâ, transhümanizm ve din
Mehmet Ödemiş
Transhümanizm insanın biyolojik sınırlılıklarının iyileştirilebileceğini ömrü uzatmak da dahil doğal sınırlarının geliştirilebileceğini; bunun da insan evriminin bir devamı olduğunu savunur. Darwinci evrim kuramına göre bugüne kadar insanın tabi olduğu evrim, tesadüflere ve doğal determinizme bağlı olarak devam etmiştir. İnsan tarihinin bu yeni evresinde ise bizzat beşerî aklın belirleyici olduğu bir evrimsel süreç söz konusudur. İsevilikteki "imago dei, enkarnasyon, insanın tanrılaşması (theosis)" gibi inançlar, transhümanizm ile paralellik arz etmektedir. Transhümanizmin hedeflerinden biri olan ölümsüzlük ideali ile ölümün Hristiyanlıkta bir sorun olarak görülmesi de birbirine koşuttur.
Allah'a iman, aklın mı iradenin mi fiilidir?
Mehmet Ödemiş
Modern bilimin sınırlı metotlarıyla ve bozuma uğramış aklıyla Allah'ı bilmek mümkün değilse inanmak, aklın değil; iradenin fiilidir cümlesi haklılık kazanabilir. İslam'da Allah'a yönelik metafizik kulluk, dünya hayatındaki gerçek özgürlüğün manevi kalkanı kabul edilir. Öte yandan tüm dinler, iradeyi işe koşanın akıl oluşundan hareketle aklı, imanın ön şartları arasında sayar. Doğanın altını üstüne getirerek karşılaştığı onca veriyi, birer ayet (ilahî delil) olarak kabul etmese de Hakk'ın ve hakikatin yokluğuna yormak için akıl teri dökmeyen bir bilim ummak garip mi kaçardı?! Müslümanca bakamıyorsa en azından Ehl-i Kitap gibi bakabilse fena mı olurdu?! Kur'an, kitap ehlini kafire yeğ tutmaz mı?
Kültürel determinizm kültür üretir mi?
Mehmet Ödemiş
Kültür, karmaşık ve hızla değişen bir niteliği haizdir ve en önemlisi onu üreten yine insandır. Bu anlamda insan başka unsurlar tarafından programlanan değil, kendi kendini programlama becerisinde olan belki de tek türdür. İçsel ve dışsal koşulların edilgenleştirdiği bir varlık, kültürün öznesi değil ancak konusu olabilir. Dawkins genlerin bir süre sonra biyolojik etkinliğini yitireceğini bu yüzden insanın gen aktarmayı değil, mem aktarmayı amaçlayan bir varlığa evrilmesi gerektiğini ileri sürer. Bunun için insanın yapması gereken asıl şey; anılmaya değer eser bırakmaktır.
Onu aramakla bulamazsın lakin bulanlar yine arayanlardır
Mehmet Ödemiş
Kafamdaki primadonna
Mehmet Ödemiş
Yakında beklenen mehdinin geleceğini ve tüm bu sorunları çözeceğini müjdeliyorum size. Ve sanılanın aksine bu mehdi yukarıdan değil aşağıdan gelecek; hem de oldukça aşağıdan. Artık neredeyse her ülkede bulunan silikon vadilerinden... Evet, bildiniz! Yapay zekalardan bahsediyorum.
Hakkını helal et, Sultan Vahidettin!
Mehmet Ödemiş
Mustafa Kemal’i övmek için Vahdettin’e sövmek şart değil. Tarihe ideolojik ve mitolojik gömlek giydirmenin de bir insafı olmalı. Elbette ki yeniden inşa ettiğiniz bir devletin, halkça kabul görmesi için konjoktürel olarak ‘eski yapı’ya muhalefet edersiniz ve ortaya muknî bir retorik koyarsınız. O dönemde olanları, biraz da böyle okumak gereklidir. Tarihçilerin yıllardır tartışageldiği şeylerden biri, ‘Mustafa Kemal’in bu seyahate nasıl çıktığı’ sorusudur. Bir tarafta ‘O’nu, Sultan Vahdettin gönderdi’ diyenler; diğer yanda ‘Paşa, ülkenin makus talihini değiştirmek için kendiliğinden inisiyatif almıştır’ diyenler.
Samsun’a çıkan Çanakkale...
Mehmet Ödemiş
Cemil Meriç’e göre toprak kaybetmek, en değersiz şeyini kaybetmektir. Oysa biz, XX. yüzyılın başlarında, küresel kartlar yeniden karılır ve tarih yeniden yazılırken çok daha fazlasını yitirdik: Ruhumuzu...
Postmodern çağ, bilimcilik ve anlam krizi
Mehmet Ödemiş
Ateizmde bilimsel bilgiye atfedilen değer, tüm kuşkuları izale edecek denli bir kesinlik içermektedir. Bu radikal tutum ise bir tür pozitivist bağnazlığa yol açmaktadır. Hakikate giden yolları daraltan, farklı usul ve yaklaşımları dışlayan ve adına “postmodern çağın yeni dini” denen bilimciliğin insana vaat ettiği şey; bir ‘anlam krizi’nden fazlası değildir.
Özgür iradenin yokluğu (!) üzerine
Mehmet Ödemiş
Yapay zeka tartışmalarının da bir parçası haline gelen özgür iradenin var olup olmadığını, varsa cesameti ve mahiyetinin neliğini bu konularda kafa patlattığını bildiğimiz bir isimle Prof. Dr. Sinan Canan ile konuştuk.
Karısını şapkası sanan adam
Mehmet Ödemiş
Thomas Aquinas’ın “Felsefe, teolojinin cariyesidir.” mantrasıyla dinin hizmetine verdiği akıl, aydınlanma ile birlikte özerkliğini ilan etmiştir. Aslında dinin kiliseden kaçışının remzi olan bu firar, daha sonra sekülerizmin truva atına dönüşecektir. Artık sadece akıl ile çelişmeyen vahiy bir kıymet ifade etmekte, çelişenler ise kilise dogmatizminin karanlık gayyasına hapsolmaktadır.