Terör devleti İsrail ve ABD'nin İran'ı bombalamasından bahsedilirken gayet normal bir hâdiseden bahsedilir gibi konuşuluyor. Hani ağızları doldura doldura söylenen 'uluslararası hukuk', 'evrensel ilkeler' vb. 'şık' söylemleri dile getiren yok.
Ne oldu Birleşmiş Milletler sözleşmesine?
Sebep ne olursa olsun bir devletin başka devlete saldırmaya hakkı var mı?
Birleşmiş Milletler demişken Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun şu tespitini aktarmadan geçemeyeceğim: "Birleşmiş Milletler Teşkilâtı da, kurulduğu günden bugüne kadar güçlü devletlerin çıkarları dışındaki anlaşmazlıklarda veya onların kendi çıkarlarına uygun haksızlıklarda, sağa sola teessüf iletmekten başka bir işe yaramamıştır. Nasıl yarasın ki?.. Büyük devletlerin oligarşik bir zümre hâlinde arz-ı endam ederek monarşik iktidar mücadelesine sahne olan bu teşkilâtta, bunlara karşı, ense kaşımaktan öte ıspat-ı vücud mümkün değildir. Büyük devletlerin dünya siyaset sahnesindeki dalaşmalarında figüran rolü düşen "ufaklıklar"ın bu rolünü daha iyi kavramak için, "Güvenlik Konseyi"nin teşekkülüne ve karar alma şekline bakmak yeter."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'de her kürsüye çıkışında "Dünya beşten büyüktür" demesi ve bu söylemini gündemde tutma çabasının boşa olmadığını bugünlerde daha iyi anlıyoruz.
İran nükleer silah ürettiğinden bombalanması normal karşılanıyor!
O zaman, yarın kuvveti ele geçiren başka bir devlet de nükleer silah ürettikleri için ABD ve İsrail'i vurabilir. Yolu onlar açtılar. Kim güçlüyse istediğini bombalayabilir, bugün olduğu gibi.
İran'ın nükleer silah yapabilmesi hangi kanuna göre suç?
"Nükleer silahı sadece biz ve bizim izin verdiklerimiz yapabilir. Başkası yapamaz." diyorlar.
Niye?
Sizin ayrıcalığınız ne?
Ayrıcalıkları, silahı ellerinde bulundurmaları!
Elde silah olunca dünyaya nizamat verme hakkını da kendilerinde görüyorlar.
"Kanunu da biz koyarız, gerektiğinde de biz kaldırırız" şımarıklığına depolarındaki füzelerden yüz buluyorlar.
Dünya sessiz kaldıkça da el arttırıyorlar. Bakınız ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ne diyor: "Nükleer zenginleştirmenin ötesinde, silahlanma kırmızı çizgimizdir. Silahlanmaya asla izin veremeyiz. Bu, tüm bölgeyi istikrarsızlığa sürükler."
Nükleer silah derken eldeki piyade tüfeğine de göz diktiler.
Nükleere izin yok, ülkenin korumak için silahlanmaya izin yok... Peki sonra?
Sonrası şu, gönüllü kölelik; istersen olma, bomb bomb!
Atılan her füzeyle birlikte binalarla birlikte evrensel ilkeler palavraları da yıkılıyor; iyi de oluyor!