Terör devleti İsrail, Suriye'deki Dürzi grupları koruma bahanesiyle Suriye'nin başkenti Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı'na aynı gün içerisinde 3 kere saldırı düzenledi. Terör devleti İsrail, Dürzilerin Süveyda bölgesindeki ayaklanmasına müdahale eden Suriye kuvvetlerine de saldırdı.
Terör devleti İsrail, Esad rejiminden kalan silah ve mühimmatların yeni yönetimin eline geçmemesi için ilk günden beri saldırıyor. Kendisine hizmet eden Dürzileri de silahlandırıyor.
Süveyda bölgesinde Dürziler, efendileri Yahudilerin izinden gidip Müslüman erkekleri öldürüp Müslüman kadınlara tecavüz ediyorlar. Yahudiler gibi yaygara yaparak şenaatlerini gizlemeyi iyi öğrenmişler. Türkiye'de de mezhepçiler bu yaygaraya mikrofon oluyorlar!
Müslümanların Suriye'deki başarısından hem İsrail hem de İran çok rahatsız. Suriye'de yaraların kapanmaması için bu iki ülke sürekli yaraları kanatmanın yollarını arıyorlar.
Terör devleti İsrail için Dürzi mürzi bahane. Onların hedefi belli: Arz-ı mevud!
Bu noktada Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen sene, terör devleti İsrail'in Azr-ı mevud hülyası hakkında söylediklerini hatırlayalım: "İsrail bir rüya görüyor, o rüyasını gerçekleştirmek için bölgemizdeki halkların yaşamlarını kabusa çevirmeyi de göze almış gibi görünüyor. Zamanında Hitler de bir rüya görmüştü ve o da çeşitli milletlere mensup halklara kabus yaşatmıştı. Neticede gördüklerinin bir rüya olduğunu net bir şekilde anladı. Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek. Herkesin bir planı var ama biz inanıyoruz ki Allah'ın da bir hesabı var."
Aynı konuşmasında Başkan Erdoğan Filistin'de terör devletine karşı verilen mücadeleyle Anadolu'nun da savunulduğunu söylemişti: "Hamas ve Filistin halkı sadece kendi topraklarını savunmuyor. Aynı zamanda Arz-ı mevud hezeyanına karşı Anadolu'yu savunuyor. Filistinli kardeşlerimiz Gazze'de insanlığı, insani değerleri savunuyor."
Başkan Erdoğan mezkûr sözlerinin üzerinden 10 ay sonra partisinin istişare toplantısında Türk, Kürt, Arap kardeşliğinden bahsedip "Kudüs ittifakının" ve İstiklal Savaşı'nın nüvesinin yeniden şekillendiğini vurgulaması tabiî ki boşa değil! Nasıl ki "Terörsüz Türkiye" süreciyle atılan adımların boşa atılmış adımlar olmadığı gibi.
Başkan Erdoğan dünkü kabine toplantısı sonrası düzenlediği basın toplantısında terör devleti İsrail'le alakalı söylenecek son sözleri söyledi: "İsrail Dürzileri bahane ederek haydutluk sahasını son iki gündür komşumuz Suriye'ye taşıdı. Şunu bir kez daha açık ve net söylemek isterim: İsrail hukuk tanımaz, kural tanımaz, ilkesiz, şımarık, şımartılmış ve gözü dönmüş bir terör devletidir. Gelinen aşamada bölgemizin en büyük sorunu İsrail'in saldırganlığıdır. (...) Şunu bir kere daha altını çizerek ifade etmek istiyorum: Komşumuz Suriye'nin toprak bütünlüğünün, millî birliğinin, üniter yapısının ve çok kültürlü kimliğinin korunması bizim temel politikamızdır. Suriye'nin parçalanmasına dün rıza göstermedik, bugün de yarın da kesinlikle rıza göstermeyiz. Suriye'nin toprak bütünlüğü özellikle ramına, güneyiyle kuzeyi arasında koridor açma hayali kuranlar emellerine Allah'ın izniyle ulaşamayacaklardır. Suriyeli kardeşlerimizle birlikte biz buna izin vermeyeceğiz. İsrail'in ipiyle kuyuya inenler, çok büyük bir hesap hatası yaptıklarını er ya da geç anlayacaklardır."
Milli Savunma Bakanlığı'ndan da dün yapılan açıklamada, "Talep etmeleri durumunda Suriye'nin savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve terörle mücadelesine destek olmak için elimizden gelen desteği sağlayacağımızı daha önce ifade etmiştik." denildi!
Başkan Erdoğan'la birlikte devlete hakim olan taarruz ruhu her türlü belayı def edecek güçtedir; içeriyi sağlama almak kaydıyla!..