Pazar günü CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e, Sırrı Süreyya Önder'in vefatı ile ilgili törenden ayrılırken korumaları arasından tokat atıldı.
Saldırgan yakalandı, tutuklandı. İki öz evladını öldüren bir katil.
Bir provokasyon için seçilmiş, hazırlanmış ve düğmeye basılmış.
Siyaset, bu provokasyona sağduyulu, soğukkanlı bir tepki verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özel'i aradı geçmiş olsun dedi.
Özel'in ilk tepkisi de makuldü:
"Bundan sonra öyle 'efendim şu partinin mensubuymuş, bu partinin mensubuymuş' ne çıkarsa çıksın arkasından, sivil siyaseti savunmak, şiddeti dışlamak, konuşmak ve birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Kutuplaşmanın, keskinleşmenin, kimseye bir faydası yok."
Tam, şerden hayır doğacak derken Özgür Özel çark etti.
Salı günü partisinin Grup Toplantısında, yüzünde beliren kin ve nefret dolu ifadelerle iktidarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedefe koydu.
"Saldırı bize, bana, size, hepimize yazılmış bir açık mektuptur" dedi. "Diyor ki, artık dönün, partinizde oturun, planımızı bozmaya, Türkiye'yi ayağa kaldırmaya, hakkınızı aramaya kalkmayın. Bu mektubu yazıp yolladılar. Okuduk. Birileri bize şunu söylüyor; diyorlar ki: 'Biz Türkiye'yi bir noktaya getirdik, bir şeye karar verdik. Siz bu kararın önünde engelsiniz. Siz direniyorsunuz, itiraz ediyorsunuz. Hatta yaptığımız işi darbe olarak nitelendirip bu kurduğumuz planı bozmak için emek ediyorsunuz, mücadele veriyorsunuz. Sokağa çıkıyorsunuz, meydanları dolduruyorsunuz. Her hafta bir yerde miting, her çarşamba bir yerde miting, sürekli gündemde tutuyorsunuz. Durun, oturun, Ankara'ya dönün ve partinizde oturun...' Yarın akşam Beyazıt Meydanı'ndayız. Cumartesi Van'dayız. 19 Mayıs'ta İzmir'deyiz. Cevabımız budur. Cevabı okudunuz mu? Hadi oradan!.."
İsmet İnönü taklidi ile "hadi oradan" demeyi de ihmal etmiyor.
Önce sağduyulu, sorumlu, makul konuşan Özgür Özel, ne oluyor da sonra kendini inkâr derecesinde tavır değiştiriyor?
Bakınız bu ilk de değil. Daha önceleri de çelişkili, şaşkın, provokatif tavır ve sözleri oldu.
Kim, ne diyor Özgür Özel'e?
Kim Özel'e, laflarını değiştirtiyor?
Puslu havanın dağıtılması, siyasete insanî dokunuşların gelmesi kimleri rahatsız ediyor da sanki Özel'in kulağı çekiliyor?
Özgür Özel/CHP, ısrarla hedefe Erdoğan'ı, AK Parti iktidarını koymaya çalışıyor.
Bir siyasetçiye yapılan, üstelik provokasyon olduğu besbelli bir saldırıyı kınamayan olmaz.
Bu tür provokasyonlar, cuntacıların darbe zemini hazırlama dönemlerinin kalleşliklerindendir.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden önce, sırf darbe zemini oluşsun diye üniversitelerde 5 bin (evet beş bin) öğrenci, bu milletin evlatları, "sağ-sol çatışması" yaftası ile katledilmiştir.
Gaye, Türkiye'nin önünü kesmek, Batı yörüngesinde kalmasını sağlamaktır.
Sivas katliamını, Başbağlar katliamını unutmadık.
Türkiye'yi 12 Eylül 1980 darbesine sürükleyen iki cinayeti; CHP'li Başbakan Nihat Erim'in, MHP'li Bakan Gün Sazak'ın katledildiğini unutmadık.
27 Mayıs 1980'de Gün Sazak, Marksist-Leninist terörist grup Dev- Sol tarafından evinin önünde öldürüldü.
Nihat Erim, 19 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul Maltepe Dragos'taki Deniz Kulübünün önünde Dev-Sol militanları tarafından düzenlenen suikast sonucu öldü.
İki ay sonra da 12 Eylül darbesi yapıldı.
Dikkat ediniz taşeron örgüt aynı.
Bu suikastlar, kendilerini "kurtarıcı" zanneden muhteris cuntacıların işiydi. ABD/Siyonist-Haçlı Batı, Türk milleti uyanmasın diye Türkiye siyasetine şekil vermek için darbecileri kullanıyordu.
Adamlarına da 28 Şubat için "balans ayarı" dedirtiyordu...
Değişen bir şey yok.
Özgür Özel'e atılan tokat CHP'nin iktidara gelmesini önlemek için değildi.
O tokat Özel'e atılmadı. O tokat, Türkiye'ye, Türkiye Yüzyılı'na atılan tokattı.
Başka bir âlemde yaşayan Özgür Özel; selden kütük kapmaya çalışıyor.
Biz de diyelim o zaman.
Bu tokat kimin işine yaradı?
İBB'deki yüzyılın soygun ve yağmasının üstünü örtmek için kullanılabilir mi?
Kameraları bantlama, müteahhitlerden haraç toplama, para balyalarını istifleme, bir alçağın tokadı ile unutturulabilir mi?
Özgür Özel, bir mağduriyet yakaladığını düşünerek milletin de gözünü bantlayacağını zannediyor.
Hem ayıp ediyor, hem de çok yanılıyor...