Tüm Yazarlar
Burak Örkün Yazıları
Aşk-ı Memnu CHP
Burak Örkün
Herhalde Halit Ziya Uşaklıgil'in Türk Edebiyatı'nda müstesna bir yeri olan Aşk-ı Memnu eserinin siyasi bir uyarlaması yapılsa, CHP'nin son zamanlardaki durumuna epey uygun düşerdi. Beylikdüzü'nde bir müteahhit iken Kılıçdaroğlu'nun verdiği destekle filizlenen siyasi bir kariyer, yine bugün Kılıçdaroğlu'nun karşısına muhalif bir aktör olarak yükseliyor.
Siyasetin Çiftlikbank'ı CHP
Burak Örkün
Türk siyaset tarihinin ilk saadet zinciri kurulmuş; ilk gelene Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, sonradan eklemlenenlere bakanlık, utangaç destekçilere vekillik tahsis edilmişti. Saadet zincirinin yurtdışı ayağı Kandil için ise özel bir paket hazırlanmış ve özerklik sözü verilmişti. Patron çıldırmış, damping yapmıştı. CHP adeta Çiftlikbank haline geldi. Bir koyan 40 alıyordu. Her saadet zinciri en zayıf halkadan kopar. Öyle de oldu…
CHP'de gerçekten liderlik yarışı var mı?
Burak Örkün
Kılıçdaroğlu… Dönüp dolaşalım bende buluşalım formülünü yine ve yeniden dayatan mağlup pehlivan… İyi bir politbüro yöneticisi, dar alanda kısa paslaşan kısır siyaset anlayışının gediklisi... Hemen ilk hamlesini yaptı. Madem İmamoğlu dövüşmek istiyordu, elini suya sabuna dokundurmayacak, Sarıgül'ü bir adım öne sürecekti. Kendisine yakın Özgür Özel isminin kamuoyuna düşmesiyle, kurultaya, eğer gerekirse hangi adrese gideceklerini işaret etti.
Koltuk bende, suç sizde
Burak Örkün
Erdoğan İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini 2019 seçimlerinde kazanamamış ama şu açıklamayı yapıyorlar: “Halkımızın takdirine saygılıyız, olanda hayır vardır.” Kılıçdaroğlu'nun diktatörünün söylediği, tek adam rejimini yapmakla suçladığı Erdoğan'ı, bu demokratik olgunluğu gösterdi. Peki Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Kılıçdaroğlu oturuyor ve Erdoğan'ın rakibi olarak seçimi zafere ulaştırmak makamını terk eder mi? Bu görünüşte hayır!
28 Mayıs zaferinin şifresi: Dope-a-rope
Burak Örkün
Cumhurbaşkanı Erdoğan zor bir seçimi, “dope-a-rope” taktiğiyle aldı. Yani rakibine kendisini yenebilecekmiş hissini yaşatıp onun tüm enerjisini tüketmesini sağladı. Algı hapishanesi olan sosyal medyaya boyun eğmeyerek sürekli canlı yayınlara çıktı. Türkiye'ye “sizi çok seviyorum” dedi. Duyanlara, duymayanlara, soranlara, sormayanlara sesini, sözünü, enerjisini pay etti. Z kuşağı AK Parti'ye oy vermiyor algısını yıktı geçti.
Doğru iletişim mutlak zafer
Burak Örkün
Erdoğan milletiyle aynı dili konuştu. Milletinden yükselen sesleri samimice dinledi. Milletin taleplerini tek tek yerine getireceği güvenini verdi. Kendi deyimiyle sırtındaki küfeye rağmen, 21 yılın ardından partisini, bir kez daha Türkiye'nin birinci partisi yaptı.
Siyasal iletişimin er meydanı: Miting alanları
Burak Örkün
İzmir'de çoksesliliğin CHP seçmeni üzerinde bilhassa Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Babacan'ın uzun konuşmalarıyla yarattığı rahatsızlık günden güne büyürken Erdoğan tek başına alanları doldurmaya devam ediyor.
Siyasal iletişimde tehlike sınırı
Burak Örkün
Bir politik aktörün, yetkili bir ağzın herhalde şu süreçte yapmaması gerekenler listesinde yer alan maddelerden biri de "seçmenin ikna olmadığı-kısmi rahatsızlıklar hissettiği" bir konuyu "kırmızı çizgi" hatlarıyla kestirip atmak.
Asrın felaketi ve Türkiye siyasetinin iletişim denklemi
Burak Örkün
Muhalefet bloku kaostan sıyrılıp, yönetilebilir kriz alanına geçiş sürecini baltalamak için oldukça yanlış ve tarihe kaydolacak sorumsuz bir tavır sergilendi. Siyasal iletişim ile propaganda arasındaki farkı gör(e)meyen bu blok yeni bir tehlikeye kapı araladı: "Dezenformasyon."