Son 2 aydır, "İstanbul nimet, nimet" diye gelenlerin İstanbul'u kendileri için nasıl nimet hale getirdiklerinin fâşedilmesine tanıklık ediyoruz.
Ben bu yazı için bilgisayar başına oturduğumda televizyon kanallarında "Son dakika" kırmızısı yanıp sönüyordu. Ekranın altında kırmızı zeminde şu bilgi akıyordu: "Ekrem İmamoğlu suç örgütünden 3 kişi daha etkin pişmanlıktan yararlanıp tahliye oldular!"
Savcılığın "suç örgütü" olarak tanımladığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki yapılanmada itirafçı sayısı 7 oldu. Suç örgütünde çözülme beklenenden hızlı. Tahliye olanların neleri itiraf ettiklerini bir iki gün içerisinde hep beraber öğreniriz.
Birileri İstanbul'u kendileri için 'nimet' olarak görürken birileri de 'hizmet edeceği kutsal bir mekan' olarak görüyor. Allah'tan o birileri var da İstanbul tarumar olmuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul sevdasını bilmeyen yoktur. 35 sene önce, bugün "İstanbul nimet, nimet" diyenlerin ağabeyleri de aynı haltları yiyip İstanbul'u tarumar etmişlerdi. Başkan Erdoğan İBB Başkanı seçilip hizmete başlamasıyla İstanbul yaşanabilir bir şehir oldu.
İstanbul Fethi'nin 572. Senesi dolayısıyla dün düzenlenen etkinliklerden biri de İstanbul'da yapılan 4 Millet Bahçesi'nin açılışıydı. Açılışları Başkan Erdoğan yaptı.
Açılış konuşmasında Başkan Erdoğan, "Çevreyi korumak için attığımız her adımı eleştirenlere baktığımızda farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Son yolsuzluk soruşturmasında bir kez daha gördük ki muhalefetin en çok sevdiği yeşil, 'Benjamin Franklin' yeşili... Mavide de en çok avro mavisini tercih ediyorlar." sözleriyle CHP'nin belediyecilik zihniyetini bir bedahet olarak ortaya koydu.
Program boyunca, "Millet Bahçeleri"ni İstanbul'a kazandıran Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum şayet İBB Başkanlığı'nı kazansaydı neler yapacağını düşünmeden edemedim.
Yolsuzluktan tutuklu eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İBB kasasından 'reklam' için 849 milyon TL ayırırken deprem hazırlıkları için ise ayırdığı bütçe 492 milyon TL!
Yolsuzluktan tutuklu Ekrem İmamoğlu'na göre İstanbul'un depreme hazırlanmaya değil reklama ihtiyacı var; reklam paralarının nasıl kullanıldığı da yolsuzluk soruşturmasında bir bir ortaya çıkıyor.
Bakan Kurum İstanbul'u depreme hazırlamak için de kolları sıvadı. Kurum bu mevzuda tavrını şu sözlerle çok net ortaya koyuyor: "İstanbul'da halen acil dönüşmesi gereken 600 bin konut var. Hep söylüyoruz; deprem, siyaset üstü bir konudur. Böylesi önemli bir konuda, politika yapılamaz. Bu mesele, propaganda malzemesi olarak kullanılamaz. Bu konu, ideolojik kavga yürütülecek, polemiklere konu edilecek, oy devşirilecek bir mesele değildir ve olamaz. Hangi siyasi partiden olursa olsun, tüm belediye başkanlarımızı bu sürece sahip çıkmaya çağırıyoruz."
AK Parti hükümeti İstanbul'da kentsel dönüşüm için tüm imkanları seferber etti. Bakan Murat Kurum'un afet bölgelerindeki muazzam çalışmalarına şahit olmuş biri olarak İstanbul'un çok büyük bir nimetten mahrum kaldığını söyleyebilirim.
Eh boşuna denilmemiş, "Bir musibet bin nasihatten iyidir"!
İstanbul için tarih tekerrür ediyor!..