Tüm Yazarlar
Mehmet Özkan Yazıları
Amerika’da dış politika zihniyetinin dönüşümü
Mehmet Özkan
Uzun vadeli plan yapılmaz belki ama Trump için her şey pazarlık unsuru ve en azından Türkiye’ye karşı geçmişten gelen negatif önyargıları yok. Bu açıdan Trump her şeye rağmen bir avantaj. Soğuk Savaş zihniyetine sahip olanların hepsinin önyargıları var. İki dinamik ilişki de artık bu şartları kabul edecek bir Türkiye yok.
Latin Amerika’da değişim sancıları
Mehmet Özkan
Venezuela’daki protestolardan Brezilya’daki darbeye, Kolombiya’daki barış sürecinden Amerika’nın Küba ile yakınlaşmasına kadar birçok gelişme ancak kıtadaki genel trend dikkate alınınca anlamlı olacaktır. Peki kıtadaki gelişmeleri nasıl okumak gerekir ve bu süreç Türkiye’nin Latin Amerika ve Karayipler politikası için ne anlama gelir?
Kolombiya Barış Süreci’nden Türkiye için ders çıkar mı?
Mehmet Özkan
Kolombiya’daki barış süreci çatışmalara rağmen üç yılı doldurdu. Sorunların özü farklı olsa bile Türkiye olarak Kolombiya’daki süreçten format, planlama ve farklı aktörlerle ilişkiler anlamında alınacak bir tecrübe paylaşımının olduğu aşikardır.
Latin Amerika’da yeni Osmanlıcılık
Mehmet Özkan
Türkiye’nin Latin Amerika politikası kültürel anlamda sonuna kadar yeni-Osmanlıcı, ekonomik anlamda batılı ve siyaseten batı-dışı alternatifleri aralayan, onlara öncülük eden bir politika olmalıdır. Latin Amerika’da kültürel anlamda yeni-Osmanlıcı olmak demek, bazılarının kavramı tanımlarken kullandığı ‘emperyalist’ ya da ‘imparatorluk’ özlemi içeren bir anlamdan öte, dini, etnik ve kültürel anlamda kapsayıcı olmak demektir.
Kamu yönetimi reformu değil yönetici reformu
Mehmet Özkan
Eğer 2016 yılında yönetici reformu meselesi ciddi şekilde ele alınmazsa, Türkiye, enerjisinin çoğunu anlamsız ve vizyonsuz yöneticilerin kısır bir şekilde dünyayı ve değişim/dönüşümü okuyuşlarına bırakmış olarak yoluna devem edecek. Harcanan onca emeğe karşın Türkiye gücünün çok gerisinde bir yerde çırpınmaya devam edecektir. Dolayısıyla ülkenin asıl sorunu bir kamu reformu değil, yönetici reformudur.
Latin Amerika’da solun karnesi
Mehmet Özkan
Macri’nin zaferi sadece sağ-liberal bir liderin kıtanın en kilit ülkelerinden birisinde iktidara gelmesi değil, yıllardır sol tandanslı siyasal liderlerin popülerlik kazandığı Latin Amerika’da solun ilk defa bir seçim yoluyla iktidarı kaybetmesi ve sağ merkezli yeni ve güçlü bir siyasal trendin önünü açmasıdır. Venezuela’da 6 Aralık 2015 tarihinde yapılacak olan parlamento seçimleri bu trendin ikinci raundu olacaktır.
Soğuk Savaş bir daha bitiyor!
Mehmet Özkan
Küba açılımı ne kadar boyut kazanır ve derinleşir şimdiden kestirmek zor, ama Amerika’nın yeni Küba politikası ABD-Latin Amerika ilişkilerinde Soğuk Savaş döneminin 25 yıl sonra da olsa tamamıyla bittiğine işaret etmektedir. Bu bile başlı başına Amerika kıtası açısında yeni başlangıçlar ve ilişkiler ağına işaret etmeye gebedir.
Sosyal bölünmeden siyasal bölünmeye Irak Kürdistanı’nın geleceği
Mehmet Özkan
Kuzey Irak bölgesinde yaşayanlar artık kendilerinin kaderini sosyolojik anlamda Bağdat’tan farklı görmekte ve buna yönelik hazırlıklar yapmaktadırlar. Bu sosyal bölünmenin bağımsızlık anlamında ne zaman siyasal boyut alacağını ise zaman gösterecek.
Gülen Hareketinin küresel stratejisi
Mehmet Özkan
Bugün cemaat için en büyük ve önemli küresel strateji, yıllardır para akıtarak oluşturduğu kumdan kaleleri korumaktır. Türkiye’nin devlet olarak güçlü rüzgârlar estirebileceği bir politikada bu tür kalelerin ne kadarının ayakta kalacağını kısa vadede kestirmek zor olsa da orta vadede bunların yıkılması kuvvetle muhtemeldir.
Güvenlik sektöründe reform ihtiyacı
Mehmet Özkan
Eğer Meclise gönderilen yasa, değişime uğramadan kanun haline gelirse, Türkiye’de polis olmanın şartları bütünüyle değişmiş olacak. Artık askeriyeyi model alan değil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceği bir kitle üzerinden kendisini kuran bir emniyet kurumumuz olacak. Polis Akademisinin yeniden yapılandırmasının önünü açacak yasa güvenlik sektöründeki en köklü reform olarak okunmalıdır.
Mandela'nın mirası
Mehmet Özkan
Irkçı rejimin taraftarlarını bile affeden Mandela, siyasal ve sosyo-ekonomik dinamiklerin değişmesini ikinci plana itmiş ve bir aidiyet ve kimlik oluşturmaya çalışmıştır. Bunu da özellikle katılımcı ve tolerans ilkesinde yaptığı için dışlayıcı değil içselleştirici bir yol izlemiştir. Bu anlamda kıtadaki diğer ilk nesil liderlerden son derece farklıdır. Diğer ilk nesil liderler sömürge ve Batı karşıtlığı üzerinden kurmaya çalıştıkları ulus inşa sürecinde çatışmacı ve dışlayıcı bir politika izlemişlerdir.
Türkiye’de İslamcı aktörlerin dönüşümü
Mehmet Özkan
Türkiye’de siyasal sistem dönüşürken ana siyasal aktörlerin dönüşmemesi elbette düşünülemez. Her ne kadar Türkiye’de son on yılda siyasal karar alıcı kadronun İslami bir geçmişten gelmesi hep konuşulsa da bu hiçbir zaman detaylı bir analize tabi tutulmadı. Bunun temel olarak iki sebebinden bahsedilebilir. Bir tanesi dışarıdan bu siyasal aktöre bakanların hep toptancı bir yaklaşımla olaylara yaklaşması ve bunun sonucu olarak nüanslara, iç sorunlara ve yaşanan içsel dönüşüme kayıtsız kalmalarıydı. İkinci temel sebep ise bu siyasal aktörün entelektüel kesiminin büyük oranda siyasete angaje olması sonucu kendi içlerine yönelik uzun soluklu bir analiz yapmaya vakit ve ilginin kalmamasıydı. Her iki tarafın da kendi bulunduğu konum icabı rüzgârın ana akıntısına uygun analizler yapması sonucu Türkiye hakkında son yıllarda çok fazla yayın çıkmasına rağmen aslında analiz düzeyi önceki dönemlere göre zayıf kalmıştır.
İslami siyasette yeni dönem
Mehmet Özkan
Batı Mısır’daki darbeyi İslamcılık ekseninde açıklamaktan uzak durduysa da, yaşananlar hem İslamcılar hem de Batı açısından bölgedeki siyaset yapma tarzına yönelik ciddi tartışmaları beraberinde getirdi. Peki İslamcı siyaseti son gelişmeler çerçevesinde nasıl okumak gerekir? Kanaatim o ki İslamcı siyaset bölgenin kilit ülkelerinde yaşanan gelişmeler sonrasında ciddi bir dönüm noktasındadır.
Irak’ta yeni denge arayışları
Mehmet Özkan
Irak’ta ABD işgali sonrası ilk yerel seçimler 30 Ocak 2005’te Sünni Arapların boykotu ile gerçekleştirilmiş, Abdulaziz el Hekim’in Irak İslam Yüksek Konseyi birinci, Mesud Barzani’nin KDP’si ikinci, Celal Talabani’nin KYB’si üçüncü ve Mukteda Sadr’ın İttifakı dördüncü olmuştu. İkinci yerel seçimlerse Sünni Arapların katılımıyla 31 Ocak 2009’da düzenlenmiş ve Nuri El Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti İttifakı birinci, El Hekim liderliğindeki Mihrap Şehidi Listesi ikinci, Sadr liderliğindeki Bağımsız Özgür Hareket üçüncü, Tarık El Haşimi liderliğindeki Uzlaşma Cephesi dördüncü olmuştu. 2009 seçimlerinde Sünni Araplar başta Musul olmak üzere Sünni kentlerin yönetimini ele almıştı.
Chavez’in mirasını tartışmak
Mehmet Özkan
Chavez birçoklarının öne sürdüğü gibi 21. yüzyıl solunun lideri miydi, yoksa bazılarının iddia ettiği gibi, popülist, şovenist bir lider miydi? Bu sorulara bulunacak cevabın özü Latin Amerika’yı 20. yüzyılın son çeyreğinden beri nasıl okuduğumuzla doğrudan alakalıdır.