Tüm Yazarlar
Ali Aslan Yazıları
Demokratik liderin dış politikası: Lider diplomasisi
Ali Aslan
Günümüzün dünyasını demokratik lider tipolojisinin siyasete hâkim olduğu bir dönem olarak tanımlayabiliriz. Elitist siyasetin hâkim olduğu 1980 öncesine otoriter lider, liberal-çoğulcu bir siyasetin hâkim olduğu 1980 sonrası döneme ise zayıf lider tipolojisinin damga vurduğunu söylemek zor olmaz. Günümüzde popülist siyaset ve demokratik lider hâkim konumda bulunmaktadır. Demokratik liderin dış politikası ‘lider diplomasisi' şeklinde tezahür eder.
AK Parti’de yenilenme
Ali Aslan
AK Parti’nin yerli-milli siyaseti ve iktidar pozisyonunu bir kenara bırakıp yeni bir siyaset ve ittifak ortağı arayışına girmesini gerektirecek şartların oluştuğunu söylemek zordur. Daha da ötesi, muhalefetteki bu birleşme durumu AK Parti’yi mevcut yerli-milli siyasetine daha fazla sahip çıkmaya zorlamaktadır. Parti kurma çalışmalarının bir türlü somutluk kazanmamasının temel sebebinin AK Parti’yi destekleyen geniş halk kitlelerini ürkütmemek olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, AK Partili muhaliflerin de mevcut yıpratma mücadelesine dahil olarak doğru zaman için beklemede kalacaklarını söylemek gerekir.
Milli irade karşısında CHP
Ali Aslan
CHP’de sağ-muhafazakâr aday tercihine karşı gözlemlediğim üç pozisyon var. Bir tarafta buna mecburuz, sosyolojik üstünlüğün karşı tarafta olduğunu kabullenip siyasetimizi buna göre şekillendirelim diyenler var. Diğer tarafta iktidarı ele geçirene, AK Parti’yi indirene kadar takiye yapalım, daha sonra bildiğimizi okuruz diyenler var. Üçüncü tarafı ise kendi bildiğimiz gibi siyaset yapalım, kaybedersek de böyle kaybedelim diyen romantikler...
Türk siyasetinde popülizm zamanı
Ali Aslan
Türk siyaseti muhafazakâr popülizme karşı seküler popülizmin mücadelesince belirlenmektedir. Dolayısıyla, muhalefet partilerine elitizm üzerinden eleştiri getirmek artık millette istenen karşılığı bulmamaktadır. Günümüzde AK Parti’nin karşısında sahaya inip milletle bağ kurmaya çalışan ve popülist bir dil kullanan bir muhalefet bulunmaktadır. Böyle bir siyasi rakiple mücadelenin yolu değişmelidir.
31 Mart seçimleri aynasında Türk siyaseti
Ali Aslan
CHP 31 Mart’ta kârlı çıksa da uzun süreçte ganimet paylaşımı konusunda müttefiklerine çok daha cömert davranmak zorunda kalabilir. Seçimlerin hemen ardından İYİ Parti’de gerçekleşen önemli isimlerin istifaları ve istifa dedikoduları bu bloktaki rahatsızlıkların büyüyerek devam edeceğinin sinyallerini vermiştir.
31 Mart’ı siyaseten önemsizleştirme stratejisi
Ali Aslan
31 Mart yerel seçimlerine dair en esaslı tartışmalardan birisi hiç kuşkusuz bu seçimlerin genel seçim özelliği gösterip göstermediği. İlk bakışta yerel seçim-ler “ülkeyi kim yönetecek” ya da “iktidara kim ve ne kadar sahip olacak” gibi genel siyasetin merkezi sorularına doğrudan bir cevap sunmaz.
31 Mart seçimleri ve partilerin stratejileri
Ali Aslan
CHP-İYİ Parti işbirliği İstanbul ve Ankara gibi illerde, AK Parti seçmeninin değer ve tercihlerine hitap eden ya da en azından bunlarla çatışmayan adaylar belirledi. Bu CHP’nin seçimleri ziyadesiyle ciddiye aldığının göstergesi.
Sarı Yelekliler ve Avrupa’nın stratejik tercihleri
Ali Aslan
Önümüzdeki süreç Avrupa’nın önüne iki seçenek koymaktadır: Ya büyük güç haline gelip tekrardan dış kaynakları içeri akıtacak konuma ulaşmak ya da ekonomik daralmanın oluşturduğu baskı ortamında toplumsal ayaklanmaların tırmanmasıyla çok daha karanlık bir istikrarsızlık sürecine yuvarlanmak.
Paylaşım savaşının 100. yılında Ortadoğu
Ali Aslan
Ortadoğu’da gerilim düşmek yerine sürekli artmaktadır. Bu artışı bölgede mayalanmakta olan değişim sancılarının sinyali olarak okumak da mümkündür. Ulus-devletlerin ve halklarının kendilerini hem askeri hem de politik-ekonomik açıdan güvende hissetmeleri her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. ABD, Çin, Rusya ve AB gibi bölge-ölçekli ya da kıta-ölçekli devletler-arası uluslararası sistem, diğer bölge devlet ve halklarını da benzer bir siyasi düzene geçme konusunda baskılamaktadır.
Cumhur ittifakı sonlandı mı?
Ali Aslan
AK Parti-MHP cephesinde yerel seçimlerde ittifak yapılmayacak olması Cumhur İttifakı’nın sonlandığı anlamına gelmemektedir. Bunun için geçerli bir sebep olmadığı gibi mevcut siyasi şartlar bu iki partiyi birbirine daha fazla yaklaşmaya zorlamaktadır.
Türkiye'nin yeni dış politika doktrini
Ali Aslan
Türkiye devletinin başı olarak Erdoğan, mevcut uluslararası düzendeki statü dağılımından rahatsızlığını açıkça belirtirken, Türkiye’nin büyük güç olarak tanınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Büyük güç statüsü elde etmeyi” Türkiye’nin yeni dış politika doktrinin ilanı olarak değerlendirebiliriz.
Milli irade siyaseti ve AK Parti
Ali Aslan
Neden AK Parti ile millet arasındaki bağ bir türlü zayıflatılamamakta ve koparılamamaktadır? Hatta son dönemde ekonomik kriz üreterek AK Parti’nin sosyolojik üstünlüğünü sona erdirme stratejisinde de açıkça gözlemlediğimiz gibi, gayrı-milli muhalif kesimlerin ve uluslararası güç odaklarının girişimleri neden tam tersi etki yaratarak AK Parti ile millet arasındaki bağları daha da güçlendirmektedir?
Küreselci-yerelci karşıtlığı ve 24 Haziran seçimleri
Ali Aslan
Muhalefet ne küreselci ne de yerelci bir perspektif üzerinden millete dört başı mamur bir siyaset sunamadan seçimlere gitmektedir. Erdoğan karşıtlığına indirgenmiş, medya yoluyla köpürtülen seçim kampanyalarıyla ancak kendi seçmen kitlesini tahkim etmeye yetecek, iktidarı hedeflemekten uzak bir yaklaşım sergilemektedirler. Böylece, muhalefeti oluşturan partiler, iktidar olmaya değil, karşıtlarının iktidar olmasını engellemeye odaklanmış görüntülerini devam ettirmektedir.
24 Haziran seçimleri milli irade ve karşıtları
Ali Aslan
Türkiye’de siyaset temel olarak hangi çatışma hattı tarafından belirlenmektedir? Bu sorunun kritik derecede önemli olmasının sebebi, bu soruya verilen cevabın seçimin kazananını belirleyecek olması, daha da ileri boyutta ise tarihi bir asrı aşan, ulusal ve uluslararası boyutlarıyla ülkedeki iktidar ilişkilerini yeniden düzenleyecek olmasıdır.
24 Haziran: ‘Eski Türkiye’den ‘yeni Türkiye’ye geçişin seçimi
Ali Aslan
24 Haziran seçimleri, ‘Eski Türkiye’ ile ‘Yeni Türkiye’ arasındaki iktidar mücadelesinin oylanacağı, Türkiye tarihinin en politik seçimleridir. Değişimin aktörü konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı’na/AK Parti’ye verilecek oylar milletin kendisine vereceği oylardır. Bu oylar, millet iradesine dayalı bir siyasi düzenin inşasının ve bağımsızlık mücadelesinin devamına sunulacak destek niteliğindedir.
Yerli-Milli muhalefet ihtiyacı
Ali Aslan
Muhalefet için en doğru yol Cumhurbaşkanlığı sistemini kabullenmek ve Cumhur İttifakı’nın karşısına toplumun değerlerine saygılı ve farklı toplumsal kesimlerin taleplerini merkeze alan sol bir adayla çıkmaktır. Cumhur İttifakı’nın gerçek anlamda alternatifi ancak yerli-milli sol bir aday olabilir.
Yerli-milli siyasi özne ve muhalefetin ittifak sorunu
Ali Aslan
Seçmenlerin önlerine konan ittifakların sadece seçime gidilen süreçle ya da seçimi kazanmakla sınırlı olmadığının altını çizmek gerekir. Kurulacak ittifaklar, nasıl bir yönetim tarzı ve siyasi düzen ortaya koyacaklarıyla yani seçimden ziyade seçimden sonrasıyla ilgilidir.
Afrin operasyonu ve yerli-milli ittifak
Ali Aslan
Yerli-milli siyaset kökleştikçe CHP ve HDP derin bir krize doğru yol alıyor. CHP’nin geri adım atarak harekâta destek vermesi, milli bir meselede menfi tavrı nedeniyle sadece toplumun bütününde değil kendi tabanında dahi karşılığını yitirme riskiyle karşı karşıya olmasından kaynaklanıyor. HDP ise hala Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti hayali kuruyor.
Yerli-Milli ittifak ve 28 Şubat davası
Ali Aslan
1980 darbesine iştirak edenlerin Haziran 2014’te müebbet hapisle cezalandırılması, halen devam etmekte olan 28 Şubat davasında gelinen nokta ve 15 Temmuz darbe girişimi davalarının hızla devam etmesi Türkiye’de demokratikleşme adına çok önemli bir eşiğin aşıldığını göstermektedir. Darbeleri yargılama süreci, ne iddia edildiği gibi bir intikam arayışına ne de mağduriyetlerin giderilmesi ve adaletin tecelli etmesi gibi apolitik bir duruma indirgenebilir. Birbirlerinin karşıtı olan bu süreci apolitik bir biçimde tanımlama girişimleri, ülkede gerçekleşen tarihi yapısal kırılmayı gözden kaçırmaktadır.
Post-politik siyaset tercihi ve iktidarı engelleme hedefi
Ali Aslan
Amacı her ne olursa olsun, Gül’ün post-politik siyaset tercihi milletin iktidarının ve dolayısıyla demokratik siyasetin sınırlandırılması sonucunu doğuracaktır. Öte yandan, bürokratik vesayetin ortadan kalkıp milli iradenin hâkim olduğu demokratik bir siyasi ortamda, post-politik siyasetin seçmende ciddi bir karşılık bulması mümkün değildir.
ABD'nin hegemonik düşüşü ve Kudüs kararı
Ali Aslan
ABD bölgede hegemonik bir güç olmasına rağmen bu rolü hakkıyla oynama konusunda sıkıntılar mı yaşamaktadır? Yoksa ABD bölgede hegemonik bir güç olmaktan uzak ve nüfuzu da sallantıda olan bir devlet midir? Başka bir şekilde ifade edecek olursak, ABD-İsrail ikilisi böylesi bir karara, bölgede güçlerinin zirvesine çıktıkları için mi, yoksa bir düşüş yaşadıkları için mi imza attılar?
AK Parti ve Kemalizm
Ali Aslan
AK Parti Kemalist mi oluyor sorusu, son bir aydaki gelişmelerin çok daha öncesinde, AK Parti’nin yerli ve milli siyasete geçerek ulus-devlet formunu benimsemesiyle başlamıştı. Kemalistler bunu kendi ideolojilerinin bir zaferi olarak görürken, bazı AK Partililer “eski Türkiye” lehine ciddi bir eksen kayması olarak görüp eleştirmişlerdi. Peki, AK Parti’nin ulus-devlet formunu benimsemesi Kemalist olmasına mı delalet etmektedir?
Türkiye’nin ‘sağcı’ bir partiye ihtiyacı var mı?
Ali Aslan
AK Parti öncesinde sağ siyaset, reel bir varoluş gerekçesine sahipti: Toplumun çoğunluğunu oluşturan muhafazakâr-dindar çevre iktidardan uzak tutuluyordu. AK Parti iktidarıyla bu durum radikal bir dönüşüme uğradı. Toplumsal çevre merkeze yerleşti, devlet topluma açıldı. Sağ siyaset temel siyasi gerekçesini kaybetti. Bu durumda İYİ Parti’nin kuruluşunun, alttan gelen bir sosyolojik gereksinimin sonucu olmadığını, bir siyasi mühendislik vakası olduğunu tespit etmek gerekir.
Kurumsallaşma ve ‘dava bilinci’ arasında AK Parti
Ali Aslan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları partinin bir düşüş içerisinde olduğu izlenimini yaratmıyor. Yapılan anket araştırmaları AK Parti’nin oy oranında olumsuz bir değişim olmadığını gösteriyor.Peki Cumhurbaşkanı buna rağmen neden partiye dönük ikaz ve özeleştirilerde bulunuyor?
Yeni referans noktası: Yerli ve milli siyaset
Ali Aslan
İktidar kanadı toplumla bağını koparacak elitleşmeye izin vermemelidir. Muhalefet kanadı ise kendi cephesinde dış müdahaleye göz kırpan siyasi marjinalleşmenin önüne geçmelidir. CHP içindeki ve hinterlandındaki sorumluluk sahibi aktörler partinin yerli ve milli merkezden kopmaması için elini taşın altına sokmalıdır. Ülkenin tam anlamıyla bağımsızlığını kazanması ve demokratikleşmesi için hem iktidar hem de muhalefet kanadındaki yerli ve milli aktörlere büyük görev düşmektedir.
CHP-FETO ittifakının anatomisi
Ali Aslan
Karşımızda ne Gandhi gibi gücünü milletten alan sahici bir lider ne de millet iradesinde temellenen bir demokrasi hareketi var. Ve dahası, millet iradesini iplemeyen bu eylem için rüzgar arkadan değil karşıdan esiyor.
16 Nisan ve devletin normalleşmesi
Ali Aslan
AK Parti devletin normalleşmesini; ekonomik gelişim ve adil bölüşüm, askeri güvenlik ve geniş toplumsal kesimlerin devlete aidiyet bağını güçlendirme yönünde pratiğe dökebilirse hem değişim karşıtı bloğa hem de kendi bloğundaki eski devlet aktörlerine karşı elini güçlendirecektir.
16 Nisan’da neyi oylayacağız?
Ali Aslan
150 senedir ülkede yaşanan, bir cumhuriyetleşme ve demokratikleşme tecrübesidir. İlk dönemde Sultan ile Bab-ı Ali arasında yaşanan çatışma, daha sonra bürokrasi ile halk arasındaki bir çatışmaya evrilmiştir. Yani monarşiden oligarşiye, oligarşiden de cumhuriyet ve demokrasiye doğru bir değişim ve dönüşüm söz konusudur. “Evet” halkın iktidarını garanti altına alacak bir siyasi kurumsallaşmanın hayata geçirilmesidir. Halkın yıllardır siyasete yüklediği misyonun en nihayet tamamına erdirilmesidir.
CHP Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne neden karşı?
Ali Aslan
CHP’nin geçmişte Meclis’e karşı askeri ve yargısal müdahaleleri desteklerken gözettiği siyaset ile günümüzde Cumhurbaşkanlığı Sistemi tartışması bağlamında yürütmeye karşı Meclis’i savunan siyaseti arasında güçlü bir devamlılık söz konusudur. Her iki siyaset de aynı hedefe yöneliktir. Bu hedef, laik-milliyetçi seçkin bir azınlığın yönetimini öngören oligarşik düzene karşı geniş halk kitlelerinin yönetimini öngören demokratik bir düzenin karşısında yer almaktır.
Devletin yeniden inşası ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi
Ali Aslan
“Evet” ve “Hayır” bloklarının tartışmayı hangi söylem üzerinden yapmak istediklerini anlamak zor değil. Değişim yanlıları tartışmayı genişleten ve rasyonel bir şekilde ele alan sosyolojik söylemde, değişim karşıtları ise tartışmayı daraltan liberal-formel veya ideolojinin derin sularında boğan fundamentalist söylemde tutmaya çalışmaktadır.
Rejim değişmiyor cumhuriyet güçleniyor
Ali Aslan
Bir devleti cumhuriyet yapan, yöneten ile yönetilen arasında kategorik ayrışmanın olmaması ve kaba gücün yerini rasyonel siyasete bırakmasıdır. Bu anlamda içinden geçtiğimiz süreç, devleti kuruluşundan itibaren tahakküm altına alan ve topluma kapatan oligarşik rejimin tasfiyesi ve ülkenin gerçek anlamda cumhuriyete doğru yol almasıdır.
Devletin yenilenmesi halkın özneleşmesi
Ali Aslan
Türkiye siyasetinin en temel sorunu siyaset-öncesinden siyasi bir yönetime geçiş sorunudur. AK Parti ile MHP arasında gerçekleşen 1 Aralık mutabakatından sonra hız kazanan yeni anayasa hazırlıkları bu geçişi hedeflemektedir. Cumhurbaşkanlığı sistemi halkın bir siyasi özneye dönüşmesini kolaylaştıran ve millet iradesinin yönetime direkt yansıdığı demokratik bir yönetim şeklidir.
Liberal demokrasinin krizi
Ali Aslan
İçinden geçtiğimiz süreç tek kelimeyle liberal demokrasinin meşruiyet krizi olarak adlandırılmalıdır. Bunun en temel sebebi modern toplumların kurucu unsurları olan liberalizm, kapitalizm ile demokrasi arasındaki çelişkilerdir.
Sağ ve sol başkanlık modelleri
Ali Aslan
Tartışmalara bakarak iki jenerik başkanlık modelinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Sol modeli, temel sorunun özgürlük ve farklılık olduğunu ve başkanlığın bu sorun temelinde şekillenmesi gerektiğini dillendirenler savunmakta. Sağ modeli ise asıl sorununun güç ve kalkınma olduğunu ileri sürenler desteklemekte.
MHP ve başkanlık sistemi
Ali Aslan
15 Temmuz, çevre ile merkez arasındaki ayrışmanın sıfır noktasını gördüğü ve iç içe geçmelerinin artık önünde neredeyse hiçbir engelin kalmadığı bir dönemi başlattı. Bürokratik merkez, 15 Temmuz öncesinde belli ölçüde Kemalist aktörlerin FETÖ tarafından tasfiye edilmiş olması ve sonrasında ise bunların yerine gelen FETÖ mensubu aktörlerin de tasfiyesi ile otonomisini kaybetti. Varlık sebebi merkez-çevre ayrışmasına bağlı MHP’nin siyasi zemini ise neredeyse tamamıyla ortadan kalkmış oldu.
CHP ‘Yenikapı ruhu’nu terk mi ediyor?
Ali Aslan
CHP hiçbir zaman sahici anlamda Yenikapı ruhuna dahil olmadı, o sebeple bu ruhu terketmesi de söz konusu değildir. Ancak CHP’nin önemli bir kırılma yaşadığı da doğrudur. Bu kırılma, ‘Yeni CHP’ projesinin çökmesi ve ‘geleneksel CHP’nin hortlamasına işaret etmektedir.
''Toplumu çölleştirme'' ve ''Gülenist iktidar''a hazırlık
Ali Aslan
Son çare olarak “toplumu çölleştirme” siyasetinin devreye sokulması... Bu siyaset, toplumun bir iç savaş sürecine sokularak ekonomik, kültürel ve siyasi tüm birikimlerinin kurutulması ve geriye götürülmesini öngörmektedir. AK Parti’nin ‘otoriterlik’, ‘kutuplaşma’ ve ‘İslami faşizm’ gibi söylemlerle marjinalleştirilmesi ve Gülenistlerin iktidara hazır edilmesinin yanısıra ülkede son beş yılda sürekli olarak darbe ve iç savaş şartlarının canlı tutulması bu sebepleydi.
Yerli ve milli jeopolitiğe doğru
Ali Aslan
Bağımsız ve büyük Türkiye ideali, köksüz bir laik kimlik temelinde Batıcı ya da Rusçu bir jeopolitik anlayışla değil, yerli ve milli değerler üzerinde yükselen bir kimliğe yaslanarak kendini merkeze alan ve mevcut uluslararası dengelere gerçekçi bir bakış geliştiren jeopolitik bir anlayışla gerçekleştirilebilir.
Dokunulmazlık meselesi ve CHP-HDP yakınlaşması
Ali Aslan
Ak Parti karşısında seküler-sol bir tarihsel bloğun kurulması iki postmodern öznenin karşı karşıya gelmesi anlamını taşımaktadır. Bunun olabilmesi için CHP’nin Kemalizm saplantısından, HDP’nin de PKK’nın kontrolünden ve mevcut yönetici kadrosundan kurtulması gerekmektedir.
Davutoğlu sonrası Ak Parti
Ali Aslan
Başkanlığa geçiş sürecinin uzamasının AK Parti’yi sürekli olarak bir saldırı altında bırakacağını ve yıpratacağını kestirmek zor değil. Hareketin kaderinin başkanlığa bağlanmış olması büyük bir handikap olarak gözükmesine rağmen bunun aynı zamanda yönetim sisteminin değişimi için gerekli olan enerjiyi sunacak yegane yol olduğunu da teslim etmemiz gerekiyor.
HDP için hesap verme vakti
Ali Aslan
Demirtaş, 7 Haziran’a gidilirken kullanılan “halklar” ifadesinden “halk” ifadesine geçiş dışında, yani “Türkiyelilik” siyasetinden “Pankürdist” bir siyasete evrilmeyi bir kez daha somutlaştırmaktan başka, yeniden bir halk ayaklanması çağrısını dillendirmektedir.
Uzlaşının sonu, başkanlık sisteminin gerekliliği
Ali Aslan
16 Şubat Salı akşamı, yeni ve sivil bir anayasa yapımı için parlamentoda oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun daha üçüncü toplantısında dağıldığı haberleri medyaya düştü. Tüm medya organlarında komisyonun CHP’nin masadan kalkması sonucu işlevini kaybettiği yorumları yapılmaktaydı.
Başkanlık sistemini nasıl savunmalı?
Ali Aslan
Önümüzdeki süreçte “Nasıl bir toplum? Nasıl bir başkanlık? ve Başkanlık nasıl savunulmalı?” sorularının giderek daha iç içe geçeceğini beklemek gerekir. Ayrıca, bu tartışma neticesinde AK Parti içerisinde, siyasilerin becerilerine de bağlı olarak, bir sentezin ortaya çıkması ya da bazı kopuşların gerçekleşmesi ihtimal dahilindedir.
Başkanlık sistemine mi geçelim parlamenter sisteme mi?
Ali Aslan
Türkiye’de hukuki anlamda bir sistem değişimi yaşanması ve bu konunun netlik kazanması gerekmektedir. Sistemin hangi yöne evrileceği konusunda ise, bulunduğumuz nokta itibariyle parlamenter sisteme geçmek başkanlık sistemine geçmekten daha karmaşık ve zor gözükmektedir.
Başkanlık sistemine karşı 10 temelsiz iddia
Ali Aslan
Nasıl bir başkanlık modeli uygulanacağı küresel demokratik normlar ile yerel toplumsal-siyasi şartlar birlikte göz önüne alınarak belirlenmek zorundadır. ‘Türk tipi başkanlığın’ kaçınılmaz olarak otoriter bir yönetim öngöreceği iddiası ise oryantalist bir bakışı yansıtmaktadır. Bu oryantalist iddianın tam tersine, başkanlık sistemi Türkiye’de gerçek manada demokratik bir rejimin kurulması için bir tercih değil, zorunluluktur.
Muhalefetin Pirus Zaferi mi?
Ali Aslan
İdeolojik olarak hiçbir şekilde bir araya gelme ihtimali bulunmayan CHP, MHP, PKK-HDP, paralel yapı, TÜSİAD, bürokratik vesayet odakları, anti-kapitalist Müslümanlar, sol-liberaller ve “uluslararası toplum” gibi farklı aktörlerin siyaset karşıtlığı üzerinden bir cephe oluşturduğunu görmekteyiz. Bu tarihsel bloğa kimliğini ve rengini veren asıl dinamik, pratikte AK Parti karşıtlığı gibi gözükse de, esasında daha derinlerde yerleşik olan demokrasi, siyaset ve halk karşıtlığıdır.
Popülizm ve şiddet kıskacında 1 Kasım seçimleri
Ali Aslan
Bir yanda siyaset dışı aktörlerin mütemadiyen fiziksel ve sembolik şiddet uygulayarak siyaseti işlevsiz hale getirmeye çalışması, diğer yanda ise siyasi aktörlerin kendilerini kısa vadeli popülist vaatlerle şekillenmiş apolitik bir siyasete kaptırmış olması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Siyaset kurumu hem içerden hem de dışarıdan bir çifte-kuşatma altında desek abartmış olmayız.
Muhalefetin oksimoron siyaseti
Ali Aslan
Halkın doğrudan seçtiği ve dolayısıyla halka karşı sorumlu cumhurbaşkanının siyaset kurumu içerisindeki etkinliği mevcut anayasa ve demokratik normlarla bir çelişki arz etmediğinden bunun demokrasiden bir sapma ve otoriterleşme olarak sunulması kesinlikle doğru değildir. Daha da ötesi, cumhurbaşkanının konumundaki değişim siyaset kurumunun otonomisini ve gücünü hem bürokrasi hem de sivil toplum/ekonomi karşısında artırarak demokratikleşmeye önemli bir katkı sunmuştur.
‘Bağımsız Kürdistan’ hedefi gericiliktir
Ali Aslan
PKK çizgisindeki Kürt hareketi, postmodern bir bölgesel düzene geçişe destek vermek yerine modern dönemde kendilerinden esirgenen bağımsız ulus-devlet hedefinin peşine düştü. Bu siyaseten “gerçekçi” bir adım olsa da, tarihi akış açısından “gerici” bir tercihtir.
Muhalefetin Pirus Zaferi mi?
Ali Aslan
İdeolojik olarak hiçbir şekilde bir araya gelme ihtimali bulunmayan CHP, MHP, PKK-HDP, SP-BBP “milli ittifakı,” paralel yapı, TÜSİAD, bürokratik vesayet odakları, anti-kapitalist Müslümanlar, sol-liberaller ve “uluslararası toplum” gibi farklı aktörlerin siyaset karşıtlığı üzerinden bir cephe oluşturduğunu görmekteyiz. Bu tarihsel bloğa kimliğini ve rengini veren asıl dinamik, pratikte AK Parti karşıtlığı gibi gözükse de, esasında daha derinlerde yerleşik olan demokrasi, siyaset ve halk karşıtlığıdır.
Seçim kampanyaları ve muhalefetin iktidarla imtihanı
Ali Aslan
Muhalefet partilerinin seçimlere bu denli bilenmiş olmaları bu seçimlerin Türkiye’de gerçekleşen demokratik dönüşümün kurumsallaşmanın, yani geri döndürülemeyecek bir noktanın eşiğine gelmiş olmasındandır. Bu eşiğin aşılması, muhalefet açısından iktidar imkânının daha da uzaklaşması anlamına gelebilir.
Başkanlık sistemine geçilmeden Türkiye “merkez ülke” olamaz
Ali Aslan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet arasında bir dizi konuda gözlenen fikir ayrılıkları AK Parti içerisinde derin ayrışmalar olduğu yönünde değerlendirmelere yol açtı.
Demokrasinin serüveni, parlamenter sistemin krizi
Ali Aslan
Başkanlık sistemi parlamenter sistem ile karşılaştırıldığında başkanlık sisteminde çok daha keskin bir güçler ayrılığı düzeni ve liderden bağımsız bir siyasi parti yapısı vardır. Dolayısıyla, yasama erkini daha özerk ve güçlü kılması bakımından başkanlık sistemi çok daha demokratik bir yönetim öngörmektedir.
Muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçiminde yok!
Ali Aslan
Muhalefetin önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi için temel stratejisi, gölge savaşçıyı öne sürerek pusuya yatmak. Bu, pratik olarak muhalefetin seçimlere girmemesi anlamına geliyor. Bu adım, iktidarın seçim yoluyla alt edemeyeceğine kani olan muhalefetin, son dönemde iktidara karşı siyaset dışı mekanizmaları devreye sokma stratejisi ile de büyük oranda uyumlu.
Ütopya ve hiçlik sarkacında Gezi
Ali Aslan
Gerçeklik ve sahiciliğin sınırlarını zorlayan maksimalist talepler ve romantik temalarla bezenmiş bu temsil, ideal düzenin nasıl olması gerektiğini göstermekten daha çok, mevcut düzenin ve iktidarın doğallığını ve meşruiyetini sarsmaya yönelik bir adımdır.