Tüm Yazarlar
M. Taceddin Kutay Yazıları
Engin Özkoç’a haddini bildirin!
M. Taceddin Kutay
Kocasına çay getiren kadın filmi için dünyayı ayağa kaldıran feministler neredesiniz? Özlem hanımın itibarını korumayın. Kendisi koruyor zaten. O çok meraklı olduğunuz diskur tartışmasına davet ediyorum sizleri. Buyurun, önünüzde Engin Özkoç. En iyi bildiğiniz şeyi yaparak çaçaronluk yapmaya ve Engin Özkoç’un başının etini yemeye davet ediyorum sizleri.
Karton tampon yıkılırken
M. Taceddin Kutay
“Kürtlerin haklı davasına inanmış ve mutlak destek veren” bir Avrupa kamuoyu olduğunu düşünenlerin Avrupa’yı hiç tanımadıklarını söylemek gerek. Irkçı eğilimlerin her geçen gün arttığı Avrupa’da insanlar “İyisiyle kötüsüyle Ortadoğu sizin olsun, pisliklerinizi buraya da taşımayın” diye burun kıvırıyorlar meydanlarda gösteri yapan şımarık PKK yandaşlarına.
İyi Parti’nin vitrini ne kadar dayanır?
M. Taceddin Kutay
Son derece marjinalleşmiş bir CHP üzerinden HDP ile yan yana gelmek, hadi ifadeyi yumuşatalım, aynı istikamete dönmüş olmak İyi Parti’nin öz tanımlarının hemen hepsi ile tenakuza düşen bir vaziyeti neticelendiriyor. Dolayısıyla İyi Parti’ye eleştiri maksadı taşısın taşımasın, bu konu hakkında sorulan her soru basit bir whataboutism ile karşılanıyor.
Türkiye’nin sandık savunması
M. Taceddin Kutay
Kılıçdaroğlu, paydaşları ile kendisine biçilen rolü müşterek olarak oynuyor. Akşener milliyetçi imajlı bir siyasetçi olarak terör konusunda direncimizi düşürürken, Kılıçdaroğlu HDP üzerinden PKK’yı Türk siyasetinin merkezine konumlandırıyor. FETÖ ile mücadele ise her iki siyasinin ortak çabası ile sürekli sabote ediliyor.
Toplumsal sözleşme bataklık üstüne bina edilemez
M. Taceddin Kutay
Demokrasinin kuralları işletildiğinde, elitler ile elitistlerin lümpen proleter olarak adlandırdıkları geniş kitlelerin aynı noktada birleşmeyeceği muhakkaktır. Bu yarılmanın en önemli sebebi tüm dünyada ekonomik olmakla birlikte Türkiye özelinde iki kesim arasında var olan kültürel ayrışmadır.
CHP’nin adayı var, imajı yok
M. Taceddin Kutay
4 Mayıs 2018 Cuma günü Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda CHP’nin 24 Haziran seçimlerindeki Cumhurbaşkanı adayı açıklandı.
Sürreel dindarlık tuzağı
M. Taceddin Kutay
Winston L. King 1954 yılında yayınladığı Intorduction to Religion isimli eserin 122. sayfasında şu ilginç tespite yer verir: “Sanat insanları çirkinlikten ve tekdüzelikten korurken, felsefe ruhsal dünya ile bağlantı kurmamıza yardımcı olur. Bilim tüm disiplinlerinin toplamı ile bizleri dünyayı açıklamakta doğaüstü güçlerin esiri olmaktan kurtarırken, aynı zamanda mutluluğumuza mani olacak ciddi psikolojik sorunların da önüne geçmektedir. Siyaset ise toplumsal kaosu ortadan kaldırıcı bir kurum olarak karşımıza çıkar ve anarşi yahut iç savaş tehdidi gibi durumların önüne bir set çeker. Etik ise bizleri temelsiz ve kuralsız hareketler içine girmekten alıkoyar.”
Türk siyasetinde İyi Parti’ye ihtiyaç yok
M. Taceddin Kutay
İyi Parti, Yeni Türkiye Partisi’nin hastalıklarının bütün semptomlarına sahip. Aradaki tek fark İyi Parti’nin beyin ölümünün gerçekleşmemiş olması, zira meclis grubu gibi bir yaşam ünitesine bağlı olarak hastamız hayatta tutuluyor. İyi Parti’nin bu komadan çıkıp çıkamayacağını analiz etmek için temel fonksiyonlarına bakmalıyız.
Milli Savunma Bakanı’nı bekleyen üç mühim görev
M. Taceddin Kutay
Bir dönüşüm içindeki Türkiye yakın vadede ordusunu da yeni konjonktüre uygun olarak dizayn etmenin gayretinde. Yakın vadede özellikle jandarmanın tamamen profesyonel hale gelmesi ve ordunun büyük kısmının profesyonellerden oluşacak olması büyük bir dönüşüm olarak karşımızda duruyor. Bu dönüşümü yine işinin ehli bir Bakanın riyasetinde yapmak bir zaruret.
İki yılın muhasebesi: 15 Temmuz’a yönelik üç tehlike
M. Taceddin Kutay
15 Temmuz sonrası Türk insanı, kendisinden önceki nesillerin askeri darbeler karşısında takındığı pasif ve kabullenici tavrın ötesinde bir kahramanlık ortaya koymanın haklı gururuna sahip oldu. Batı tarafından Türkiye’ye yakıştırılan “Bir diktatörün ülkesi” imajı 15 Temmuz’da yıkıldı. Zira diktatör, askeri tarafından halkına karşı korunan kimsedir; halkının askere karşı koruduğu diktatör tarihte görülmüş şey değildir, olamaz.
Kılıçdaroğlu Osmanlı'dan ne ister?
M. Taceddin Kutay
Toplumda Osmanlı hassasiyetinin ne denli yaygın olduğunun bilincinde olan Kılıçdaroğlu’nun bile-isteye Osmanlı karşıtlığından oy devşirmeyi amaçlaması, üstelik 24 Haziran seçimlerinde İyi Parti ve Saadet Partisi ile ittifak yapacakken akla uzak düşüyor. Bu mantıksızlık, Kılıçdaroğlu’nun asıl amacının Türkiye’nin sosyal kapitaline kast etmek olduğu acı gerçeğini gözler önüne seriyor.
Yaygın olan deizm değil analiz eksikliği
M. Taceddin Kutay
Dine ve dini hayata dahil olması mutlakçı yorumlar sebebiyle engellenen, hatta sık sık aşağılanan genci ‘deist’ olarak yaftalayıp bu mesuliyetten kurtulamayız. Zira unutmamalıyız: Bu genç deist değil, ihtiyaçlarına uygun bir din algısını ortaya koymasına tarih seviciliğimizle biz mani oluyoruz.
Erdoğan Varna’da ne söyledi?
M. Taceddin Kutay
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Varna Zirvesi’nde ortaya koyduğu duruş, Gabriel’in çizdiği tablo göz önünde bulundurulduğunda anlamlı bir okuma ile neticeleniyor. Erdoğan zirve sonrası yaptığı konuşmada Avrupa Birliği’nin Türkiye’den taleplerine yönelik tek bir söz etmedi. Aksine, Türkiye’nin tezlerini ve taleplerini, Türkiye ile yeni bir başlangıç yapmanın şartlarını ortaya koydu.
Kundaklanan Türk’ün camii değil Kürt’ün imanı
M. Taceddin Kutay
Afrin operasyonu süresince Türk kamuoyu ne kadar İslami referanslar ile mobilize oluyorsa, PKK’nın da aynı oranda İslamiyet karşıtı söylemler etrafında kümelendiği görülüyor. Bu durum sadece Kürtlerin İslami bağlarını zayıflatmayı amaçlamıyor, Türklerin gözündeki din kardeşi Kürt’ü de öldürmeyi amaçlıyor.
Devlet dönüşür kült dönüşür
M. Taceddin Kutay
Her sıkıştığında kendisini “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla yeniden üreten, İzmir Marşı’ndan medet uman CHP’nin devlet üzerindeki manevi vesayeti ancak Atatürk kültünün dönüşmesiyle mümkün olabilir. Böylece devletin en temel sembol figürü PKK ve DHKP-C’ye payandalık yapan bir partinin taht-ı tasarrufundan kurtulabilir ve bu paradoks ortadan kalkar.
Avrupa ile ilişkilerde kara göründü
M. Taceddin Kutay
Avrupa başta olmak üzere Batı’da dinin yerine konmak için yaratılan ne varsa işlevini yitiriyor. Avrupa’nın Aydınlanma’yı tamamlamak ve bu sürece ayak uydurmak için feda ettiği ve tasfiye ettiği din kurumundan yana da artık bir beklentisi yok. Dolayısıyla değerlerin iflası sonrası Avrupa’nın dönebileceği bir kapı yok. Avrupa sona yaklaşıyor ve biz tarihi vazifemizi yerine getiriyor, Avrupa’ya ayna tutuyoruz.
Almanya, Erdoğan ile savaşını Diyanet üzerinden yürütüyor
M. Taceddin Kutay
Mevlüt Çavuşoğlu’nun ziyaretinden iki gün önce Almanya’da Diyanet imamlarına yönelik ‘ajanlık’ operasyonu düzenlenmesi ve aynı tarihlerde Şansölye Merkel’in İsrail’e yapması planlanan dış gezisinin iptal edilmesi Almanya-Türkiye hattında müzakere edilecek şeylerin Almanya açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya koymakta.
HDP’li belediyenin FETÖ’den farkı yok
M. Taceddin Kutay
FETÖ ile mücadele PKK ile mücadeleye sekte vurmuyor. Türkiye, bir enstrümanını yitiren üst aklın bir diğer enstrümanını kullanma fırsatını da elinden alıyor. Devlet, düşmanlarına ve hainlere tahammülsüzlüğünü ortaya koyarken, harici düşmanlarının da elini zayıflatıyor. İşte bu Yeni Türkiye ile Eski Türkiye’nin farkını ortaya koyuyor.
DAEŞ: Nihilizm, Değersiz İnsan, Değerli Altın Çağ
M. Taceddin Kutay
Anadolu irfanından hissemend olan ve müstemleke olmamış Türkiye’de, insan sevmeyen dindarlar, kan akıtmayı öncelikli olarak hedefleyen yaygın bir örgüt tesis etmiş değil. Buna mukabil Paralel Yapı gibi ahlak tanımaz örgütlere gösterilen teveccüh ile müstemleke olmuş Arap dünyasında ve Eski Sovyet coğrafyasında DAEŞ’e karşı oluşan hüsn-ü teveccüh aynı kaynaktan doğuyor: Değersiz insan, değerli altın çağ.
Saydam Başbakan
M. Taceddin Kutay
Davutoğlu’nun kültüralizmi başkanlık sistemine yönelik tereddütleri yok etmekten uzaktı. Aksine bu tereddütleri besler nitelikteydi. Taban politikalarının öne çıkması oldukça muhtemel yeni dönemde, başkanlık sisteminin Türkiye’nin kalkınması bakımından bir şans olarak görülmesi, önceki döneme nispeten çok daha mümkün gözüküyor.