Afganistan'da Taliban'ın işgalciyi defetmesinin üzerinden 4 yıl geçti.
İşgalci ABD askerleri, silahlarını bile alamadan Afganistan'ın terk etmek zorunda kaldılar.
Taliban'ın işi kolay değildi. Yıllarca sömürülen vatanlarını, imkansızlıklar içinde yeniden ayağa kaldırmaya çalıştılar.
Taliban'ın ABD/Batı emperyalizmine karşı verdiği mücadele, toprakları işgal edilmiş tüm insanlık için örneklik teşkil ediyor. Çeşitli sâiklerle Taliban'ın zaferi perdelenmeye çalışılsa da bu müthiş zafer mazlum halklar için bir umut oldu.
Taliban, "ABD yenilmez" putunu zihinlerde kırdı. Tabiî ki, güya ABD emperyalizmine karşı olup da ahmaklıklarından "ABD yenilmez" putunu zihinlere dikenleri hariç tutuyorum. Faraza, bir gün ABD'ye karşı bir zafer elde etseler, "Biz kim ABD'yi yenmek kim? ABD'nin kendisi bize teslim oldu. Dünyada ABD'yi yenecek güç mü var" derler; böyle de ABD karşıtılar!
Geçtiğimizde hafta Akşam gazetesinden Murat Özer ve Yeni Şafak gazetesinden Yasin Aktay'ın Afganistan izlenimleri çok alâka gördü. Terör devleti İsrail'in Gazze'deki soykırımına engel olamamanın verdiği umutsuzluk ve karamsarlık havasını, mezkûr iki yazarın Afganistan'dan getirdikleri güzel haberlerle nisbeten de olsa dağıldı.
İki yazar da yazı dizi olarak Afganistan'da gördüklerini yazdı. Eğer tamamını okumadıysanız muhakkak okuyun. Ben, köşemin el verdiği kadar yazı dizilerinden iktibas yapacağım. İlk olarak Yasin Aktay'ın izlenimlerden kısa notlar:
"... bizzat Afganistan'ın lideri Heybetullah Ahundzade'nin başkent Kabil'e gelip devlet tahtında oturmak yerine Kandahar'da, kendi medresesinde, gözlerden uzak, şatafattan tamamen uzak yaşamı da Taliban'ın hayata bakış tarzının çok uç bir örneği. Yönetimi başa konmuş bir talih kuşu gibi görmüyorlar, manevi sıkıntı veren büyük bir sorumluluk olarak görüyorlar sanki. Devlet ve ahlakı bir araya getiren bir imkânsızlık da burada mümkün hale gelmiş gibi.
... ülkede 4 yıl içinde tesis edilmiş olan ekonomik istikrar. İslam Emirliği yönetimi devraldığında 130 Afgani olan dolar kısa süre içinde 65-70 Afganiye indi ve halen o seviyelerde seyrediyor. Bu esnada enflasyon neredeyse sıfırın altında. Dışişleri bakanı Emirhan Muttaki görüşmemizde Afganistan'ın dünyanın en ucuz ülkesi olduğuna dair iddiada bulunuyor.
.. uyuşturucuyla mücadelede kat edilmiş olan imkânsız yol da inanılması zor bir konu. Afganistan gibi yıllarını savaşla geçirmiş, bunun maddi ve mali sorunlarıyla tam da bugünlerde yüzleştiği bir dönemde uyuşturucu ekimi ciddi bir ekonomik kaynak oluşturabilirdi. Önceki ziyaretimizden sonra yazdığımız yazılar ve katıldığımız konferanslarda bu durumdan bahsettiğimizde insanların çoğunun buna inanmadıklarını hayret içinde gördük. Birçok kişi, Taliban'ın asla bu paradan vazgeçemeyeceğini söylüyor, yani ya el altından sürdürüyordur diyor veya aslında hiç kimsenin bundan vazgeçemeyeceği noktasına geliyordu. Çünkü Taliban'ın imkansızı gerçekleştirmiş olması inanılır gibi değildi."
Murat Özer'in izlenimlerden kısa notlar:
"Yarım asır süren savaşlar ve işgallerden sonra Afgan halkının en önemli ihtiyacının güvenlik olduğunu ve Taliban yönetiminin bunu sağladığına şahit oluyoruz.
Başkent Kabil'e geldiğimizde bizi şaşırtan ilk şey şehrin temizliği oldu. Pakistan ve Bangladeş'i görmüş birisi olarak 50 yıldır savaşlarla perişan olmuş bu Asya ülkesinin sokaklarının çöp yığınlarında geçilmeyeceğini düşünmüştüm. Oysa Kabil tertemiz. Hiçbir yerde tek bir çöp yok. Yeni yönetim belediye hizmetleri konusunda oldukça hassas. Sovyet işgalinden kalma geniş caddeler, Taliban yönetiminde daha da genişletiliyor."
Yerim kalmadığı için bu kadarla kifayet ediyorum. Son olarak Özer'in röportaj yaptığı Afganistan Kültür ve Enformasyon Bakanı Hayrullah Said Hayrhva'nın şu sözünü paylaşayım: "Türk halkı savaş boyunca yanımızda durdu. Onlara müteşekkiriz. Türk Devleti'nden de tarihteki misyonuna uygun olarak Afganistan'ın yanında durmasını bekliyoruz."
Resmî olarak hâlâ Afganistan'ı tanımamışız!..