Tüm Yazarlar
Süreyya Su Yazıları
İyi bir komşu ötekiyle yaşayabilendir
Süreyya Su
Komşuluk hukuku korunduğu sürece mücadele müzakereye, rekabet gelişmeye, çatışma diyaloga zemin olur. İyi bir komşudan hısım olabilir; ama kötü bir komşudan hasım olmaz. Komşumuz yabancı olabilir, ama düşman olamaz. Düğünümüze çağırmadığımız bir komşu bir gün cenazemize taziye için gelebilir. Komşuluk her zaman bir dostluk ve dayanışma potansiyeli taşır.
Taşradan kente uzanan bir sinema dili
Süreyya Su
Ceylan’ın filmleri, taşradan kente uzanır, yani cemaatten bireye... Onun ilk filmlerindeki cemaat tarzı yaşamın yerini kentteki yalnız bireyler alır. Diğer taraftan bu geçiş, yalnız cemaatlerden yalnız bireylere geçiş anlamına gelir. Ceylan, “yalnız ve güzel ülke”sinin yalnızlığına ve güzelliğine kamerasını odaklamıştır. Ceylan’ın filmlerindeki izleksel ortaklık, taşra ve taşralılıktır.
Muhalefetin etik zaafı
Süreyya Su
İnsanlara umut vaat eden, iktidara aday güçlü bir muhalefete ihtiyaç var. Bunun için de ötekine gerek duymadan kendi farkını olumlayan bir ontolojik anlayışa ve karşıtlık üzerinden öfke üretmek yerine rekabet üzerinden değer üreten bir etik anlayışa sahip siyasal öznelere ihtiyaç var. Seçim sonuçlarını böyle de okuyabiliriz.
İslam Sanat ve Estetik
Süreyya Su
Hat, tezhip, ebru, minyatür gibi İslami sanatlara yoğun ilginin olduğu, sıklıkla bu sanatlarla ilgili sergilerin açıldığı ve dolayısıyla İslami ya da geleneksel sanatların yükselen bir trend olduğu kültürel dünyamızda bu sanatların fikri temellerine dair bir merakın ise henüz beklenen düzeyde olmadığı görülüyor.
Kültürel kimliğin vakanüvisi
Süreyya Su
Karamustafa’nın yapıtları, Türkiye’nin 70’lı yıllarından itibaren yakın tarihinin görsel bir kaydı gibi. Nitekim onu, sanat eleştirmeni Barbara Heinrich’in ifadesiyle, “yaklaşık kırk yıldır Türkiye’nin kültürel kimliğinin yaşadığı değişimleri inceleyen bir vakanüvis” olarak tanıtabiliriz.
Bir performans olarak barbarlık
Süreyya Su
İstanbul Bienali, küresel kapitalizmin felsefi ve politik söyleminin şekillendirdiği bir medeniyet projesine göre işlev görüyor. Sermayenin ve neo-liberal güç odaklarının çıkarlarını sanata tercüme ederek, konjonktüre göre gündeme müdahaleler yapıyor. Bu yüzden anlamını gizli tutan ezoterik bir ayine benziyor.
Bienallerin politik işlevi
Süreyya Su
Bienal’in bu yılki başlığı ve kavramsal çerçevesi ile Gezi Parkı olayları ilginç bir tesadüf oldu. Gezi Parkı eylemleri, bir yanda Bienal kapsamında sipariş edilmiş bir performans sanatı gibi görünüyorken, diğer yanda kamusal alan, kent ve kentlilik, mekan siyaseti, vatandaş hakları ve vandallık-barbarlık gibi kavramların tartışılması için çok iyi bir örnek olay oldu.
Bir yatırım aracı olarak çağdaş sanat
Süreyya Su
Asya, Rusya ve Ortadoğu’da sanat eseri satın almak, kültürel, ekonomik ve yaşam tarzı açısından büyük önem kazandı. Bugünün yeni zenginleri satın aldıkları sanat eserleri ile müzayede evlerini ve sanat piyasasını üst düzey bir borsa haline getirdiler.
Erol Akyavaş: Tuvalde zikreden derviş
Süreyya Su
İslam estetiğinde güzellik, Batılı anlamda bir güzellik değil, mutlak/ilahi güzelliktir. Buna göre çirkinlik görelidir. Yani güzellik mutlak olduğu için son tahlilde çirkinlik diye bir şey yoktur. Sanatçının görevi güzelliği kaynağında yakalamak ve görünenin ardındakini araştırmaktır. Akyavaş’ın sanatına buradan bakmak gerek.
1001 Doğu İmgeleri
Süreyya Su
Oryantalizmin Doğu imgesi, zorba ve vahşi erkek figürü ile edilgen ve güçsüz kadın figürü arasında gider gelir. Ama her iki imge de sonuç itibariyle benzer bir işlevselliğe sahiptir. Batılı sömürgeci bu iki imge aracılığıyla asıl niyetini Doğu’yu medenileştirmek ve orada yaşayan halkları özgürleştirmek misyonunun ardına gizler.