Tüm Yazarlar
Bülent Güven Yazıları
Türkiye'nin yeni jeopolitik rolü
Bülent Güven
Yellen gibi siyasetçilerin yaptıkları “-shoring”li açıklamalar sadece uyarıcı nitelikte değil. Uluslararası ticarette bu durum artık ete, kemiğe bürünmüş halde. Batı ittifakının Ukrayna'yı bahane ederek Rusya ile ticaretini sınırlaması, Batılı şirketlerin üretim merkezlerini yavaş da olsa Çin'e alternatif olabilecek ülkelere kaydırmaları “-shoring” politikalarının somut işaretlerinden.
Yanlış hesap Çin'den döner
Bülent Güven
Almanya Başbakanı Scholz'un gelen tüm eleştirilere rağmen Çin'i ziyaret etme motivasyonunun altında Alman ekonomisinin Çin'e fazlasıyla bağımlı olması gerçeğinin yattığını söylemek mümkün.
Kim hancı, kim yolcu?
Bülent Güven
İşlerin yürümesi için gerekli olan bürokrasi nasıl kontrol edilebilir? Max Weber'in rasyonel bürokrasi dediği bürokratların özlük haklarını koruyan, yükselmelerini belli şartlara bağlayan, uygulamada özerk olan yapı teorik anlamda çözümün parçası olabilir.
Bizimkisi bir aşk hikayesi… Ama karşılıksız
Bülent Güven
İki önemli neden Türkiye'de son yıllarda Avrupalı Türklere yönelik artan dışlayıcı ve ayrımcı tavrın gerekçesi olabilir. Bunlardan bir tanesi, Avrupalı Türklerin muhafazakar eğilimleri ve siyasi tercihleridir. İkinci ve asıl önemli neden ise ekonomik.
Avrupa'da çöken model ve yeni düzen arayışları
Bülent Güven
Gazın olmaması birçok Avrupa ülkesinde sanayi üretimini sekteye uğratacaktır. Üretim aksaklığının getireceği fiyat artışı ve işsizliğin, özellikle toplumun alt kesimine ciddi yansıması olacaktır. Oluşacak bu ekonomik darboğazın, siyasal açıdan zaten son yıllarda Avrupa'da yükselişte olan aşırı sağ ve sol popülist partilerin yükselişine yol açması muhtemeldir. Avrupa'nın, Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya'ya uyguladığı ekonomik ambargoları kaldırıp Rusya ile ilişkilerini normale döndürmedikçe ve Çin ile olan rekabetini yeni bir temele oturtmadıkça, Soğuk Savaş dönemi sonrası şekillenmiş ekonomik performansını ve dünya üzerindeki baskın rolünü devam ettirmesi mümkün değildir.
Şansölye Scholz nasıl bir siyasi performans sergiliyor?
Bülent Güven
Olaf Scholz'u şimdiye kadar ortaya koymuş olduğu profil ile ihtiyatlı, teknokrat ve sembollerden uzak bir şansölye olarak tasvir etmek mümkün. Yine de Scholz ile ilgili nihai bir kanaat belirtmek için henüz erken. Eski deyişle "tacın kişiyi hem akıllandırma hem de değiştirme işlevi olduğunu" akılda tutmakta yarar var. Türklere karşı olumlu bir bakışa sahip olan Scholz'un Hamburg'da ikamet ettiği sürede Türklerle yakın temasta olduğunun, örneğin evinin yakınında bulunan Trabzonlular derneğine çay içmeye gittiğinin, partinin yakınında bulunan Merkez Camii'nin kantininde öğle yemeği yiyecek kadar Türklere yakın olmaya çalıştığının altı çizilmelidir.
Basiretsiz hareket, koşulsuz felaket
Bülent Güven
Putin'in veya Rus yöneticilerin toprak kazanmak için başlattıkları Ukrayna savaşı hem Rusya'yı ekonomik ve stratejik anlamda uzun yıllar geriye götürecek hem de bu savaşın oluşturduğu tehditten dolayı başta Avrupa olmak üzere dünyada silahlanma süreci hızlanarak kaynaklar insanlığa daha faydalı olacak bilimsel alandan askeri alana kayacaktır. Rusya an itibarı ile Ukrayna'da savaşın sürdüğü her gün 500 milyon dolar para harcamaktadır. Bu para ile aslında her gün dünya çapında bir üniversite kurmak mümkün iken kaynaklar sonuç itibari ile kimseye faydası olmayacak bir savaşa aktarılmaktadır.
Fransa sana diyorum, Batı sen işit
Bülent Güven
Fransa seçiminin bize gösterdiği sonuçların ilki Fransa'da merkez partilerin sıfır noktasına geldiğidir. François Mitterrand gibi efsaneleşmiş bir Cumhurbaşkanını bünyesinden çıkarmış olan sosyalistlerin bu seçimde aldıkları oy oranı yüzde 1.7 iken, Valery Giscard d'Estaing ve Jacques Chirac gibi güçlü başkanları bünyesinden çıkarmış muhafazakar çizgiden cumhuriyetçilerin aldıkları oy ise yüzde 4.7'dir. Seçmenler, Le Pen'in seçimi kazanması durumunda, vaatlerini gerçekleştirmesi halinde AB'nin ve NATO'nun çok büyük bir darbe alacağını öngöremiyor veya aşırı hareketlerin siyaseten başarılı olduğu ülkelerdeki durumu göremiyor mu? Geçmişinde Hitler, Mussolini, Franco gibi tecrübeler sonunda savaşlar ve felaketler yaşayan Avrupalı seçmen neden yakın tarihlerinden ders almamakta?
Ukrayna sonrası yeni düzen ve tektonik kayma
Bülent Güven
21. yüzyılda asıl mücadele, ABD öncülüğündeki Batı Bloku ile Çin arasında yaşanacaktır. Obama'dan itibaren tüm ABD başkanları dikkatlerini Pasifik bölgesine doğrultmuş durumdadır. Rusya, Ukrayna'da muhtemelen Afganistan'da yaşadığı travmaya benzer bir durum yaşayarak, yeniden emperyal bir güç olma isteğini başka bir bahara ertelemek durumunda kalacaktır.
Yeni dönemde Türkiye-Almanya ilişkilerinin yönü
Bülent Güven
Sosyal Demokratlar ve Yeşillerin ana eksenini oluşturduğu yeni Alman hükümetini, Merkel öncesi yine Sosyal Demokrat ve Yeşillerden oluşan Schröder–Fischer hükümeti ile kıyaslayarak Türkiye-Almanya arasındaki ilişkilerin tekrar iyileşeceği varsayımında bulunmak mümkün müdür?
Çin ile ABD arasında sıcak savaş mümkün mü?
Bülent Güven
Çin gelişimini uzun vadeli bir şekilde sürdürebilecek mi, yoksa Japonya gibi belli bir aşamadan sonra bir duraklama yaşayacak mı? Jeopolitik konumu bir süper güç olmaya müsait mi? Çin ile Batı, daha doğrusu ABD arasında sıcak bir savaş çıkabilir mi?
Avrupa'da kimlikler yeniden tanımlanıyor
Bülent Güven
Avrupa ülkelerinin İslam'ın Avrupa'da görünür olmasından dolayı kimliklerini yeniden tanımlamaya çalıştığı görülmektedir. Fransız devriminden sonra seküler bir yapıya kavuşan Avrupalıların bir kısmı artık kendilerini Antik Yunan ve Roma'nın mirasçısı olarak tanımlamaktan ziyade Hıristiyan-Yahudi geleneğinin temsilcileri olarak tanımlamaktadırlar.
Kahve ve kalkınma
Bülent Güven
Sabri Ülgener'e göre Batı insanı maddeyi farklı boyutları ile kuşatıp hırpalarken, Osmanlı insanı maddeyi olduğu gibi veya ilk karşılaştığında onda meydana getirdiği değişiklik ile kabul ediyordu. Lamartine de Osmanlı'da gördüğü gerçeği su şekilde satırlara dökmüştür: “…Bu ulus gerçekten bir şey yaratmıyor, hiçbir şeyi yenilemiyor. Fakat hiçbir şeyi kırıp tahrip de etmiyor…”
Batı'daki 'eski düzen' ve yükselen yeni orta sınıf
Bülent Güven
Batı toplumlarında ortaya çıkan sorunların çözümüne dair yeni bir paradigmanın geliştirilip uygulaması gecikir ise bunun Weimar Cumhuriyeti dönemindeki Almanya'da olduğu gibi aşırılığa kaçan radikal bir partinin iktidara gelerek felaketlere yol açabileceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Dindar Müslümanların Avrupa’da siyasi olarak temsil edilme(me)leri
Bülent Güven
Pew Research Center’ın araştırmasına göre bugün AB nüfusunun içinde yüzde 4,9 oranında olan Müslüman nüfus 2050 yılında, eğer AB’ye hiç göç almasa dahi, toplam nüfusun yüzde 7,4’üne çıkacaktır. Avrupa’nın orta seviyeli bir göç alması durumunda ise oran yüzde 11 olacaktır. Bu tablo Müslümanların Avrupa’daki temsilleri konusunda akıllara soru işaretleri getirmektedir.
Almanya’da yeni dönem
Bülent Güven
CDU’nun yeni Genel Başkanı Kramp-Karenbauer beklendiği gibi Merkel’in çizgisini devam ettirecek mi? Ettirdiği takdirde Merkel’in çizgisinin yol açtığı aşırı sağ partinin yükselişi devam edecek mi? Bu sorular Almanya’nın hem ekonomik hem de siyasi istikrarı için hayati sorular olarak öne çıkıyor.
Popülizm, aşırı sağ, faşizm
Bülent Güven
Şu anda bazı Avrupa ülkelerinde aşırı sağ partiler maalesef ya iktidar ortağı veya ana muhalefet partisi konumunda. Bir kısmında ise oyları yüzde 20’ler civarında seyrediyor. Günümüz Avrupa dünyasında merkez partilerin eriyip yok olmasını ve aşırı sol/sağ partilerin 1920’ler ve 1930’lardaki gibi yükselişini nasıl açıklayabiliriz?
Erdoğan ve karizma
Bülent Güven
Karizmatik kişilerin karizması, oluşan beklentiler karşılanmadığı zaman solma sürecine girer. Erdoğan istisnai bir şekilde sergilediği duruş ile karizmasını güncelleyen bir liderdir. Farklı durumlarda beklenmeyen tavırları, cesareti ve vizyonu ile 24 yıldır tabuları üst üste yıkarak karizmasını artıran bir efsane haline gelmiştir. Muhaliflerinin dahi belirttiği gibi, ölmeden tarihe geçen nadir karizmatik liderlerden biridir.
Türkiye-Almanya ilişkileri hem çok iyi hem çok kötü
Bülent Güven
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’yi bir periferi ülkesi olarak gören Almanya ve diğer Batılı devletler, Türkiye’nin “oyun bozan” tavrından olağanüstü rahatsız. Türkiye bu yeni ve etkin konumundan dolayı kuşatmaya maruz kalmaya devam edecektir. Zor da olsa bu kuşatmayı aşmanın yollarından biri, Almanya gibi ülkelerde kamu diplomasisi yolu ile kendi lehine kamuoyu oluşturmaktır.
Batı’nın gözünde Erdoğan demir leblebi
Bülent Güven
İslam’ı düşman gören kesimler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da İslam’ın ete kemiğe bürünmüş hali olarak algılıyor. Alman siyasetinin ve medyasının Erdoğan düşmanlığının sebeplerinden biri de bu.
Alman politikasıyla niçin anlaşamıyoruz?
Bülent Güven
Asıl sorun Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkaslar, Orta Asya ve Yakın Doğu’daki coğrafi karşılaşmalardır. Bugün Alman sanayi ürünlerinin güçlü olduğu bu coğrafyada Türkler rahatsız edici biçimde yer almaya çalışmaktadır. Bu nedenle Türklerin yavaşlatılması gerekmektedir!