Tüm Yazarlar
Cengiz Gül Yazıları
BM, dünya barışı için bir tehdit unsuru
Cengiz Gül
Birleşmiş Milletler'nin, İsrail'in Gazze'de işlediği soykırım ve savaş suçlarına karşı sergilediği acziyet, iki yüzlülük ve tıkanıklık, işgalci Siyonist bir örgüt olan İsrail'i daha da cesaretlendirmektedir. Bu manzara karşısında, dünyanın en büyük küresel örgütü BM'nin, kuruluş amacı olan dünya barış ve güvenliğini korumak şöyle dursun, bu barış ve güvenlik için en büyük küresel tehdit unsuru haline gelmeye başladığını söylemek mümkündür.
İsrail tüm dünya için bir güvenlik sorunudur
Cengiz Gül
1948'de, İngiltere'nin başını çektiği ve BM'nin de alet edilerek kurdurulduğu zamandan bu yana İsrail, tek tek devletlerin yanı sıra, dünyanın en büyük uluslararası örgütü olan BM ve UAD'nin de nezdinde, tüm uluslararası topluma kafa tutmakta, meydan okumakta, hukuk tanımamaktadır. Bu durum İsrail'in tüm dünya insanlığı için artık müşterek bir güvenlik sorunu haline geldiğini alenen göstermektedir.
Uluslararası hukuka ve topluma meydan okuyan İsrail'in meşruiyet sorunu
Cengiz Gül
Kurulduğu 1948'den beridir işgal, zulüm, tehcir ve katliamlar şeklinde Filistin halkına karşı uyguladığı tüm terörize yöntemlerini, 7 Ekim'den bu yana, özellikle Gazze'de, barbarlıkta, vahşette ve zalimlikte hiç sınır tanımaz bir biçimde hayata geçirmekte ısrar eden İsrail'in, tüm dünya için bir tehdit unsuru haline gelen bir terör örgütüne dönüşme eğilimine girdiğini belirtmek gerekir.
Soykırıma karşı adalet arayışı
Cengiz Gül
Vahşet ve barbarlıkta sınır tanımayan İsrail'in organize ve sistematik soykırımlarına karşı Filistin Devleti'nin, 2012'den beri BM bünyesinde “gözlemci devlet” statüsüyle kabul edilmesinin de hukuki desteğiyle, daha önce dört defa yaptığı gibi, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurmasının önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Zaten Filistin'in, UCM'nin temel aldığı Roma Statüsü'ne taraf olduğu konusunda, 2021 yılında Mahkeme'nin “Ön Yargılama Dairesi”nin oy birliğiyle aldığı bir karar da bulunmaktadır.
Altılı Masa ittifakının yol haritasındaki ilkelerin anayasal tahlili
Cengiz Gül
Altılı Masa ittifakının kabul ettiği yol haritasının genel olarak hukuki nitelik ve değerine bakıldığında, bu metnin Masa üyesi partiler arasındaki bir taahhüt ve centilmenlik anlaşmasından öte bir anlamının olmadığı, anayasal ve hukuki açıdan da imzacı partiler için hiçbir bağlayıcılık ve haklı beklentiyi doğurmadığı görülmektedir.
Cumhurbaşkanlığına tekrar aday olabilme tartışmalarına anayasal yaklaşım
Cengiz Gül
Hem 2014 ve 2018'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hem de bu seçimlerden sonra Cumhurbaşkanının kazandığı anayasal statüler birbirinden tümüyle farklılık arz etmektedir. Nisan 2018'de yürürlüğe giren Türk başkanlık sistemine göre aday olup seçilmenin, yepyeni bir anayasal ve kamusal statüye ilk kez girmek anlamına geldiği de gayet açık bir realitedir.
İbadete açılma tartışmaları ekseninde statüsü
Cengiz Gül
Ayasofya'nın hukuki statüsünün nasıl ve ne yönde belirleneceğine, TBMM ile Cumhurbaşkanının ve hatta önündeki güncel bir dava vesilesiyle Danıştay'ın yetkili olduğu görülmektedir. Egemenliğin sahibi olarak Türk milleti de gerekirse bir referandum ihtimalinde bu konuda karar verebilir. Hiçbir uluslararası kurum, kuruluş veya devlet bu noktada yetkili değildir.
Darbe çağrısı ve ifade özgürlüğünün sınırları
Cengiz Gül
İfade özgürlüğünün, çoğulcu demokratik bir toplumda dahi sınırsız olamayacağından hareketle, hakaret, tehdit, küfür, iftira, suça teşvik, suçu ve suçluyu övmek, terör propagandası yapmak, ırk ayrımcılığı ve nefret içerikli söylemler türünden anti-demokratik ifadeler hoşgörüyü hak etmez.
Yargıtay’ın Berberoğlu kararının analizi
Cengiz Gül
Yargılanılan suçtan dolayı anayasayla kaldırılan bir dokunulmazlığın, tekrar milletvekili seçilmekle kazanılmış olsa da, eksiksiz ve tam haliyle kazanıldığı söylenemez. Yargıtay da Enis Berberoğlu kararıyla, dokunulmazlığın anayasayla kısmen kaldırılmasının, halen de devam ettiğinden hareketle yargılamanın durdurulması talebini reddetmiştir.
Kimyasal hadımın anayasal haklar boyutuyla tartışılması
Cengiz Gül
Cerrahi hadım, tedavi amaçlı bir uygulamadan ziyade bir cezadır. Ancak kimyasal hadım uygulamasının, bir ceza değil de daha çok tedavi olma yönü öne çıktığından, cinsel özgürlüğünü kötüye kullanma eğilimi yüksek olan ve bunu somut biçimde gösteren bir cinsel suçlu için uygulanmasında hukuken bir problem yoktur.
MİT Müsteşarlığı ve milletvekillerinin yargılanması meselesi
Cengiz Gül
MİT Müsteşarlığı’nın Cumhurbaşkanına Bağlanması: Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilip 25 Ağustos 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’de öne çıkan konulardan birisi olarak, MİT Müsteşarlığı’nın, artık Başbakan’a değil de Cumhurbaşkanı’na bağlanması hakkındaki eleştirel söylemler, bir süre daha kamuoyunu meşgul edecek gibi durmaktadır.
Bağımsızlık ve tarafsızlık kıskacında adalet arayışı
Cengiz Gül
Hakkın ne olduğu, haklının kim olduğu ve ihtilaflı bir konuda hukukun ne dediğini tayin ve tespit hususunda kesin olarak hükme bağlama yetkisine sahip olan devletin yargı organı bünyesindeki unsurlarının yapısal ve fonksiyonel açıdan ne konumda bulundukları veya bulunması gerektikleri, hukukun üstünlüğünü hedefleyen bir devlet için büyük önem taşımaktadır.
Referandum sonrasında TBMM’nin yeni konumu
Cengiz Gül
Yapısal ve fonksiyonel yönden içiçe geçmiş bir yasama-yürütme görüntüsünden, daha sağlam ve gerçekçi bir kuvvetler ayrılığına zemin hazırlayan, TBMM’yi yürütme karşısında eskisine göre daha güçlü, bağımsız ve denetleyici bir konuma getiren yeni anayasal manzara karşısında, hala TBMM’nin ortadan kaldırıldığını veya güç ve yetkilerinin azaltıldığını iddia etmek hakperestlikten çok uzaktır.
Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanı’nın siyasi-cezai sorumlulukları
Cengiz Gül
YSK’nın 27 Nisan 2017 tarihli kararıyla, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen referandum sonuçlarının yüzde 48.59 hayır oyuna karşılık, yüzde 51.41 evet oyu çıkması ile kabul edilen anayasa değişikliğinin özünde, mevcut yarı-başkanlık hükümeti modelinden cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin olduğu artık herkesin malumudur.
Yetkili ve sorumlu cumhurbaşkanı
Cengiz Gül
Çıkaracağı kararnameyle yasamanın tasarrufu olan kanunu değiştiremeyen, kaldıramayan ve hatta kanuna aykırı ise kararnamesi hükümsüz bırakılan bir Cumhurbaşkanının, nasıl tek adam olup da diktatörleşebileceği iddia edilebilir?
İstikrar ve demokrasi arayışında cumhurbaşkanlığı sistemi
Cengiz Gül
Yasama-yürütme tıkanması karşısında, başkana veya meclise tanınacak, aynı anda hem başkanlık hem de meclis seçimlerinin yenilenmesini öngören bir “eş zamanlı seçim” düzenlemesi, muhtemel bir siyasal kilitlenme riskini azaltan veya bertaraf eden bir katkı sağlayacaktır.