Tüm Yazarlar
Ahmet Demirhan Yazıları
‘Malay asıllı Güney Afrikalı bir siyah dostum var’
Ahmet Demirhan
Murat Belge “Geleneksel Kemalist güçler partiyi kapatmanın eşiğine kadar geldiler. Bu hengâmede ben sürekli destekledim AKP iktidarını” veya “Gezi’den itibaren, malûm, külâhları değiştirdik” ya da “Sakallı Celâl esprisiyle doğuya giden gemide batıya sıçrayarak mı varacağız demokrasiye?... Ada’ya gitmek istiyorsan Ada vapuruna bineceksin, Bakırköy vapuruna değil” gibi cümlelerinin bir analiz gücü olduğuna inanır. Başının üstünde hep ama hep samimi, ancak hep ama hep nesnel, hep ama hep teorik bir ‘hale’ taşıdığından olacak!
Bir ‘hakikat militanı’ olarak akademisyen
Ahmet Demirhan
Ankara’da, sol grupların hakim olduğu, ama çok sonradan özellikle arazi rantı elde etmek için çok işlevsel yerler olduğunu farkettiğim bir “kurtarılmış” bölgede büyüdüm. Sonra da Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyoloji okudum. Eğer o dönemde hocalarım Üstündağ gibi olmuş olsaydı, sosyolojiden nefret ederdim. Karşımızda akademisyen değil, bildiğini de saklayan dogmatik bir ‘hakikat’ misyoneri var çünkü.
Gülen neden bir çok ‘şapka’ taşıyor?
Ahmet Demirhan
Gülen ve çevresindekiler, dışarıdan gelebilecek her türlü uyarı, eleştiri, nasihat ve benzeri mekanizmalara kapılarını kapatan bir ‘alan’ açmış kendilerine. Bu alanda serbestçe dolaşan bir söylem var ve o alan dahilinde kaldıkça bu söylem, kolaylıkla bir hurafeler yığınını olarak işlev görebiliyor.
Farklılık ve haklılık
Ahmet Demirhan
Ahir zaman mehdisi mi?
Ahmet Demirhan
Tabii olmayan, ‘kesret’e dahil olmaya yanaşmamaları, diğer ‘cemaat’lere bir yandan “önümde durma” derken, öte yandan “önümde durmazsan hamin olurum, durursan sen de hedefim olursun” mesajı vermeleri. Peki bizden istenen bu ‘teslimiyet’in kaynağı ne olabilir? ‘Ahir zaman’da olduğumuzdan şimdi ya da yakın bir zamanda ilan edilecek bir mehdilik iddiası mı?
Ebed müddet ‘kötü’ devlet!
Ahmet Demirhan
Önce devlet algıları normalleşmeli ve sivil toplumdan konuşuluyorsa ya da haklardan bahsediliyorsa, bunun ‘devlet’ parantezinde değil, ‘siyaset’ parantezinde tartışılması sağlanmalı! ‘Siyaset yapmadığınız zaman’ dahi!
‘Eşzamansız’lar için bir kılavuz
Ahmet Demirhan
Ahlakileşmiş tavrın şimdiki “eşzamanlılık krizi”, artık karşımıza ideolojik bir tavır olarak çıkabilir. Bunun anlamı, kırılmanın daha farklı alanlara da yansıyacağı ve eğer siyasal bir zeminde varlığını sürdürmek isterse, kendisine eşlik edecek siyasal aktörü ya da aktörleri de domine etmek isteyecek bir veche kazanacağı.
Bir 'toplum korkusu' olarak 'otoriterleşme' söylemi
Ahmet Demirhan
Son zamanlarda gündemimize giren ‘otoriterleşme’ teriminin aslında bir kaç ayağı var. Birincisi, ‘otoriter’ özellik taşıdığı iddia edilenin ‘kim’ olduğunun tespitinin güç olması: Siyasi bir anlayış mı bu, toplum veya toplumun bir kesimi mi, yoksa siyaset sahnesindeki kişi veya kişiler mi ya da bunlardan biri veya bir kaçı mı? Doğrusu bu sorulara vereceğimiz cevaplar, “otoriter” kelimesini kullanıp kulllanmamaya karar vermemizi gerektirecek kadar belirleyici. (Bu belirleyiciliği görmemizi sağlayan bir örnek için, 24 ocak 2012 tarihli Radikal’de, Ahmet İnsel’in “Adım Adım Oteriterleşmeye mi?” adlı yazısına bakabiliriz:
Uydurduysam ‘ben’ uydurdum
Ahmet Demirhan
Genel olarak ‘hayat tarzı’, ister dini isterse seküler olsun, dolayımsız bir ‘temsil’ iddiasında bulunur. Dolayısıyla siyaset diline çevrilemez. ‘Mahalle baskısı’, ‘postmodern otoriterlik’, ‘görünür olma’ gibi varyantlarıyla ‘hayat tarzı’, bu nedenle aslında ‘totaliter’dir ve toplumun geri kalanına ‘liberal’ bir ‘müdahalecilik’ talep eder.
Kim kimin sırtını sıvazlıyor?
Ahmet Demirhan
Avrupa’da göçmenler bağlamında tartışılan ‘entegrasyon’un belirli bir eşiğinin olamaması, dolayısıyla tam olarak ‘entegre’ bir ‘göçmen’in nasıl olması gerektiğine dair net bir tablo ortaya konulamaması gibi çok temel ve aslında ‘entegrasyon’ mantığını baştan sakatlayıcı teorik bir handikabı var.
‘Külliyen doğruculuk’ ve Say vakası
Ahmet Demirhan
‘Fazıl Say vakası’nın gerilmeye, sündürülmeye, hatta sömürülmeye çalışılmasının arkasında, aslında bizzat bu ‘vaka’ya da, tıpkı Say’ın ifadelerine kendisinde olmayanı bahşetmemiz talebi gibi, kendisinde olmayan bir takım yüklemler yüklenmesinde yatıyor.
SİYONİZM milliyetçilik midir?
Ahmet Demirhan
Başbakan Erdoğan’ın İslamofobi, faşizm ve anti-semitizm yanında Siyonizmi de bir ırkçılık olarak nitelendirilmesi karşısında kendilerine uluslararası destek çağrıları yaptıkları bir sırada, İsrail’in Batı Şeria’dan İsrail’e günübirlik çalışmak için geçen Filistinlilere, İsrailli yerleşimcilerin bindikleri otobüslerden ayrı bir otobüs seferi, bu otobüsler için de ayrı bir güzergah tahsis etmesi, tipik bir ‘İsrail politikası’ aslında: Bir yandan Siyonizmin ‘ırkçılık’ olmadığına dair uluslararası alanda alabildiğine geniş bir destek aramaya çalışırken diğer yandan da tam da ‘ırkçı’ görünebilecek bir uygulamayı yürürlüğe koymak.
Çin bize benzemez
Ahmet Demirhan
Shanghai Beşlisi tartışılırken “AB gibi bir ‘değerler ve normlar’ yurdunu bırakıp Çin gibi ‘biz bize benzeriz’ anlayışına mı saplanacağız” diye dudak bükenlerin tasavvur ettiği gibi bir durum yok ortada. Unutmayalım ki AB ülkelerinin yarısı hala krallık, yani normatif bir değeri yok, Fransa gibi ‘devrim’den normatif değer üreten bir ülke ise Mali örneğindeki gibi, hala sömürgeci.
Halk yöneticiyse yönetilecek kim?
Ahmet Demirhan
Cemevlerinin (‘devlet’ten değil) ‘kamu kaynakları’ndan da istifade edebileceği bir ‘statü’ye kavuşamaması, aslında CHP’nin ‘kurucu parti’ iddiasından vazgeçememesinde, kendi tarihlerinde yapılan bir yasaklamayla yüzleşmek istememesinde ve ‘eşit haklar’dan gerçekten yararlanamayan Alevilerin rıza gösterebilecekleri adımların sadece ‘iktidar’dan beklenmesinde, ikna edilmesi gereken kesimin ise Alevi olmayanlar olması beklentisinde yatıyor.
İslam(cılık) sınavında demokrasi
Ahmet Demirhan
İslamcılık üzerine son tartışmalara bakıldığında, tuhaf bir durumla karşı karşıya kaldığımız söylenebilir.