Tüm Yazarlar
Hatice Çolak Yazıları
Dert insanı Hak'ka götüren Burak'tır
Hatice Çolak
Mevlana'nın "Umudunu yıkma; Yusuf'u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider" dizeleriyle Hakuna Matata arasındaki fark, Çorum leblebisi ile Tavşanlı leblebisi arasındaki fark kadar bence.
Fakir ama mutlu insanların formülleri-2 Pole Pole
Hatice Çolak
İçinde yaşadığımız düzmeceye fakir dünyanın cevabı: Pole Pole. Yani yavaş yavaş yaşamak. Tadını çıkara çıkara, hızlı hayatın, teknoloji başta olmak üzere birçok tuzağına düşmeden, geçmişi de, geleceği de, şimdiyi de bir bütün halinde ve hissederek yaşamak.
Fakir ama mutlu insanların formülleri 1. Ubuntu
Hatice Çolak
"Biz varsak ben varım" olarak özetlenebilecek bir Afrika felsefesi olarak Ubuntu, Afrika insanının içine doğduğu, her ne olursa olsun öylece kabullenildiği, büyük beklentiler olmaksızın ve başkalarıyla karşılaştırılmaksızın sevildiği, kimsenin projeleştirilmediği bir hayat önermesidir ve aslında sadece Afrika insanının değil, ilham almayı becerebilirse tüm insanlığın mutluluğun anahtarıdır. Kendimize yapabileceğimiz en büyük iki haksızlık var: Birisi bize kıymet veren ailemizi, akrabalarımızı, yakın çevremizi kıymetsizleştirmek ve kendimizi bireyselleştirerek bile isteye mutsuzlaştırmak, diğeri zamanımızı başkalarının ekrandaki mutluluklarını seyrederek tüketmek ve onların sözüm ona mutlu hayatlarına öykünerek üzülmek.
Fakir kedi ve mutluluk endeksleri
Hatice Çolak
Mutluluk endekslerine göre her birisinde epey yıllar yaşadığım Avusturya 9., Türkiye 93. ve Tanzanya 143. sırada. Benim tecrübelerime göre ise en azından Tanzanya ile Avusturya'nın yer değiştirmesi çok makul olur.
Unutma: Titanic'i profesyoneller, Nuh'un gemisini gönüllüler yaptı!
Hatice Çolak
Bugün uluslararası gönüllü organizyonların yüzde 45'i kilise organizasyonu. Nerede bir kırılma olduysa oldu, günümüze geldiğimizde dünya ortalamalarının oldukça aşağılarında seyrediyoruz. Bunda elbette kayıtdışı gönüllülüğün payı büyük, ne de olsa ‘bir elin verdiğini öbür el duymasın' medeniyetinin çocuklarıyız. Uluslararası bağlamda gönüllülüler derin ve sığ gönüllüler olarak iki gruba ayrılıyor. Derin su gönüllüleri en az üç ila altı ayını gönüllü geçiren, zor şartlarda, mesela Batı Afrika'da ebola kurbanlarına yardım için kendi hayatını riske atarak çalışabilen insanlar. Sığ su gönüllüleri ise belli bir ücret karşılığında birkaç haftalık tatillerini eğlenceli ve öğretici bir deneyime çeviren gönüllüler.
Köpekbalığı denizkızını nasıl yedi?
Hatice Çolak
BM raportlarına göre her yıl namus yüzünden dünyada 5 bin kadın öldürülüyor, her gün 137 kadın eşi ya da aile bireyleri tarafından öldürülüyor, insan kaçakçılığında kadınların oranı yüzde 71, kadınların 4'te biri hamileyken bile şiddete uğruyor, her sene dünyada 150 milyon kız tacize uğruyor. Ve unutulmaması gereken nokta, ihbar edilen vakalar gerçek rakamın en fazla yüzde 40'ı ve bu ihbarlardan sadece yüzde 10'u polise ulaşıyor. Freud saldırganlık eğilimi ile ilgili düşüncelerini içgüdü kuramı aracılığı ile şöyle paylaşır: İnsanın açlık ve sevgi güdüleri diğer tüm ilişkilerini belirler. Her iki içgüdünün gerekli doyuma ulaşmaması, bireyin sosyal yaşamında çatışmalara yol açar ve saldırgan eğilimler ile ortaya çıkar.
Ormanlar Prensesi
Hatice Çolak
Tüm yaratılanlarda farklılıkları kucaklayan, değişime yaratıcı cevaplar bulan, hiyerarşilere değil birlikte çalışmaya inanan, yavaş şehirleri, yavaş yemeği tercih eden, kenar etkisini bir fırsata dönüştüren bir toplum, kendi kendine yeten, her bir elementini pek çok alanda değerlendirebilen bir sosyal toplum, dünyaya şifa olabilir.
Dijital göçebe olmaya hazır mısın?
Hatice Çolak
Dijital göçebelerin sayısı 2005'den bu yana yüzde 140 artmış ve son beş yılda yüzde 40 daha fazla şirket uzaktan çalışma konusunda esneklik göstermeye başlamış durumda. 5 yılda yüzde 7'den yüzde 35'e çıkan uzaktan çalışma oranının 2035 yılında yüzde 60' kadar çıkacağı ve dijital göçebelerin sayısının 1.5 milyarı bulacağı öngörülüyor.
N'apayım aile dizimim böyle!
Hatice Çolak
Bert Hellinger'in ürettiği bir sistem olan aile dizimine göre nasıl soyaçekimle bize atalarımızdan saç rengi, göz rengi, çeşitli hastalıklar gibi genetik unsurlar kalıtımsal yolla geçiyorsa geçmişte soyumuzda vuku bulan göç, kayıp, aldatılma, dışlanma gibi travmalar da sonraki nesillere devroluyor.
Mwenda pole hajikwai
Hatice Çolak
Eğer gezmeyi seviyorsanız, yolda başınıza gelecek herşeye hazır olmalısınız. İlla başınıza kötü şeyler gelecek diye birşey yok, ancak herkes bilir ki sonunu düşünen kahraman olamaz.
Seyahat etmeyi öğrenmek
Hatice Çolak
Avrupa sanatlarına ya da tarihine hususi bir ilginiz yoksa kısa bir süre tüm mimari birbirini tekrarlayacak ve sıkılmaya başlayacaksınız. Hele de biraz gezi yazıları okuyorsanız, Vietnam'ın dağlarındaki köyden köye değişen kıyafetler ve yaşam size çok daha cazip gelecek.
Çok gezen pabuç ne getirir?
Hatice Çolak
Havacılık, diğer yan etkileri de hesaba katıldığında turizmin iklim değişiklerine etkisinde yüzde 75'lik bir oranın sahibi. Bir yolcunun havayoluyla bir Avrupa Amerika seyahatinin, o kişinin yıllık enerji harcamasının 12 katına eşit olduğunu biliyor musunuz? Isınma ve benzin dahil. Bunu 1,5 milyarla çarpın. Sonra da iklim değişikliklerine bölün.
Aşkı evlilik değil, bahaneler öldürüyor
Hatice Çolak
Mutlu evlilik gibisi yok. Hem iş hem de hayat zevkini çocuk ya da para sahibi olmaktan daha fazla olumlu etkiliyor. Sabah karısını öpen erkeklerin öpmeyenlerden beş yıl daha fazla yaşadığı söyleniyor. Boşanan çiftlerin yüzde 60'ı beş yıl içerisinde tekrar evleniyor, demek ki insanlar mutsuz olup ayrıldığında dahi evlilik fikrini seviyor.
Yoksa siz de dünyayı değiştirmek isteyenlerden misiniz?
Hatice Çolak
Calley School'u gezmem saatlerimi almıştı. Beni gezdiren öğretmen 60 yaşlarındaki Elsie: “Kampüse taşındığımda henüz çok gençtim.” demişti. “Kırk yıl nasıl geçti anlamadım. Çocuğum doğanın içinde bir okula gitsin istedim ve buraya yerleştik. O zamanlar bu okulun bahçesinde leoparlar dolanır, fillerin yolları ayrı çocukların yolları ayrı olurdu.” Masal gibi değil mi?
İsmail'den vazgeçmek
Hatice Çolak
En sevdiğimizin o kesilen hayvan olmadığı kesin, o zaman iki ihtimal var: Ya en sevdiğimiz şey o hayvanı edinebilmek için harcadığımız malımız. Ya da Allah o hayvan üzerinden derin yolculuklara çıkmamızı istiyor.
Ziyan olan ölümdür
Hatice Çolak
Eninde sonunda organik pazarlara ya da doğal ürünlere ödediğimiz fahiş fiyatlar hepimizin canını yakacak. Eninde sonunda hepimiz bu şehirlere ve küçücük akıllı evlere sığamayacak, o köylere döneceğiz.
George Floyd ve kardeşleri
Hatice Çolak
Afrika ile ilgili filmlerle ilgili en büyük üzüntüm, yerel yönetmenlerin çektiği bazı festival filmlerini saymazsak, Afrika'daki muazzam kültür ve ahengi anlatan filmlerin çekilmemesi. İzlenmez endişesiyle çekilmeye değer bulunmayan bu filmler, belki de ihtiyacımız olan doğmamış kahramanlar. Milyon dolarlar harcanarak çekilen seyirci garantili aksiyon filmlerinin onda biri kadar Afrika'nın ruhuna yönelik film çekilse, yeter de artar dünyaya oysa.
Bir kadın devrim yaparsa böyle yapar
Hatice Çolak
Sadece mükemmel bir öğretmen değilmiş Nana Esma, gerçek bir sosyal mühendismiş. Eğitim ekolünü sadece kadınlar için yapılandırsa da hiç öyle iddia edildiği gibi feminist falan olmamış. Kendisini kadınların değil, yetimlerin koruyucusu, ama tüm halkının annesi olarak tanımlamış.
İyiliğin Şibumi hali
Hatice Çolak
Şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçak gönüllük demek… Büyük bir ruhsal rahatlıktır ama pasiflik değildir. Bir insanın kişiliğindeyse... Nasıl söylemeli... Hâkimiyet peşinde olmayan otorite mi? Onun gibi bir şey.
Tüm gücünüzü verin!
Hatice Çolak
Devletlerden çok daha fazla etki bırakan sosyal girişimci kahramanlar, sizin, bizim gibi insanlar. Bir kısmı yoksul, bir kısmı zengin. Bir kısmı eğitimli, bir kısmı eğitimsiz. Tek farkları 27 TL olarak belirlenen fitre ile kısıtlamıyorlar içlerindeki iyiliği…
Korona sonrası için yeni dünya düzeni önerisi
Hatice Çolak
Aşıların ve ilaçların Afrika'da denenmesi çok bilinen bir gerçek. Üstelik tamam güzel kızıyoruz da, ne yapıyoruz bu düzeni değiştirmek adına? Ne bir aşı üretebildiğimiz var ne bir tersine propagandaya çevirecek entelektüel kapasitemiz. Neyse ki bir Afrikalı futbolcu çıkıp bir üst seviyeye taşıdı tartışmayı. Peki nerede “Yeter artık!” diyecek Afrikalı siyasiler, bilim adamları, yazarlar?