Tüm Yazarlar
Vahdettin İnce Yazıları
Adaylık savaşlarına hüzünlü bir katkı
Vahdettin İnce
“Bir şey diyeceğim” dedim, her zamankinden erken eve dönmemi şaşkınlıkla izleyen hane halkına. Ya biri beni işletiyor ya da beni Van’dan Ak Parti Milletvekili adayı yapmışlar, dedim ve bakışlarımı gözlerinin üzerinde gezdirdim. Seni işletiyorlar diyordu gözleri. Ama bu arada parmaklar akıllı telefonların tuşlarında dolaşmaya başlamıştı bile.
Ya Ronahiya Çavan
Vahdettin İnce
Medreselerde ders müfredatının başında Kur’an-ı Kerim’i hatmetmek yer alır. Bizim köydeki Medreseden bildiğim kadarıyla bir talebe (Feqî) Kur’an’ı yüzünden okumayı öğrendikten sonra 1417’de Hakkari’nin Bate köyünde dünyaya gelen Mela Hüseynê Bateî’nin kaleme aldığı Mevlidini (Mewlûd) okur.
Kocakarı imanı
Vahdettin İnce
Aile, ana rahminden sonra insanın kişiliğinin oluştuğu en sağlam kaledir. Bir bakıma aile toplumun ana rahmidir. İnsan burada edindiği kişiliğini sonraki aşamalarda geliştirir sadece. Eğer aile olmasa insanın sağlam bir kişiliğinin olması da son derece güçtür. Her rüzgarın önünde sürüklenen bir kuru yaprak gibi oradan oraya sürüklenir, savrulur insan.
Erdemler fethi
Vahdettin İnce
Hindistan hiçbir zaman Osmanlılar tarafından askeri anlamda fethedilmemiştir. Ama Osmanlı I. Dünya Savaşı sırasında dara düştüğünde Hindistan halkı Osmanlı’nın yardımına koşmuştur. Çünkü fetih, yürekleri, şehirleri, ülkeleri askeri müdahalede bulunmadan erdemlere açmak demektir. O nedenle bu bir fetihtir.
Üst soylardan alt soylara kalan miras
Vahdettin İnce
Sel gider kum kalır. Savaşlar biter geriye insanı şubat soğuğu gibi donduran gerçekler kalır. Bir gün bir kütük açılır da sayfalarından dramlar saçılır. Yazık şu insanlığa.
Seyyid Kutub niçin hedefte?
Vahdettin İnce
Batı vurgunu yemiş aydınlar Arap yarımadasında Seyyid Kutub’u eleştiren yazılar kaleme alıyor, çağdaş düzmece tanrı Batı’dan “Bravo! Ne çok aydınsın” payesini kapmaya çalışıyor. Geleneksel hurafeciliği esas alarak Batı’nın bu meşum hegemonyasına gerekçe üreten nice iktidarlar da “ılımlı İslam” martavalıyla özgürleştirici değerlerimizi öğütmeye başlayan bu değirmene su taşıyor.
Yardım medeniyeti
Vahdettin İnce
İslam yardım misyonunu sadece bilinç düzeyinde bırakmamış, devlet şeklinde kurumsallaşmasını da emretmiştir. “Sizden hayra çağıran, iyiliği teşvik edip kötülüğü engelleyen (devlet şeklinde organize olmuş) bir topluluk bulunsun” (Al-i İmran, 104). İslam’ın öngördüğü devlet bir yardım kuruluşudur.
Diyarbekir’e İstanbul’dan bakınca
Vahdettin İnce
Ankara’dan, Kemalist bürokrasinin merkezinden gelirseniz karşınızda Diyarbakır’ı bulursunuz. Ulusalcı, dışlayıcı sol Kemalizmin kalesi İzmir’den gelirseniz bu sefer de Amed’e çıkar yolunuz. Çok kültürlülük, çok renklilik, çok dillilik, çok dinlilik demek olan kadim imparatorlukların payitahtı İstanbul’dan gelirseniz karşınızda Diyarbekir’i görürsünüz.
HEZAR CARÎ ERÊ (*Bin kere EVET)
Vahdettin İnce
Referandum bağlamında okuduğum Siirt kitabını özetleyecek cümle “Huzur istiyoruz beyim”dir. Aynı cümleyi bir gün sonra geçtiğimiz Diyarbekir için de kullanabilirim...
Abdülhamid’den sonra kimler, neler kaybetti?
Vahdettin İnce
Sıradan insanlar entelektüellerin bin bir türlü ifadelerle dile getirebildikleri hususları basit sembollerle nesilden nesile aktarır. Kürtler de Abdülhamid zamanını ve ondan sonrasını kendileri açısından değerlendirmiş ve Abdülhamid’e “Bavê Kurdan” (Kürtlerin babası) ismini vermişlerdir.
Kula Helebê
Vahdettin İnce
Halepli kadın, oğlum, yavrum diyor, “Lailahe illallah” de. Bir an için zaman durdu. Stratejistler, analistler, aydınlar, Kur’an Müslümanları, gelenekçi Müslümanlar, bol okumuş, ağzı laf yapan zevat geçti gözlerimin önünden. Hepsi sınavı kaybetmiş dedim. O kadın hariç.
Erciş’te Hazan Erbil’de çekirdek mevsimi
Vahdettin İnce
Çekirdek çıtlatıp kabuklarını yere atma özgürlüğü yoksa bir yerde, buram buram kokan otlu peynir, etrafı esans kesafetinde saran büryan kokuları dahi götüremez beni, geçen yüz yılın son çeyreğine kadar dipdiri duran masalımsı Erciş’e. Erbil gerçekti. Ama Kadınlar Pazarı ancak postmodern şehrin merkezine kondurulmuş bir film seti kadar sahici.
İngiliz muhibbanı neden Kürt aşiretlerine düşmandır?
Vahdettin İnce
Kürtlerin geleneksel kurumları, Kemalizmin ve ondan sonra seküler Kürt hareketinin sebep olduğu ifsattan, zulümden arındırılarak yeniden işlevsel hale getirilmelidir. Kendi toplumunu Batı kaynakları üzerinden okuyan aydınların aşiretleri karikatürize eden veya bölgesel ve tarihsel gerçeklikle hiçbir ilişkisi olmayan “feodalizm” şeklinde kavramsallaştıran tutumlarına karşı bu köklü kurumlara itibarını iade eden bir dil geliştirilmelidir.
Nasıl çıkarız bu işin içinden?
Vahdettin İnce
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanunun lağvedilmesi kaçınılmazdır. Bu kanun kaldırılarak geleneksel tarikatların Diyanet’in denetimi altında faaliyet göstermesi sağlanmalıdır. Bu takdirde FETÖ gibi standart dışı anlayışları etkin kılmaya çalışan cemaatler ve sık sık duyduğumuz sapkın tarikatlar da engellenmiş olur.
Kurtuluş sürecinin muteber ortakları Kürtler niçin ötekileştirildi?
Vahdettin İnce
Kürtler, Ak Parti’nin hazırladığı zeminden hareketle Kürt ve Türk Kemalistlerin onları ebedi ötekiler olmaya mahkum eden cenderesini kırıp ‘kurtuluş felsefesi’ esasına dayalı Müslümanlık ortak paydasında yeni bir yapılanmaya muteber ortaklar olarak omuz vermelidir.
BATI ‘seküler Kürtleri’ SEVER
Vahdettin İnce
PKK’nin başlattığı çatışmanın otuz sene gibi uzun süre devam etmesi, yerel dinamiklerin gücüyle izah edilebilecek bir olgu değildir. PKK de en az devlet kadar batının desteğini alabiliyor çünkü. Artık batının Kürtleri emanet edebileceği güvenilir bir kadro yetişmiştir yani.
Türkler uyanıyor!
Vahdettin İnce
‘Vefalı Türk’, bin yıllık kader ve tarih arkadaşının harcanmasına izin vermeyecektir. Tabi bunun bir yanılgıya dönüşmemesi Kürtlerin ve Türklerin sahnede kendileri olarak yer almalarına bağlıdır.
Cızîra Botan
Vahdettin İnce
Bir kadın ortaya atılıp başındaki tülbendi yere atarsa savaş son bulur. Hiçbir Kürt, kadının örtüsünü çiğnemeyi göze alamaz. En büyük onursuzluk olur bu. Sadece puslu sundurmalarında bekleyen provokatörlerin değil anaların da gözleri üzerinizde çocuklar! Bir de Medresa Sor’un yanı başında evlatlarını vakarla izleyen Mîrê Botan’ın...
Dayîkan serî hildan *Analar başkaldırdı
Vahdettin İnce
Barışın en büyük güvencesi anaların yüreğidir. Türk ve Kürt analarının yüreklerinin aynı barışı hissetmesidir, değil mi ki bu ortaklaşma sağlandı. Artık “barış üzerinize olsun” diyebiliriz
Kömür karası yazgımız...
Vahdettin İnce
Van-Erciş depremi hangi yürekleri yaktıysa, Soma’nın nefessiz kalan canları da aynı boğazlarda düğümlendi. Bu toprakların ortak kaderi, herkesin acısını alıp köşesine çekilmesine izin vermiyor. Kadınlar acılara biçilen sınırları tanımıyor.
Celladına gülümseyen Mısırlı kara kavruk çocuklara...
Vahdettin İnce
“Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, tanıklık edene ve edilene andolsun ki ateşle dolu hendeğe atılanlar öldürüldü. Onlar da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı (...) Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” (Kur’an-ı Kerim)
Bediüzzaman Said-i Kürdi
Vahdettin İnce
Önce Said-i Kürdi Kürtlükten çıkarıldı. Sonra da bizzat hareketin kamuya açık literatüründen... Operasyon tamamlanmıştı. Bugünlerde Medrese-i Yusufiyelerden gelen kibrit kutularına yazılmış iman hakikatleri yerine e-postalardan tapeleri alıyor oluşumuz başka ne ile izah edilebilir?
Bir Kürt olarak hükümet - cemaat kavgasından niçin korkmalıyım?
Vahdettin İnce
Kürtlerin ölümünü sevenler kervanına Cemaat de katıldı.
Kürdistan nedir-neredir?
Vahdettin İnce
Benim büyüyüp yetiştiğim topraklarda ‘Kürt’ ve ‘Kürdistan’ kavramları son derece silikti. Her şey aşiretler ekseninde değerlendirilirdi. Bölgeler Hesenanlıların mıntıkası, Heyderanların mıntıkası vb. gibi isimlendirilirdi. Dil bile ‘Kurdî’ değil ‘Kurmancî’ veya ‘Dimilî’ idi.
İslam medeniyeti ve Afganlaşma süreci
Vahdettin İnce
Bugün İslam coğrafyası biriken enerjinin kontrollü boşaltım alanlarıdır. Bu süreç belki de yüzyıl sürecek İslam ‘medeniyeti’nin kendi kendini imha etmesinin adıdır. Diğer bir ifadeyle bütün bir İslam aleminin Afganlaşması sürecidir.
Kürtlerin dramına dahil bir tutam ot
Vahdettin İnce
Cumhuriyetin modernist kadroları gök ekini biçer gibi kıyımdan geçirdi asırların tecrübesiyle oluşmuş ağalık, şeyhlik, melalık, seyyidlik ve pirlik gibi Kürtlerin doğal önleyici, onarıcı kurumlarını. Savunmasız Kürtler kolay asimile olur diye düşünüyorlardı.
Kürtler neden Osmanlı'yı tercih etti?
Vahdettin İnce
İdris-i Bitlisi sanılanın aksine Kürtleri ikna etmedi, bir iknadan söz edilecekse o da Kürtlerin İdris-i Bitlisi’yi ikna ettikleridir. İslam ümmetinin tarihsel bilincinin farkında olan İdris-i Bitlisi’nin yaptığı şey bu bilincin Kürdistan coğrafyasındaki yansımasını doğru okumak ve Osmanlı’yla bütünleşmelerinin siyasal zeminini sağlamak oldu.
Nizanim’di şimdi Dizanim mi oldu?
Vahdettin İnce
O köy senin köyündü de niye “kuyudaki kardeşinin” iniltilerini İngiliz şarkılarıyla yıllarca bastırmaya çalıştın, a çok bilmiş! İşine mi geliyordu kardeşlerin birbirlerini kuyuya atmaları? Kardeş kanından iktidar mı devşiriyordun yoksa?
Değerleri öğütme makinesi Kürt sorunu
Vahdettin İnce
Kürt sorunu kelimenin tam anlamıyla medeniyetimizin sahih değerlerini öğüten bir değirmen gibi. Kaybettiğimiz canların yanında İslam ve kardeşlik gibi bu topraklarda özgür ve eşit yaşamanın yegane garantisi nice manevi değerimiz de öğütüldü.
Önlüğün örtemediği eşitsizlikler
Vahdettin İnce
Bu satırları yazarken delik lastik ayakkabılarımız geldi aklıma. Yani üst tarafın eşitsizliğini gizleyecek bir önlüğümüz olsa bile yine de aslında eşit olmadığımızı “hissettirecek” bir kaçak olurdu hep.
Kürtlerde din ve dindarlık
Vahdettin İnce
Cumhuriyete, en azından Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar bizim oralarda üç din (Müslümanlık-Hıristiyanlık-Êzîdîlik) yaşıyordu. Tek tük Yahudi (Kürtler Cuhû derler) de yaşıyordu elbette. Zerdüşt olanını ise ne gördüm ne de duydum.
‘Kürt sorunu’nu şiddetten kurtarmak!
Vahdettin İnce
Devlet, bölünme korkusunun yersizliğini, Kürtler de şiddetten, ölümden alabildiğine uzak bir yöntemle hak arayışının mümkün olduğunu görmeli.
Haritaların dili dillerin savaşı
Vahdettin İnce
Konuştuğumuz dil Kürtçe ya da Türkçe değil, Ortadoğu denilen fecaat haritanın dayattığı Batılı anlam dünyasının dilidir. Nitekim her birimiz İngilizlerle, Fransızlarla, Amerikalılarla çok rahat anlaşabildiğimiz halde Kürtlerle, Türklerle, Araplarla anlaşamıyoruz.