Tüm Yazarlar
İsmail Şahin Yazıları
Habermas'tan Zizek'e Batılı filozofların tutarsızlığı
İsmail Şahin
Zizek gibi bir düşünürün, çatışma ve kriz durumlarında barışçıl çözümler yerine beklenmedik sonuçlara ve geri dönüşü olmayan zararlara neden olabilecek nükleer silah kullanımını desteklemesi, akla sığmayan bir durum.
Çin'in yükselen gücü neden Gazze'ye yansımıyor?
İsmail Şahin
Küresel liderlik, güçlü bir duruş, inisiyatif alma, çıkarsızlık ve aktif müdahalede bulunma şeklinde belirleyici rollere ihtiyaç duymaktadır. Çin'in etliye sütlüye karışmayan denge siyasetinin onun uluslararası kamuoyunda barışçıl bir aktör olarak algılanmasına neden olacağı farz edilse de bu durum Pekin'in küresel liderlik iddiasını zayıflatmaktadır.
İsrail'e örtülü destek biçimi olarak Kızıldeniz krizi
İsmail Şahin
İsrail, uluslararası toplumu Husilere karşı tek cephede toplayarak Kızıldeniz'de üst bir koruma sağlama peşindedir. Böylece İsrail Kızıldeniz'e bağlı ticaretini bir taraftan daha güvenli bir hale getirmeyi planlarken diğer taraftan da dünyanın gündemi Gazze'deki katliamlardan Kızıldeniz'deki küresel krize çevirecektir.
Kıbrıs'taki İngiliz üsleri İsrail'e hizmet ediyor
İsmail Şahin
İngiliz ve Amerikan uçaklarının Kıbrıs'taki askeri üsleri İsrail'e istihbarat sağlamak ve silah taşımak için kullanması, Kıbrıs'ın İsrail'in güvenliğinde oynadığı rolü göstermesi bakımından son derece önemlidir. İsrail hükümetinin, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'la son yıllarda geliştirdiği ilişkilerin bir nedeni de Kıbrıs'ın İsrail'in güvenliğinde oynadığı roldür.
Atina Bildirgesi neden başarıya ulaşmalı?
İsmail Şahin
Erdoğan'ın Atina ziyaretinin, Türk tezlerini değişikliğe uğratmadan Türk-Yunan ilişkilerini iyileştirme yönünde heyecanlı ve olumlu bir atmosfer meydana getirdiği söylenebilir. Hukuki temellere dayanan çözümler neticesinde, taraflar arasında adil ve kalıcı bir anlaşmaya ulaşılabilir.
Atina Bildirgesi neden başarıya ulaşmalı?
İsmail Şahin
Erdoğan'ın Atina ziyaretinin, Türk tezlerini değişikliğe uğratmadan Türk-Yunan ilişkilerini iyileştirme yönünde heyecanlı ve olumlu bir atmosfer meydana getirdiği söylenebilir. Hukuki temellere dayanan çözümler neticesinde, taraflar arasında adil ve kalıcı bir anlaşmaya ulaşılabilir.
Etkili bir boykot nasıl olmalı?
İsmail Şahin
İsrail'i Filistin'de katliamlar yapmaya cesaretlendiren, uluslararası toplumun sessizliğidir. Dolayısıyla boykottaki öncelikli hedef, uluslararası toplumun ilgisini Filistin meselesine çekmek ve bu sessizliği bozmak olmalıdır. İki devletli çözüm, İsrail-Filistin çatışması için sürdürülebilir bir barışın temelidir.
Kosova ile gerilim Sırbistan için rasyonel bir tercih değil
İsmail Şahin
Sırbistan'ın Kosova sınırına asker yığması, Kosova'ya askeri ve diplomatik baskı uygulaması kuvveden fiile geçecek olgunlukta olmadığı gibi Sırbistan için ne askeri ne de diplomatik sonuçları itibariyle rasyonel bir tercihtir. Rusya, Ukrayna'daki ilgiyi bölgeye yönlendirmek isteyebilir; ancak Balkanlarda belirleyici güç Rusya'dan ziyade Amerika ve NATO'dur. Aynı zamanda Türkiye de Balkanlarda belirleyici bir güç haline gelmiştir. Bu nedenle ne ABD ne AB ne de Türkiye jeopolitik kaymaların yaşandığı şu kritik zaman diliminde ortaya çıkan gerilimlerin sıcak bir çatışmaya dönüşmesinden yana olacaktır.
Ermenistan yine haksız, yine tarihten ders çıkarmıyor
İsmail Şahin
Paşinyan'ın Ermenistan için atması gereken ilk adım, Laçın ve Zengezur koridoruna güvenli ve sürdürülebilir katkı sunmaktır. Anlaşıldığı kadarıyla Paşinyan bunu yapmak yerine Rusya'yı Ukrayna'da rahatsız etmek gibi Kadife Devrim dönemlerine ait stratejilere yönelmek eğilimindedir. Bu, çok ciddi bir hatadır. Zira Ermenistan'ın güvenlik mimarisi, silah ve mühimmat tedarikinde bölge dışı ülkelerin fonksiyonel desteği oldukça sınırlıdır.
Entegrasyon değil ‘egemen eşitlik'
İsmail Şahin
AB'nin Kıbrıs Türklerine sunduğu ekonomik, sosyal ve siyasal fırsatlar, Kıbrıs Türk halkının Türkiye'ye duyduğu güveni ve bağlılığı zayıflatmaktadır. Günümüz itibariyle Kıbrıs Türklerinin dünyayla entegrasyonunun, AB veya İngiliz vatandaşlığı üzerinden kolay bir şekilde gerçekleştiği hatırdan çıkartılmamalıdır. Bu, AB'nin ve İngiltere'nin KKTC'deki en önemli yumuşak güç aracıdır.
Türkiye-Avrupa Birliği normalleşmesi Kıbrıs'a nasıl yansır?
İsmail Şahin
Erdoğan'ın “Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin önünü açın biz de İsveç'in önünü açalım” sözleri, Türkiye-AB ilişkilerinde restorasyon işareti olarak yorumlanmıştı. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde ise bazı çevreler Erdoğan'ın bu konuşmalarının Kıbrıs sorununa da olumlu yansıyacağını ileri sürüyor. Buna göre Ankara, BM tarafından kabul edilen, ABD ve AB tarafından da desteklenen siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon tezi kapsamında müzakerelere yeniden geri dönecek. Peki bu Türkiye için mümkün mü?
Vilnius Zirvesi: Kaybedenler, kazananlar
İsmail Şahin
Rusya hem Doğu Avrupa'da hem Baltık'ta hem de Kuzey Kutup Dairesi'nde NATO'ya karşı ciddi ölçüde güç kaybetmiştir. Bununla birlikte önemi giderek artan Kuzey Kutup Dairesi'nde hakimiyet kurmak isteyen Çin de Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılımıyla daha zayıf bir pozisyona gerilemek durumunda kalacaktır.
Avrupa Birliği'nin geleceğini göç krizi mi belirleyecek?
İsmail Şahin
AB tüm diplomatik girişimlerine rağmen Polonya ve Macaristan'ın muhalefeti nedeniyle yeni ortak göç ve iltica kurallarını düzenleyen, “dayanışma mekanizması”nı yürürlüğe sokamadı. 2015 yılında baş gösteren Mülteci Krizi'nden bu yana, sığınmacıların AB ülkeleri arasında nasıl taksim edileceği ve iltica başvuruları reddedilen sığınmacıların hangi usullerle geri gönderileceği en büyük sorun.
Wagner isyanının ardında ABD mi var?
İsmail Şahin
Bu ve buna benzer sorulara bir çırpıda yanıt üretmek pek kolay değil. Bunun birçok sebebi bulunuyor. İçlerinden en bilindik olanı, ABD'nin bu tür olayları planlamada mahir olması. Bu nedenle çoğu kimse, Wagner Olayı'nı analiz ederken ABD'yi denklem dışı bırakamıyor. En azından küçük de olsa muhakkak bir ihtiyat payı bırakmayı uygun görüyor. Öte taraftan görünürdeki veriler, Wagner Olayı'nın tipik bir iktidar ya da güç mücadelesi özelliği taşıdığı yönünde güçlü emareler içeriyor.
Yunanistan'da güçlü bir iktidar için seçim tekrarı
İsmail Şahin
Yunan seçmeninin çoğunluğu, ekonomik zorlukların üstesinden gelebilecek ve Türkiye'nin karşısında dik durabilecek güçlü bir hükümet istiyor. Bu beklentiyi de Miçotakis'in karşılayabileceğini düşünüyor. 21 Mayıs'ta bu duyguyu sandığa yansıttı. 25 Haziran'da da yansıtması bekleniyor.
Erdoğan'ın zaferine dış politikanın etkisi
İsmail Şahin
Yüksek enflasyon, iktidara karşı birleşmiş muhalefet ve yaşanılan büyük depreme rağmen 14 Mayıs seçimlerinden Cumhur İttifakı'nın birinci olarak çıkmasının önemli bir nedeni de kamuoyunun beklentilerine uygun bir şekilde Türkiye'yi uluslararası platformlarda temsil etmesi ve yine kamuoyunun sesine kulak veren bir dış politika icra etmesidir.
4'lü Moskova Zirvesi ABD'ye rağmen normalleşme
İsmail Şahin
Suriye ile komşuları arasındaki normalleşme çabaları, Amerika'nın da katılması gereken olumlu bir gelişme. Haddizatında normalleşmenin bir tarafında ABD'nin Arap müttefikleri ile bir diğer müttefiki Türkiye var. Suriye'nin Arap dünyasındaki diplomatik tecridine son verilmeye çalışıldığı bir ortamda ABD'nin Arap müttefiklerinin hilafına hareket etmesi, Çin ile Rusya'nın diplomatik ağırlığının arttığı bir dönemde oldukça riskli bir davranış.
Afrika'da mezarsız bir kahraman: Patrice Lumumba
İsmail Şahin
Kongo direnişinin simgesi Lumumba'ya gelince, aralık başında tutuklanarak 17 Ocak 1961 tarihinde iki arkadaşıyla birlikte Katanga'da kurşuna dizildi. Halkta bir ayaklanmaya yol açar korkusuyla cenaze töreni yapılmadığı gibi Lumumba'nın cansız bedeni önce parçalandı ardından da sülfürik asitle yok edildi.
Tahran - Riyad yakınlaşmasından Pekin mutlu Washington rahatsız
İsmail Şahin
Yedi yıl süren gerginliğin ardından İran ve Suudi Arabistan arasında Çin'in arabuluculuğunda diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması ve kapatılan büyükelçiliklerin karşılıklı olarak tekrardan açılması konusunda anlaşmaya varılması, Orta Doğu barışı için son derece önemli bir adım.
Orta Doğu'da Palmerston kuralı
İsmail Şahin
Orta Doğu'da ciddi siyasi, ekonomik ve askeri sorunlar söz konusudur. Ancak en temel problem, bu sorunların hangi yöntemle ve nasıl çözüme kavuşturulacağına ilişkindir. Nihayetinde bu gibi sorunların nasıl çözüme kavuşturulacağına dair ne ortak bir fikir ne de kolektif kararlar almayı sağlayacak ortak bir mekanizma vardır. Bu yüzden ilişkilerde başlangıç noktası, ekonomi olmalı, tartışmalı ve sorunlu alanlar değil.
ABD, Orta Doğu ve her zamanki 'derin endişeler'
İsmail Şahin
Blinken, İsrail ve Filistin'de gerçekleştirdiği temaslarda, "mevcut gidişatla ilgili derin endişeler" duyduğunu ifade etmekten ileriye gidemedi. Zaten Blinken'ın çantasında, İsrail-Filistin anlaşmazlığına yönelik "gerilimi azaltma" çağrısının ötesinde, yeni bir girişim bulunmuyordu.
Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan... Üçlü iş birliğinin geliştirilmesi şart
İsmail Şahin
Kafkasya'ya istikrar ve refah kazandıracak adımlar oldukça nettir. Bunlar kısaca şöyle özetlenebilir: Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi, bölgesel altyapı sorunlarının ivedi bir şekilde çözüme kavuşturulması, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleştirilmesi.
Yunan revizyonizmi
İsmail Şahin
Atina'nın bölgesel siyaseti iki ana sütuna bağlanmış vaziyette. Bunların ilki, "Türkiye karşıtlığı." İkincisi ise "Türkiye'nin yalnızlığı." Demek ki Ankara bu iki alana ciddi mesailer harcayarak Yunanistan'ı bölgede boşa çıkartabilir. İşte bu noktada, başta Mısır, İsrail ve Suriye olmak üzere Türkiye'nin bölgede sorun yaşadığı ülkelerle normalleşme sürecine girmesi, Atina'da çanların yeniden çalmasına neden olacak.
KKTC'nin geleceği Asya ve Afrika'da
İsmail Şahin
KKTC, Afrika ülkeleriyle iş birliği alanlarına dayalı bütüncül bir strateji ortaya koymalıdır. Mesela bu doğrultuda KKTC'nin ekonomik ve sosyal imkânlarının Afrikalı bürokratlara ve iş adamlarına tanıtılmasını sağlayabilecek "KKTC-Afrika Ekonomi ve İş Forumu" düzenlenebilir.
ABD neden garantör oldu?
İsmail Şahin
ABD'nin İsrail ve Lübnan arasındaki deniz sınırı sorununu çözmede güttüğü birincil amaç, ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan Lübnan'a maddi ve manevi destek sağlayarak İran etkisini azaltmak. Washington'a göre Lübnan'da devam eden istikrarsızlıklar ülkedeki İran nüfuzunu daha da artırabilir.
En büyük tepki neden Yunanistan'dan geldi?
İsmail Şahin
Türkiye-Mısır yakınlaşmasına yönelik en büyük tepkinin Atina'dan yükseliyor olması boşuna değil. Ankara-Kahire arasındaki ilişkileri jeopolitik ve realpolitik zemine oturtmak Türkiye'nin birinci önceliği olmalıdır. Her iki ülke bu konuda bir uzlaşı sağlarsa Libya krizine de birlikte çözüm getirebilir. Nitekim Libya'nın giderek daha çözümsüz hale gelip istikrarsızlaşması hem Mısır'ın hem de Türkiye'nin aleyhinedir.
Yunanistan'ın derdi savaş değil imaj
İsmail Şahin
Yunanistan tek başına asla ve asla Türkiye'ye karşı bir savaşa girmeyi göze alamaz. Böyle bir saldırıyı yürütebilecek ne askeri ne de ekonomik gücü söz konusu. Peki neden böyle bir söylemin takipçiliğini yapıyor? Çünkü "saldırıya uğrayabilecek bir ülke" imajı üzerinden itibar kazanmayı ve Türkiye'ye karşı güçlü bir cephe oluşturmayı planlıyor.
Türk dünyası 2040 vizyonu
İsmail Şahin
Çok kutuplu uluslararası bir sistemin tartışıldığı şu günlerde TDT'nin önünde tarihi bir fırsat durduğu çok açık. Özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bu halkaya dahil edilmesiyle Orta Asya'dan Akdeniz'e uzanan siyasi, ekonomik ve ticari yeni bir gücün meydana gelmesi kaçınılmaz. Bu uğurda, "Türk Dünyası 2040 Vizyonu" oldukça iddialı ve ümit verici.
Libya ve Ege adalarının güvenlik ilişkisi
İsmail Şahin
Türkiye'nin Libya hükümetiyle yaptığı anlaşmalar ve kurduğu yakın ilişki, basit bir çıkar kavgasının uzantısı değildir. İşin tarihi referans yönü oldukça kuvvetlidir. Ege Adaları'nın kaybı Libya'nın kaybının sonucunda ortaya çıkmış bir hadisedir. Trablusgarp Savaşı'nın önemli sonuçlarından birisi adaların kaybıdır.
Yunanistan ancak kendine zarar verir
İsmail Şahin
ABD, müttefikleriyle çıkarlarını güvenceye alan bir devlettir. Çoklu ittifaklar olarak nitelendirilebilecek ittifaklar ağına ziyadesiyle önem verir. Benzer durum NATO için de geçerlidir. Bu nedenle Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı ittifak arayışları ve onu Batı kampının dışına çıkarma çabaları beyhude bir uğraştır. Ukrayna krizinin NATO'nun güney kanadındaki sürekli istikrar, güvenlik ve iş birliğinin önemini bir kez daha teyit ettiği bir dönemde Miçotakis hükümetinin koparmaya çalıştığı fırtına, Atina'nın ötesine geçemeyecek bir çığırtkanlıktır. Zira ABD ve NATO'nun öncelikli hedefi, Rusya ve Çin karşısında ittifakı güçlendirmek ve müttefikleri ciddi bir strese sokan bölgesel gerilimleri azaltmaktır.
Dış politikada dinamizm ve restorasyon
İsmail Şahin
Devletini ayakta tutmak isteyen her lider, diplomasinin gerçekliğiyle, kendi gerçekliği arasındaki farkı bilerek hareket etmek zorundadır. Devletin sorumluluğu ve yükü ağır; düzeni ise eskidir. Ayrıca her devletin kendine özgü bir geleneği ve anlayışı vardır. Diplomasi ve dış politika bunlar içerisinde en çetin olanıdır.
Atina popülist Ankara realist
İsmail Şahin
Atina'nın Türk ve Türkiye karşıtlığı iflah olma eşiğini çoktan aştı. Atina'da siyaset yapanların kullanageldikleri ucuz demagojiler ve popülist söylemler, kıyıdaş iki ülkenin ilişkilerini iyileştirmek yerine daha da geriye götürdü. Türk dış politikasının sınırları ve muhteviyatı ise bugün Türk-Yunan sorunlarının çok ötesinde. Avrupa Birliği, NATO ve ABD eğer gerçekten Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların barışçıl yollarla çözülmesini istiyorlarsa öncelikle Ankara ile Atina arasında eşit mesafede durmayı öğrenmelidirler.
Beyaz Saray lobilere teslim olacak mı?
İsmail Şahin
Pentagon'a göre ABD'deki Ermeni, PKK ve Yunan lobilerinin Türkiye karşıtı faaliyetleri, Türkiye-ABD ilişkilerinin gerilmesinin en önemli nedeni. Ancak bu durum, Amerika'nın küresel ve bölgesel çıkarlarına hizmet etmekten ziyade zarar veriyor.
Venizelos tuzağı
İsmail Şahin
Venizelos, Avrupa'da yaşanan siyasi kutuplaşmalarda Yunanistan'ı, Osmanlı'dan toprak koparmak için her zaman pazarlık konusu yapmayı bilmiştir. Miçotakis de benzer bir usulle, ABD-Rusya kutuplaşmasında Türkiye odaklı bir siyaset ortaya koyuyor.
Ukrayna: Bir fikir savaşı
İsmail Şahin
Batılı güçler Ukrayna'da fiziksel bir mücadelenin yanı sıra küresel toplumsal hafızanın yeniden üretimine dayalı psikolojik bir savaş yürütüyor. Dolayısıyla Ukrayna'da büyük bir fikir savaşı verildiğini fark etmek önemli. Rusya üzerinden "Çarlık" ve "Sovyetler" hatırlatılmasının yapılması ne kadar tesadüf olabilir. Amaç toplumsal çağrışımlara yol açmaktır. Böylelikle Çarlık ile "milliyetçilik", Sovyetler Birliği ile de "komünizm" ön plana çıkarılacaktır. Uzun süredir jeopolitik teorilerin albenisi yükseliş eğilimindeydi. Bu nedenle jeopolitik kaygılardan ötürü liberal düzene bir takım başkaldırılar makul görülebiliyordu. Fakat kısa zaman içerisinde milliyetçiliğin ve jeopolitiğin hızlı yükselişi, liberal düzene bir tehdit olarak görülmeye başlandı. Hatta küresel silahlanmada meydana gelen artışın ve patlak veren irili ufaklı tüm çatışmaların bu yükselişle ilişkilendirilmeye çalışıldığı söylenebilir.
Yangını yangınla mı söndüreceksiniz?
İsmail Şahin
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği soğukkanlı bir şekilde tartışılmış bir mesele değildir. Alelacele alınan böyle bir kararın, Avrupa ve NATO'yu güvenlik açısından nasıl bir sürecin içerisine çekeceğini hesap etmenin güçlüğü ortadadır. Rusya'nın tehditleri ve eylemleri malumdur. Putin'in Finlandiya ve İsveç'in kararıyla ilgili olarak, "Bizim için doğrudan tehdit teşkil etmiyor. Kendi egemenlik haklarıdır. Ancak NATO'nun askeri altyapısının bu ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi halinde, kesinlikle buna sessiz kalmaz, yanıt veririz" açıklaması, Avrupa'nın daha büyük bir yangının içerisine çekilebileceğini resmediyor.
Ukrayna'da büyüyen İngiliz-Rus savaşı
İsmail Şahin
İngiltere'nin resmi makamları, Rusya'ya yönelik ağır yaptırımları şimdiye kadar Ukrayna krizi etrafında açıklamaya gayret etti. Ancak bazı iddialar madalyonun öteki yüzünün çok farklı olduğunu, İngiltere'nin Ukrayna'yı bir sis perdesi olarak kullandığını öne sürüyor. Buna göre İngiliz hükümetinin Rusya'ya ilişkin sert tutumunun ardındaki esas neden, Rusya'nın İngiltere'de hızla büyüyen varlığı.
Amerika'nın sinir uçları
İsmail Şahin
ABD'nin son yıllarda Doğu Türkistan, Hong Kong, Tayvan ve Myanmar'da Çin aleyhine politikalar geliştirmesi, Kazakistan olayları ile Amerikan istihbaratı arasında ilişki kurulmasına yol açtı. ABD'nin, Myanmar'dan Kazakistan'a uzanan hat boyunca Çin'i çevrelemek ve sınırlamak adına birtakım rejim değişiklikleri planladığı konuşuluyor. Bu çerçevede insan hakları, demokrasi, ekonomik gelişmişlik ve sosyal adalet bakımından Asya Kıtası boyunca domino etkisi oluşturabilecek kitlesel protestolardan istifade etmesi muhtemel. Rusya'nın iki Avrupa ülkesini kendi safında tutması, Rus-Macar-Sırp dostluğunun her geçen gün büyümesi, Batı'nın jeopolitik kaygılarını artırıyor. Amerika eski Sovyet coğrafyasında Rusya'yı rahatsız edebilecek hamleler peşindeyken, Rusya da NATO ve Avrupa topraklarında Amerika'yı kaygılandıracak ilişkiler ağı kurmanın stratejisini izliyor.
Pakistan'ın stratejik özerklik arayışı ve ABD
İsmail Şahin
Asya'da güç mekanizmalarının yeniden şekillendiği bir dönemde, Amerika'nın Pakistan üzerinde baskıyı artırması ve ülkeyle ödül-ceza yöntemine göre alışılagelmiş bir ilişki kurma eğilimi sergilemesi, doğal olarak İslamabad'ı bir denge kurmak adına, Çin ve Rusya ile bir ittifak arayışına yönlendiriyor.
Rus ruletini kim kazanacak?
İsmail Şahin
Putin'in Ukrayna'da bir Pirus Zaferi'ni göze almış olduğu açık bir şekilde okunabiliyor. Şayet Ukrayna'nın işgal altında bulunan topraklarının Rusya'ya geçmesine müsaade edilirse, kuşkusuz bu kayıp sadece Ukrayna'nın değil aynı zamanda tüm Batılı güçlerin, kurumların ve de uluslararası sistemin hanesine de yazılacaktır. Moskova'nın kudret elde etme arzusu, ıslah ve iflah olmaz bir duygudur. İster Çarlık isterse Sovyet devrinde olsun, Rus devlet adamlarına göre, Rusya'nın güvenliğini hukuk yoluyla korumaya çalışmak, Batılı güçlere av olmaktan öte bir şey değildir. Bu noktada Rusların, ahitlerin gücüne değil de silahların gücüne iman ettikleri ileri sürülebilir.
Çin'in Ortadoğu siyaseti
İsmail Şahin
Çin'in ticari bağları derinleştirebilmek, enerji arzının güvenliğini sağlayabilmek ve ilişkilerde "kazan-kazan" stratejisini muhafaza edebilmek adına bölgesel sorunları ele alma yöntemi, Akdeniz-Ortadoğu hattında güç kaybeden Amerika'nın izlediği usule benzemeyecektir. Çin'in ABD müttefikleri arasında artan nüfuzu, Akdeniz havzasındaki liman yatırımları ile Ortadoğu'da artış gösteren finansal ve fiziksel yatırımları, halihazırda Washington'da ciddi bir rahatsızlık kaynağıdır. Zaten Çin'in yükselişini engellemek, Amerika'nın temel stratejisidir.
ELAM'ın yükselişi Kıbrıs için ne söylüyor?
İsmail Şahin
Kıbrıs Rum kesiminde yapılan genel seçimlerde yedi parti yüzde 3,6'lık seçim barajını aşarak parlamentoda temsil hakkı kazandı. Oy kaybına uğramış olsalar da güneydeki en büyük iki parti olan DİSİ ve AKEL konumlarını koruyabildiler. Tüm dünyanın ilgisini üzerine çeken sonuç ise yabancı düşmanlığı, göçmen aleyhtarlığı ve özellikle Türk ve İslam karşıtlığıyla ün yapan ırkçı parti ELAM'ın oylarını neredeyse ikiye katlamasıydı. Rumlar nazarında Enosis tarihi bir destan; EOKA da bu destanın tarihi kahramanıdır. GKRY'nin 2004'te AB üyeliğiyle birlikte bu düşüncenin erozyona uğrayacağı ve iki toplumun siyasi, sosyal ve hukuki haklarını ön plana çıkaran demokratik bir kültürün adaya hâkim olacağı tahmin edilmişti. Fakat bu varsayımlar gerçekleşmedi.
İsrail nasıl durdurulacak?
İsmail Şahin
Dünya bir kararın eşiğindedir. O da şudur: Tüm insanlığın Filistin'de diri diri yakılmasına ya müsaade edilecek ya da edilmeyecek. Bu karar sadece devletlere veya diğer örgütlere bırakılamaz. Tüm mesele budur! Küresel medya, kuruluşlar ve aktörler İsrail rejimini destekleyebilir. Ancak uluslararası toplum, sosyal medya mecralarında boy göstermektedir. Sosyal medyanın gücü ihmal edilmemeli. Devletlerden ziyade toplumlara odaklanılmalı ve meselenin insani boyutu ırk, din, kültür ve ideoloji ayrımı yapılmaksızın tüm insanlara ulaştırılmalıdır.
Kıbrıs'ta tarihi gün: Akıncı mı Tatar mı?
İsmail Şahin
Bugünkü seçimin adayları Ersin Tatar ile Mustafa Akıncı'nın Doğu Akdeniz krizi konusunda aynı çizgide olduğu, buna karşın Kıbrıs sorununun çözümü ile Türkiye'yle ilişkiler konusunda farklı düşündükleri bilinmektedir.
Fransa hem AB'yi hem NATO'yu tehdit ediyor
İsmail Şahin
Fransız stratejistlere göre Amerika'nın Çin, İngiltere'nin Brexit işleriyle meşgul olması ve de Almanya şansölyesi Merkel'in siyaseti bırakmasından sonra doğacak boşluk, Fransa'ya Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Avrupa Birliği içinde “Büyük Abi” rolü kazandırmak için bulunmaz tarihi bir fırsat sunmaktadır. Fakat Fransa'nın bu özel amaçlarının, AB ve NATO'nun bütünleşmesine zarar verdiği açıktır.
Doğu Akdeniz'de Sevr yalnızlığı
İsmail Şahin
Yüz yıl önce Türkiye'yi denizlerden mahrum etmeye çalışan zihniyetin şimdilerde onu körfezlere mahkûm etmeye uğraştığı gözlerden kaçmamaktır. Şurası çok açıktır ki Türkiye, Doğu Akdeniz'de yeni tip bir Sevr senaryosuna kanmayacak derecede güçlü bir tecrübeye sahip ülkedir.
Yunanistan'da Libya paniği
İsmail Şahin
Barış Fırtınası'nın başarılı sonuçlar vermesi üzerine Türkiye'nin yakın gelecekte Libya'ya hâkim olacağı söylentileri, Batı basınında görünür olmaya başladı. Oysa Türkiye'nin Libya'daki varlığı ne askeri ne de siyasi açıdan hiçbir zaman Yunanistan'a tehdit oluşturmayacağı çok açıktır. Atina hükümetlerinin en büyük hatası her daim bölgede Türkiye ile işbirliğinden kaçınmalarıdır.
Hafter için çember daralıyor
İsmail Şahin
Hafter'in Libya'da savaş suçu işlediğine dair kanaatlerin uluslararası kurumların raporlarına yansıması, haliyle Hafter'e askeri, mali, siyasi destek veren ülkelerde endişeye yol açtı. Bu yöndeki endişe, petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ve Covid-19 salgınının yol açtığı ekonomik durgunluk kuşkusuz Hafter'e sağlanan maddi ve manevi desteklerin kısılmasına sebep olacaktır.
Akıncı kimden medet umuyor?
İsmail Şahin
Doğu Akdeniz'deki hassas ortamda Akıncı'nın kendi iç siyasi hesaplarını ön planda tutarak hareket etmesi, uzlaşmacı duruşuna hiç yakışmadı. Ne Türkiye'nin ne de Kıbrıs Türk halkının tüm dünyayı karşılarına alarak yürüttükleri haklı mücadele, hiçbir siyasi polemiğe malzeme edilmemelidir.
Kıbrıs’tan neden vazgeçemeyiz?
İsmail Şahin
Kıbrıs demek Akdeniz demektir. Akdeniz ise kadim zamanlardan bugüne dünya siyasetine yön veren jeopolitik bir merkezdir. O halde Türkiye’nin Akdeniz siyaseti ile Kıbrıs siyaseti arasında bir eşgüdümün olması zaruridir ve bu ikisi birbirinden ayrı düşünülemez. 1974 Kıbrıs harekâtı ile 2019 tarihli Libya mutabakatına gösterilen kuvvetli direnişin köklerini burada aramak gerekir.
Tarih Doğu Akdeniz’de tekerrür ediyor
İsmail Şahin
Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları üstünden egemenlik tartışmaları devam ederken diğer taraftan Kıbrıs ve çevresinde askeri hazırlıkların hız kesmeden sürdürüldüğü görülüyor. Rumların İsrail’den İHA satın alması, Fransa’ya deniz üssü vermesi, ABD’nin Rumlara yönelik silah ambargosunu kaldırması, çok sayıda savaş gemisinin Doğu Akdeniz’i çevrelemesi gibi birçok askeri gelişme yaşanıyor. Fakat bunlar içerisinden uluslararası basının sadece Türkiye’nin askeri faaliyetlerini gündeme taşımasını soğukkanlı bir şekilde tahlil etmek gerekiyor. Türkiye ise tüm askeri ve siyasi gücüyle 1918 yılına benzer şartların oluşmaması için mücadele ediyor.
Rusya ile Türkiye Libya’da karşı karşıya gelir mi?
İsmail Şahin
Afrika’da enerji alanında geniş yatırım imkânları, Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynakları üzerinde üstünlük sağlama ve Afrika ülkelerinin savunma sanayi ürünlerine yönelik artan talepleri gibi menfaatler Rusya’nın Libya politikasının özünü oluşturuyor. Rusya ve Mısır arasında Kasım 2017’de hava sahasının ve hava üslerinin iki ülkenin ortak kullanımına açılması için varılan mutabakat göz önüne alındığında Rusya’nın Suriye, Mısır ve Libya ekseninde jeopolitik denklemi kendi lehine çevirecek kayda değer hamleler yaptığı fark edilmektedir.
Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun ilk başarısızlığı: ŞAH MAT
İsmail Şahin
Türkiye Libya mutabakatı ile Doğu Akdeniz’de oldubittilere asla müsaade etmeyeceğini muhataplarına bir kez daha ilan etti. Yunanistan’ın Türkiye aleyhine Libya ile bir deniz yetki sınırlandırma anlaşması yapmasının önüne geçildi. Doğu Akdeniz’de jeopolitik denklem Türkiye lehine değişti. Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır'ın katılımıyla, Kahire’de temelleri atılan Doğu Akdeniz Gaz Forumu da ilk başarısızlığını elde etti.