Tüm Yazarlar
Ali Osman Sezer Yazıları
Kavramsal işgal Siyonist işgalin öncü koludur
Ali Osman Sezer
Babil kulesinin yıkılışı efsanesi, kelimeler ve ifade ettikleri anlamın ayrışmasının sonucunu, yani aynı dili konuştuğunu zanneden insanların o dilin kavramlarına yükledikleri gerçekdışı anlamlar ile kendi gerçekliklerini yitirmelerini anlatır.
Gazze Gazze'den ibaret değildir
Ali Osman Sezer
Sömürülen her yer Gazze ve her sömürgeci de işgalci birer Siyonisttir. Biden başta olmak üzere Siyonist terörü takdis etmek için İsrail'e gidenler, kendi işgalleri altındaki coğrafyalara, kendilerine de karşı gelinmesi halinde ibreti alem olması için Gazze soykırımını tüm güçleri ile kendi nam ve hesaplarına destekliyor.
Milletin hak bilinci merkeze alınmadan milli bir anayasa yapılamaz
Ali Osman Sezer
Toplum, geçmişini, şimdisini ve geleceğini millet olmakla ifade eden bir dildir. Bu dilin, hiçbir bireyi, ifadeyi ve nüansı ihmal etmeden, bilinçle çözümlenmesi sonucu elde edilecek kodlarla yazılacak şifresi, o toplumun anayasası olarak toplumun üstünde bir değer olan yerini bulacaktır.
Anayasa yapım sürecinde demagojik engelleri aşmak
Ali Osman Sezer
Milli iradenin hakimiyeti, yasallığın milletin yaşam biçiminin merkeze alınarak yapılmasını içerir. Aksi takdirde millete ait yaşam biçimini merkeze almayan yasal durum, kendini merkeze alarak, esas aldığı yaşam biçimini millete dayatmaya kalkışacaktır. Oysa yasa ile yaşam biçimi ihdas edilemez.
Türkiye Yüzyılı'nın yeni anayasa ile tahkimi
Ali Osman Sezer
İnsani her tür değişimden rahatsızlık duyan zihniyetin, değişmemek içerikli değişim talebi karşısında bu millet Türkiye Yüzyılı gibi bir değişim sürecini yönetiyor. Millet iradesinin cari kılınması bir ülkenin en büyük değeridir. Bu iradenin sistemleştiği bir anayasa, Türkiye Yüzyılı'nı tahkim edecek en önemli unsur olacaktır.
Cehaletle mücadele ertelenemez
Ali Osman Sezer
Kendisi ile aynı fikirde olmayana diploma sallayan ve "bize oy vermediniz size acımayacağız" diyen, acınası duruma düşmüş zihniyet, cehaletin ne olduğunu yeterince ifade ediyor. Bu zihniyet o diploma ile sembolize ettiği tüm bilgiyi, hakikati ötmek için araçsallaştırıyor.
Milli hakimiyetin icra siyaseti
Ali Osman Sezer
Bir kişinin kendisi dışındakine gösterdiği tavır, böyle davranmayı hak bildiğini, kendisine de böyle davranılmasını istediği mesajını içerir. İşte hâkimiyet esasına dayalı siyaset burada dengelenir. Milletin hâkimiyetini cari kılan böyle bir siyasetin kazananı daima millet olacaktır.
Seçimler ve seçenekler
Ali Osman Sezer
Milletin değerlerinden ayrışmış ve onun iradesini dikkate almak yerine kendi çizdiği programı millete dayatmaya kalkışan bir oluşumun siyasi olması mümkün değildir. Çünkü siyaset hak, hukuk ve adalet ilkeleri çerçevesinde millete hizmet etme işidir.
Hiç kimse olduğundan farklı görünemez
Ali Osman Sezer
Siyaset kelimesinin karnesinin bunca kötü olarak algılanması elbette boşuna değildir. Demogojik salvolarla halk avcılığı yapıp milletin değerlerinden bihaber, kendince bir millet yaratma idealinin varacağı noktanın böyle bir kavramsal algıya yol açmaması da mümkün değildir.
Vakit dayanışma vakti
Ali Osman Sezer
Bugün yapılması gerekenler olabildiğince yapılıp yaralar sarılmaya çalışılıyor. Elbette bu durumun telafi edilebilecek ve edilemeyecek boyutları var. Geleceğe dair planların tüm zararı ortadan kaldırması mümkün görünmese de yapmamız gereken bu zararları telafi edilebilir boyutlara çekebilmektir.
Güvenlik meselesi ve devlet tasavvuru
Ali Osman Sezer
Güvenlikten daha öncelikli ne olabilir? Güvenliğini kendisi sağlayamayan bir ülkenin güvenliği ancak sömürüye rıza göstermesi ile mümkündür. Elbette buna da güvenlik denilemez. Bu açıdan "Açız, SİHA mı yiyeceğiz" itirazları, anlaşılması hayli güç söylemler.
Dilin mahiyeti ve kapasite göstergesi
Ali Osman Sezer
Kavramsallaştırma, soyutlukların somutlaştırılması ve somutlukların soyutlaştırılması ile gerçekleşebilir. Bu süreç mevcut kavramların anlamını sürekli gözden geçirip güncelleyerek, somut olanın anlamını açığa çıkarmakla ve soyut olanın ise göstergeler üzerinden neye tekabül ettiğinin ortaya konması ile mümkündür.
Parlamenter sistemlerde sembolik ve sorumsuz devlet başkanı meselesi
Ali Osman Sezer
Cumhuriyetin demokrasi anlayışı millet iradesinin dinamizmi ile bir milletin anayasasını her zaman gözden geçirebilmesi becerisine dayanır. Cumhuriyet rejimlerinde hesap sorulamayacak biri varsa o da millettir. Bu yüzden insanoğlunun değişim ve dönüşümlerine uygun olarak, devlet aygıtını yönetme işi olarak siyaset de dönüşüm kabiliyetine sahip olmalıdır.
Siyasi vizyon olarak siyaset üstü vurgusu neye tekabül eder?
Ali Osman Sezer
Halihazırda insanlığı bilimsel verilerin ürünleri ve gücü üzerinden, sistemleşmiş bir ortamın nesnesi haline dönüştüren manipüle edilme süreçlerinin problemlerini tartışıyoruz. Ve bu problem, bilimsel ortamı, insanın özne olduğu bir mecraya taşımadan çözülecek gibi görünmüyor.
Ahlak polisi ne işe yarar?
Ali Osman Sezer
Yasal mevzuat incelendiğinde, özellikle suç sayılan fiillerin aynı zamanda bir tür ahlaksızlık içerdiğini görüyoruz. Bu yönüyle devletin yasa ile ahlak dayattığından söz edebilir miyiz?
Modernleştirme iddiası ve self sömürgecilik
Ali Osman Sezer
Carter V. Findley, Modern Türkiye Tarihi adlı kitabında "Sömürgeci güç, tehdit ettiği veya sömürgeleştirdiği halklara bir modern devlet modeli sunmuş, ama aynı zamanda bu modelin hayata geçirilmesini engellemişti" tespitinde bulunur. Probleme ilişkin çözüm önerisi kültürel ve maddi güç ilişkileri sahasında bağımsızlık kazanmaktır.
Paradoksal Türkiye modernleşmesi
Ali Osman Sezer
Bir kelimenin karşıt anlamı ile kavramsallaşması Türkiye modernleşme serüveninde sıkça rastlanan bir durum. Cumhuriyet derken kendi isteği dışında hiçbir şeyin kabul edilmeyeceğinin, demokrasi derken halkın seçimlerine ve seçtiğine adeta savaş açılabileceğinin ve laiklik derken de bir devlet dininin kastedildiği yaklaşımlar, bizdeki modernleşmenin en temel kavramlarının tedavülde uzun süre kalan içerikleri.
Hak kavramı olmadan hiçbir değer üretilemez
Ali Osman Sezer
Bir inanç sisteminde hak olan, başka bir inanç sisteminde olmayabilir. Bu sistemlerin adalet kavramı da aynı kriterleri taşımaz. Örneğin iki hırsızın çaldıkları malı aralarında bölüşürken adil olup olmadıklarını söylemek mümkün müdür? Makro ölçekte bakacak olursak... Sömürgecilerin sömürdüklerini aralarında paylaşım konusunda koydukları adalet kriteri de adalet kavramını anlamsızlaştıran bir içeriğe dönüşür. Hakkın varlığı insan iradesi olmaksızın kendiliğinden iken doğruluk, hakka ilişkin aklın eylemi olan düşünce ile ortaya çıkar. Hakkın mahiyetine ilişkin farklar kadar aynı hak algısına izafe edilen yaklaşımların doğruluk fikrini şekillendirmesi ve farklı yaklaşımlarla ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Devlet olmayı başaramayan devletler
Ali Osman Sezer
Her birinin egemenlik iddiasıyla anarşik bir ortam olarak şekillenen devletlerarası ilişkilerin mevcut ortamı, hiç kimseye güven telkin etmiyor. Silahlanma yarışı ile kendini gösteren bu durum insanlığın önündeki en büyük tehdit olmayı sürdürerek gittikçe daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Demokrasi kültürü ve kamusal alanlar diyalektiği
Ali Osman Sezer
Bugün sermayenin devlet üstü karakteri, devletlere ve oradan toplumsal yapılara müdahale edecek boyutlara gelmiştir. Darbelerin görünürdeki failleri değişse de bu asıl fail değişmez. Ortaçağ'ın Kilise mutlakçılığı yerini özellikle Fransız İhtilali'nden bu yana artan bir şekilde amaca ulaşmak için her yolu mübah gören sermaye merkezli mutlakçılığa bırakmıştır. Yakın geçmişe kadar devletin egemenlik alanını tek tip bir kamusal alan olarak öngören ideolojik kamu, mutlakçı ideolojik görüşünü devlet egemenliği ile pekiştirerek, demokrasinin önündeki en büyük engeli demokrasi adına gerçekleştiren bir yapılanmaydı.
Kültür tarihi ve kültürel sermayenin değeri
Ali Osman Sezer
Aklın işgali en kapsamlı işgaldir. Çünkü akıl kelimelerle ve onları kavrama dönüştürerek onların tarihsel süreçteki anlamlarıyla faaliyet gösterir. Aklın bu özelliği onun işgali ve özgürlüğü hakkında da ipuçları verir. Aklı işgal etmek, o aklın temel kodlarını işgale geçit verecek kavramların özgün kavramlar yerine ikamesiyle gerçekleşir. Geçtiğimiz hafta, Milli Eğitim Bakanımız, müfredata Kültür Tarihi dersinin ekleneceğini duyurdu. Bu gelişmenin eğitim sistemimizde çok önemli bir boşluğu gidereceğini umuyorum. Bir ağacın sağlıklı gelişimi ve meyveye durabilmesinin en önemli koşulunun ait olduğu toprağın iklimiyle buluşması ne ise, bir toplumun kültürüyle ilişkisi de odur.
Siyasetin dili
Ali Osman Sezer
Siyaseti halka buyruk salıp bu doğrultuda yaşam dizayn etme aracı olarak görmenin siyaset ile ilgisi yoktur. Bu ancak çiftliğinde at terbiye eden seyisin işidir. Oysa siyaset hak hukuk ve adaleti yerine getirme amacıyla yapılan faaliyetin adıdır. Varlığını güvenlik içinde sürdürme isteği insanın öncelikli umududur. Hayvanlar için maddi varoluş yeterli iken insanın nasıl ve kim olarak var olacağını kapsayan manevi oluşu onu diğer canlılardan ayırır.
Siyasetin amacı milleti iktidarda tutmaktır
Ali Osman Sezer
Hiçbir sistem hazır, ideal bir meşruiyet üzerinde kurulmaz. Bu yüzden meşruiyet zemini, halkın kendi karar ve deneyimlerinin öznesi olarak, kendisiyle birlikte devletini de milletin devletine dönüştürebildiği ve bunu muhafaza edebildiği süreçte elde edilebilir. Millet olmanın ne anlama geldiğini gösteren son durumu 15 Temmuz işgal girişiminde gördük.
Meşruiyete kim karar verecek?
Ali Osman Sezer
Yönetme yetkisi atadan gelen bir miras değil, halkın liyakatlı gördüğüne verdiği ve onu verenden (halktan) başkasına teveccüh etmemesini beklediği bir görevdir. Bir devletin gücü milli değerlerini cari kılmış halkın iradesi kadardır. Dili, her ne yaparsa yapsın rakibe karşı silah gibi kullanılan bir aygıta dönüştürmek, o ortamı içinden çıkılmaz siyasi ve sosyal bir çatışma zeminine sürükleyerek milletin kabiliyet ve enerjisini heba eder.
Siyasetin anlamı üzerine
Ali Osman Sezer
Türkiye siyasetinin, milleti yönetmeye odaklanmış seyis siyaseti algısı ve hak hukuk adalet anlayışına dayalı, millete hizmet için devleti yönetme algısına dayalı cumhuriyet siyaseti arasında şekillenen çatışma ortamı, milletin bilinç düzeyi doğrultusundaki tercihleri ile normalleşecektir. Yaygın olan görüş siyaset kelimesinin Arapça seyis (at terbiyecisi) kökenli olduğu yönündedir. Devlet ve millet ilişkisinde ya da yöneten ve yönetilen bağlamında tarihsel sürece bakıldığında son yüzyıl hariç uygulamanın seyis kökeni ile daha uyumlu olduğu ve anlamın da bu doğrultuda ilişkilendirilerek pekiştiği söylenebilir.
İdeolojik bir devlet cumhuriyet değildir
Ali Osman Sezer
Cumhuriyet adına milletin değerleriyle karşı karşıya gelme halleri geçmişte sıkça yaşandı. Oysa cumhuriyet adına konuşup millete inanç ve yaşam tarzı dayatmak, tahrif olduğuna inandığımız dinlerdeki ruhban sınıfını çağrıştırıyor. Ruhban sınıfı Tanrı'nın adıyla değil, Tanrı adına onun gibi konuşan, her sözü Tanrı buyruğu gibi dayatılan sınıfın adı. Hatta bu dinlerin tahrifi buraya dayanıyor.
Öz, özgüven, özgürlük
Ali Osman Sezer
Özgürlük, hakikate dayalı bir özgüvenle, kapasiteyi ifade eden özün açığa çıkması ile mümkündür. Bu da ancak bireyin öncelikle ait olduğu medeniyet birikiminden başlayarak, tüm insanlık birikimine eklemlendiği emeği ile elde edilebilir. İnsan özünü, varlığın hakikatini anlama eylemi olarak ifade edebileceğimiz okuma ile elde eder. Elde ettiği bu bilme ve anlama ile öz kapasitesine güven duyabildiğinde ise sorumluluğunu alarak ifade edeceği özüyle özgürleşebilir. Aksi, Yunus Emre'nin "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır." ifadesinden öteye geçmeyecektir.
Eğitim, ifade ortamının imkanları kadar mümkündür
Ali Osman Sezer
Her varlık anlamını içinde bulunduğu zamansal ve mekânsal süreçte ifade eder. Dolayısı ile varlık ile doğrudan bağlantılı kavramlar da anlamını bu ortamda sürdürebilir. Böylece varlık, içinde varlık bulduğu ortamın süreçlerinde kendisiyle çelişmeden sürekli kendini ifade ederek var olur. Toplumsal hiçbir değeri dikkate almaksızın seçili bir ideolojiyi merkeze alan eğitim sistemleri, mevcut olan toplumu ideolojik bir aygıta dönüştürüp yepyeni bir toplum yaratmayı amaçlar.
Varı var etmeden yokluk yok olmaz
Ali Osman Sezer
Varlığı var etmek, yokluğu yok etmekle mümkündür. Bu da o varlığın özüne dair potansiyelin açığa çıkartılmasıdır. Onun özünü ortadan kaldırıp başka bir şeye dönüştürmek ise, gerçekliği olmayana verilen itibar ile gerçekliğe geçit vermemektir. Her şey zıddı ile kaimdir, varlık da zıddı olan yoklukla. Bu varoluş süreci insan faktörü işin içine girdiğinde, bir varlığın varoluş kapasitesinin önü açılarak önceki halin yokluğu ve daha iyi bir durumda, yeniden varoluşla insani doğrultuya yönelir.
Emperyalizm insanlığı hedef alan bir savaş halidir
Ali Osman Sezer
Emperyalizm varlığını, kendi kurduğu perdeye yansıttığı senaryonun sürdürülebilmesine bağlamıştır. Bu senaryoda gösterilen yeri kabul etmek zaten kaybedilmiştir. Karşı olmak ise süren bir savaş ifadesi olarak sömürgeciliğin çatışma ve savaşsız olmasının mümkün olmayacağının ifadesidir.
Modernlik ve medeniyet tasavvuru
Ali Osman Sezer
Toplum, proje olarak üretilen bir oluşumla karşılaştığında onu analiz eden bir yaklaşım gösterir. Bu analizin kriterleri ise onu toplum yapan değerler sistemidir ve bu sistemden geçit bulabilen oluşumlar toplumsal değer olarak varlık bulabilir. Muhafazakarlık, modern çatı altında toplum dışında şekillenmiş teori ve ideolojilere karşı bir ideoloji değil, her toplumun kendi eliyle ürettiği değerler üzerinde kendinden menkul algılarıyla kendisini gerçekleştirdiği canlı bir süreçtir.
Medeniyetlerin mayalanması
Ali Osman Sezer
Doğu varlığın kaynağına dönük 'O' dediğinde, kavrayamayacağı ancak her şeyi kavrayana yönelik, kendisinin ve tüm varlığın anlamına işaret olur. Evrene müdahale eden insan, onun varlığının kaynağını anlama çabasına girer ve bunun için kavramsal araçlar edinmeye, o araçlar yoluyla onunla temas kurmaya çalışır.
Cahil, hakikati örtecek kadar çok bilendir
Ali Osman Sezer
Cehalet kavramının esası bilmemeye değil aksine bilmeye dayanıyor, hatta hakikati örtecek kadar çok bilmeye. Ancak cahil, bilmesine karşın varlığın bilgisine yani ona yüklenmiş, tab edilmiş tabiatına savaş açarak onu örtbas eder. Cehalet, bilerek ve isteyerek yapılan bu doğrultudaki eylemlerin adıdır. Cehalet yalanı tahkim edecek eylemlerle zulme evrilir. Hakikati örtbas etmekle cehaletin açığa çıktığı ilk görünüm olarak yalan, söylediğinin hakikatini bildiği halde aksini kasıtlı olarak söylemektir. Yalan doğrunun değil hakikatin zıddıdır.
Millet ve devlet diyalektiği
Ali Osman Sezer
Demokratik devlete vasfını veren demokrasi, millet iradesi dışında başka bir yere dayandırılamaz. Dışarıdan, millet iradesi dışında unsurlarla işbirliği halinde getirilen bir sistemin, demokrasi olması mümkün değildir. Demokrasi maskesi altındaki bu tip yapılar, darbeler sonrası getirilen ya da -Irak örneğinde görüldüğü gibi- demokrasi adı altında yapılan işgal projeleridir. Devletin özneliği durumunda bir toplumdan, halktan ya da ulustan söz edilse de millet olma halini cari kılan topluluktan söz edilemez. Çünkü millet olmak bir toplumun ulaştığı değerleri ile devlet olarak tecelli eder.
İzan, vicdan ve 'kazan kazan'
Ali Osman Sezer
Her şeyin ölçüsünün para ve çıkara dayandığı kapitalizm, her şeye rağmen kazanmayı ve çıkarları akılcılık ve güvende olmakla açıklayan bir sistem. Adil ve dengeli olanı ifade eden mütekabiliyetten çok, uluslararası ilişkilerin parolası olan 'kazan kazan politikası' da böyle bir inanç ve düşünce ile meşruluğunu savunan bir ilke. İnsanlık serüveninin bunca tecrübelerine rağmen, hala güç siyasetine dayalı hegemonyanın, demokrasi kavramını bile ülkeleri işgal edip sömürmek için darbelere malzeme etmesi karşısında Giovanni Sartori'nin "Demokrasi Teorisine Geri Dönüş" düşüncesine eşlik etmemek mümkün değil.
Demokrasi cumhuriyetin işletim sistemidir
Ali Osman Sezer
Çoğunlukla cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının eşanlamlı kullanılması sistem ve rejim kavramlarında da bu doğrultuda eş anlamlılık üzerinden bulanıklaşmaya yol açabiliyor. Eş anlamlılık algısı problemli bir algıdır. Çünkü bu, ifadesi farklı olan birden fazla anlamın birbirinin yerine ikame edilebileceği iddiasıdır. Ortak bir hak bilincine ulaşmış topluluklar bu hak bilinci ile kurdukları ahlak ile halk olur. Bu halkın ortaya çıkışından itibaren süren mevcudiyetine dair tüm değerler ise milleti ifade eder. Bir toplumu halk yapan hak bilinci o topluma zorla dayatılan bir hak anlayışı değildir.
Cumhuriyet demek, anayasanın asli kurucu unsuru millet demektir
Ali Osman Sezer
Darbeci zihniyetin karanlık labirentlerinde tahrifata uğramış temel kavramlarımızı, anayasal zeminde gerçek anlamları ile tanımlayarak ve buna uygun uygulamalarla tahkim edersek, kendilerine itaati cumhuriyet, herkesin kendileri gibi inanmasını ve düşünmesini laiklik ve milli birlik zanneden demogojik slogan zemini ortadan kalkacaktır. Anayasamızın en temel kavramı olan cumhuriyetin 20 Ocak 1921 tarihli Anayasanın 1. Maddesinde tanımlanan ve 29 Ekim 1923 tarihli eklenen kavramsal bütünlüğü ile birlikte yeni yapılacak anayasada yer alması, cumhuriyeti kuran iradenin açığa çıkarak, darbe süreçlerinin dehlizlerinde yontulan kavramsal tahrifatın düzeltilebilmesini sağlayacaktır.
Türkiye siyasetinin birleştirici odak meselesi
Ali Osman Sezer
Anayasa yapım süreci Türkiye aydınlanmasını başlatabilir mi?
Ali Osman Sezer
Cumhuriyetin öznesi millettir. Dolayısı ile cumhuriyet aydını olmak millete doktriner öğreticilik yapan bir literati olmak değil, milletin içinde, onunla aynı irade ve değerleri taşıyarak, tüm unsurları ile milletin kendi mukadderatını kendisinin belirleyeceği kavramlarla bu hakikati diri tutarak farkındalık oluşturabilmektir. Montesquieu 'Yasaların Ruhu' adlı eserinde kendi yasalarını yapmayıp başkasının yasalarını kullanan milletleri dalından kopmuş, rüzgarın estiği yöne savrulan yaprağa benzetir.
Kurucu Anayasa 100 yaşında
Ali Osman Sezer
Kurtuluş mücadelesi ile başlayan cumhuriyet bilincinin kök anlamı o dönemin yaşanmışlığıyla cumhuriyete evrilen sürecin ilk anayasası olan 21 Anayasasında mündemiçtir. Burada yapılan cumhuriyet tanımında “İdare usulünün halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esası…” kavranmadan, yukarılardan millete kader tayin etmeye kalkışmanın, cumhuriyetle bir ilgisi olmadığının kavranması, siyaset yapmanın temel şartıdır.
Egemenlik mi hakimiyet mi?
Ali Osman Sezer
Latince hegemonia ile aynı içeriğe sahip olan egemenlik bir liderin toplumu ve diğer toplumlar üzerindeki gücünü, üstünlüğünü veya bir devletin diğer devletler üzerindeki baskısı ve hegemonyasını ifade eder ki bu ifadenin, hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu hak bilinci ile özgür bir milletin hakimiyetinin adı olan cumhuriyeti ifade etmesi mümkün değildir. Egemenlik daha çok Machiavelli'nin Prens'i ile Thomas Hobbes'in Leviathan'ına yükledikleri statüyle uyuşuyor. Biz özensizce kullandığımız kavramlarla aslında ne demek istediğimizi ifade etmeye çırpınsak da kavramlar içerikleri dışında bir bilince izin vermiyor.
İstiklal Marşı anayasanın ruhudur
Ali Osman Sezer
Anayasanın ruhu, onda vücut bulan hak bilincinin manası demektir ki anayasal bir metin olarak Anayasada yer alan İstiklal Marşı bu manayı ifade eder. Anayasanın başlangıç kısmında belirtilen Anayasanın yorumuna ilişkin esas, onun sözü ve ruhu ile birlikte yorumlanmasıdır. Bu anlamda Anayasanın ruhu milletin hak bilincinin anlamından başka ne olabilir.
Maarif meselesi ve dil sorunu
Ali Osman Sezer
Okumak, seslendirmek değil anlamaktır, düşünmek ise anlamlar arasında bağlamlar kurup yeni anlamlar üretebilme eylemidir. Bu eylemde ortaya çıkan emek ise meta değil öncelikle insanın yapıp ettikleri ile ürettiği kendisidir. Maarif meselesini, bizi biz yapan dilin ve inancın da temel kavramları olan okumak, düşünmek ve emek üzerinde sistemleştirmek zorundayız.
DOLAR: Finansal bir hayalet
Ali Osman Sezer
Para her türlü malvarlığı ve güce dönüşebilecek şekilde tabir edilmiş bir hayalete benzer. Girebildiği yani tedavülde olduğu her yerde bu yeteneği ile ortama müdahale edebilir. Bugün doların adeta kötü bir hayalet gibi küresel sistemde varlık bulması, sistemin onun tedavülüne geçit veren karakterinden kaynaklanıyor.
Darbeci zihniyetin ‘kutsal baba’ mitosu
Ali Osman Sezer
12 Eylül darbesi ardından okyanus ötesinden “Bizim çocuklar başardı” diyen bir ses gelmişti. Bu paternalist sese darbecilerden hiçbir itiraz gelmemesi bir yana tavırları, babanın hoşnutluğuna nail olmanın kutsanmışlık coşkusuydu adeta. Bu tablo, Türkiye’de gerçekleşen darbe ve darbe girişimlerinin tamamında öne çıkan bir görüntüydü.
Neofaşizm olarak İslamofobi
Ali Osman Sezer
Emperyalizm, faşizm olarak tanımlanmamışsa da kendisi gibi olmayan bir milletin millet olma halini yok edip onların vatanlarını ele geçirmeye; kontrol altına almaya dayanır. Böylece o bir toprak parçasını vatan, bir topluluğu da millet yapan değerleri deforme etmeden amacını gerçekleştiremez.
Üniversite ve zihniyet meselesi
Ali Osman Sezer
Bugün dünyanın hemen tüm üniversiteleri bir şekilde Batı üniversite modeli üzerinde şekillenmiş bulunuyor. Batı üniversiteleri ise içinde var oldukları anlam dünyası ve düşünce tarihinin mirası üzerinde şekillenmiştir. Bu yönüyle Batı üniversite modelini takip eden tüm üniversitelerin, varlığın bilgisi ile kurduğu ilişki, Batı düşüncesinin varlık ve evren anlayışı ile aynı doğrultuda gerçekleşiyor.
Demokrasi, modern Batı’nın neyi olur?
Ali Osman Sezer
Demokrasi değil azınlığı, bir kişiyi bile ihmal etmeden insanlığın haklarını mümkün kılan bir sistem cari olduğunda demokrasidir. Peki böyle bir demokrasi, sahip olmanın kutsallığına yaslanan seçkinliğinden başka ölçüsü olmayan modern Batı’nın neyi olur?
Anayasa ve egemenlik
Ali Osman Sezer
Milli ruhun çok uzun bir zaman ve mekan içinde mayalandığı düşünüldüğünde millet olarak varlık kazanmış toplumlar zaten bu ruhu elde ederek millet olmuştur. Öyleyse bizi millet kılan bu ruhun ifadesini tespit edersek anayasayı şekillendirecek esası da belirlemiş olacağız.
Millet anayasasını haykırmıştır
Ali Osman Sezer
Kendilerine itaati, kurtuluş yolu olarak dayatanlara karşı bu millet, kurtuluşun nerede olduğunu kanı pahasına gösterdi. Nasıl ki bayrak rengini şehitlerin kanından almışsa, anayasa da onunla yazılmadıkça bu kan yerde kalır.
Siyasetin gerçek aktörü kim?
Ali Osman Sezer
Devlet aygıtının birincil görevinin can ve mal güvenliğini sağlamak olduğu unutulmadan asıl hatırlanması gereken, ‘irade güvenliği’ olmadan can ve mal güvenliğinin de bir anlamı olmayacağıdır. Devlet, milletin iradesi ve bu iradenin tecellisi kadar onların devletidir. Bu iradeden ayrışması halinde ise onu ele geçiren iradenin kontrolüne girerek onun adına millete efendilik yapan bir aygıttır.
Doğu’nun modernliği ve özgüven paradoksu
Ali Osman Sezer
Modernliğin makbul insanı Rönesansla yontulmuş, Reformla kutsal kılınıp can verilmiş, Aydınlanma ile konuşmaya başlamış ve Sanayi Devrimiyle sahaya inmiş ve amacına ulaşmak için her yolu mubah kılan bir meşruiyet icat edip, her şeyin ölçüsü benim diyen hümanist bir tanrıdır.
Modern dünyada İNSAN olmak
Ali Osman Sezer
Batı merkezli ‘modern değerler sistemi’ patenti ile kutsanan insan hakları bildirileri, bizzat modernizmin ürettiği değerler değil, onun doğrusal ilerlemeci yolunun önündeki engelleri aşabilmeye, önüne çıkabilecek itirazları etkisizleştirmeye matuf devşirilmiş değerlerdir.
Anayasayı neden yapmak zorundayız?
Ali Osman Sezer
Yeni yüzyıla girerken ideolojiler çağını belirleyen partnerlerden biri olan reel sosyalizmin oyundan çekilmesi bu sistemi sürdürülemez duruma düşürmüştü. Şu an gerçekleşen büyük değişimler de ideolojik dünyanın fay hatlarında yaşanmakta. Bu hareketliliğin sonucunda yeni ve köklü değişimlerin gerçekleşmesi kaçınılmazdır.
Bir meşruiyet kaynağı olarak EMEK
Ali Osman Sezer
Meşruiyetten söz edebilmek için öncelikle hakikat algısı ve ona uygunluğu belirleyecek bir temele yaslanmak kaçınılmazdır.
Modernizmin ‘görünmez eli’
Ali Osman Sezer
Modern ürünler, dayandıkları modun gerekçesiyle, yaşamın merkezinden itelenen ‘tanrı’yı aratmayacak ruhsal değerleri de kullanıcısına sunabilme yetisiyle donatılmıştır. Kullandığınız bu araçların niteliği, niceliği, onların taşıdığı değerler kadar (itibar, marka vs.) sizi bir yere ve bir şeylere ait kılarak kutsar veya sahip olmadığınız oranda da mahrum kılar. Bu anlamda süreci yöneten modernizmin, kapitalizmin teolojik bir yorumu olduğunu söyleyebiliriz.
‘Devlet gibi’ görünmek
Ali Osman Sezer
Devlet milli iradenin tezahürüdür ve nasıl ki kişi iradesini ancak kendinde görebilirse millet de devleti ancak kendisinde görebilir. Kişiden bağımsız bir irade olamayacağı gibi milletten bağımsız ve ayrışık, milletin karşısına alabileceği devleti, devletin de karşısına alabileceği milleti olamaz.
Batı’nın ve Doğu’nun orta yeri
Ali Osman Sezer
Bu çağ bütün ideolojilerin ve teolojilerin, hümanizm üzerinden aynı söylemde buluştuğu bir çağ ve kimse artık bu söylemden hoşnut görünmüyor. Şimdi yapılmak istenen “kelebek etkisi” üzerinden natürel bir söylem geliştirmek.