Tüm Yazarlar
Ercan Yıldırım Yazıları
İnsan merkezlilikten doğa merkezli varoluşa
Ercan Yıldırım
Doğa doğurganlığını sürdürüyor, her gün yeniden aynı dinamizmle yenileniyor ama insan kısırlaştı. Doğayı işleyerek değil pazarlayarak, tüketerek yaşamaya çalıştık; kapitalistleştirilmiş tabiat bu sürece adeta isyan etti. Küresel ısınmadan sel ve yangınlara tüm tepkimeler tabiatın intikamından ibaret.
Yeni sol
Ercan Yıldırım
Yeni sol Millet İttifakı içinde yer alsa bile bünyesine yeni proletaryayı katan üçüncü bir ittifakın uç vermesi üzerine çalışıyor. Millet İttifakı içine yerleşip CHP'ye, haliyle Kemalizme yakınlaşırken CHP'yi Kemalist nostaljiden ve ulusalcı refleksten arındırarak eşcinsellik, feminizm, etnik-mezhep-kültür aidiyetleri, çevrecilik, prekarya, kadınlar ve gençler etrafında yeni bir çevre hareketi geliştirmeyi, şiddetten uzak aktif siyasetle Türkiye'nin nomosunu, kendilerinin karşısındaki zihniyeti yenilgiye uğratmanın hesabını yapıyor… Sol-sosyalizm Türkiye'nin İslam ve Türklük temellerine karşı Batılılaşma ve modernleşme çabalarını en radikal desteklerle gerçekleştirmeyi burjuva varlığının güçlenmesi pahasına içine sindirebilmiştir.
Dünyanın beş krizi
Ercan Yıldırım
Tüm krizler birbirinin hem nedenini hem neticesini oluştururken kapitalist dünya sisteminin mutlak güç vasfını belirleyen, ihtiyaçları giderme, çatışmaları organize etme, sürekli yenileyerek aynı kalma gibi yetenekleri içten içe aşınıyor. Çünkü krizler maddi imkanlarla sindirilse, bastırılsa, saptırılsa da Batı aklının kurduğu dijital tekno-medeniyet anlam üretemiyor. Büyük Gazali'nin dediği gibi "İnsandan korktuğumuzda ondan kaçarız, Allah'tan korktuğumuzda ona yaklaşırız". Günümüz insanı ve hatta Müslümanlar korkma fikrini eleştiriyor, insanın kimseden korkmaması gerektiğini salık veriyor. Haliyle Allah'tan korkma ve dolayısıyla ona yaklaşma bir tutum olmaktan çıkıyor.
Yerini arayan Türkiye
Ercan Yıldırım
Türkiye safların belirlendiği bu evrede "NATO içinde kalma"yı seçtiğine göre, farklı angajmanlar geliştirmek, pazarlık zemini oluşturmak yerine bulunduğu ittifakta güçlenmeyi, çok kutuplu siyasallıkta iktisadi ortaklıklar geliştirmeyi, milli gelirini yükseltmeyi, millet bağını güçlendirmeyi temel strateji olarak belirlemeli. 200 yıllık tarihimiz "kendi kendimize yetebilme"nin değil öykünmenin, arafın, medeniyet değiştirerek sulhu-salah bulma anlayışının tarihidir. Türkiye artık "kendi yerini aramalı", "dünya sistemi içindeki yerini" değil. Kendini keşfetmeye, kendiliğini ortaya koymaya mecbur hissettiği de aşikar. Bu açıdan D-8 gibi bir platform bu öncülüğü genişletmeye müsait.
İmparatorluktan ulus devlete…
Ercan Yıldırım
Türkiye'nin imparatorluktan ulus devlete geçişi tamamlanmadı hala devam ediyor. Bu süreci sağlam biçimde nihayetlendirmek, beka kaygılarından azade kalmak, gayrı sahih yapıların etkinliklerini bitirmek için İslam üst kimliği etrafında yasa-hukuk-düzen merkezli bir devlet mekanizması geliştirmek gerekir.
İslamcıların değişen tebliğ algısı
Ercan Yıldırım
Kamusal alanda var olmayı, temsiliyeti ve katılımı idealize eden İslamcılık düşüncesi amacına ulaştı fakat bu sefer de asli olandan uzaklaştığını farketti; dijital tekno-kültür çağında çok daha ciddi ve köklü meselelerle karşılaştı. İslamcılar kamusal alanda varlıklarını temellendirirken sundukları dindarlık göstergelerinin kendi çocuklarında kökleşmeme çelişkisini gördü.
Darbelerin dönüştürücü gücü
Ercan Yıldırım
Bizde darbe geleneği tasfiyeleri içerdiği için varoluşumuza içkin tüm siyasi geçmişimize hakim olsa da Tanzimat öncesi Paşalar iktidarından Babıali Baskını'na oradan 15 Temmuz'a kadar tüm kalkışmalar modernleştirme ameliyesinin, toplumu merkezden değiştirme çabasının bir sonucudur. 1970'lerde Pinochet ile başlayan Anglo Sakson dünya ABD ve İngiltere ile yerleşen neoliberalizm Türkiye'ye 12 Eylül rejimiyle geldi. 27 Mayıs gibi 12 Eylül de sağa karşı yapılırken getirdiği isimler de yine aynı tabandandı. Neoliberalizmle dünya yeni bir döneme geçti. Türkiye de Özal ve 24 Ocak kararlarıyla küresel liberalizme açıldı.
Mesul devlet ve küresel Leviathan
Ercan Yıldırım
Anadolu'nun İslamlaştırılması klanları millet haline getirdi. Ulus devlet klanı, imparatorluk milleti içerir. Mesul devlet sınıfların, grupların değil müştereğin hakimiyetini öngörür; ilkel komünal birliktelikler, şebekeler, cemaatler, gruplar, etnik ve bölgesel çarpıklıklar millet bağına hükmedemez. Müşterekleri çoğaltan, millet bağını yeniden sıkılaştıran zihniyeti işletmemiz gerekir.
Deizm ithamının boyutları
Ercan Yıldırım
Bugün karşısına geçip vaaz vereceği cemaati toplama hevesindekilerin sıklıkla tekrar ettikleri deizme yöneliş yok; tam tersine sekülarizm ve laikleşme ağırlıkta. O da yeni bir hayat, yeni bir nizam fikrini gündeme getirmeden din dilini haraç – mezat kullanmaktan ileri geliyor.
Ulus devletin yeni ideolojik araçları
Ercan Yıldırım
Sorun devlet mekanizmasının değer, anlam ve mensubiyet bağları oluşturmada eskisi kadar başarılı olamamasında. Dijital kültür, sosyal medya ve iletişim kanalları aidiyeti kesiyor. Ulus devletin mekanik işleyişi anlamlandırma yeteneğini ortadan kaldırıyor. Bu da kısa vadede ulus devleti güçlü kılsa da süreç içinde zayıflatacaktır. Ekonomik baskı, salgın, dünyadaki çevre sorunları ve insan neslinin kıyametle karşı karşıya kalabileceği yorumları, haberleri, korkularla, yeni dijital araçlarla ulus devletin varlığını güçlendiriyor.
Türkiye dünya sisteminin neresinde?
Ercan Yıldırım
ABD seçimlerinin sonucunda Biden'in nasıl bir ülke ve dünya sistemi tasavvuru içinde olduğu şimdilik muamma, yalnızca göstergeler üzerinden konuşulabilir. Fakat şurası bir gerçek ki Biden yönetimi Trumpizmi silemese bile onun ötesinde bir Amerika düşüncesinde.
İslamcılık Türkiye merkezliliktir
Ercan Yıldırım
İslamcılık yani İmparatorluk ufku Tanzimat sonrasındaki müsavat, savunma ve düşkünlüğün ürettiği içeriksiz tecdid-ihya-ıslah girdabının değil 1700'lerdeki Müslüman asaleti ve üstünlüğünü öne çeken inşa fikrinin etrafında okunmalı, yeniden organize olmalı!
Türkiye'yi lanetlemek
Ercan Yıldırım
Dünya sistemindeki yeni statüko uç verdikçe çevrelenmeye çalışılan Türkiye için “yalnızlık” üzerine analizler artacak. Türkiye, biz Türkler bugün değil Anadolu'ya geldiğimiz günden beri yalnızız. Bizim yalnızlığımız arttıkça Batı'nın, Batı muhibbi Ortadoğu kabile reislerinin, ülkemizdeki diyalogcuların lanetlemeleri de artacak.
Türkiye'de Spinoza ilgisi
Ercan Yıldırım
Bugün Spinoza ilgisi geliştirenlerin öncelikle onun şu cümlesini kendileri namına yazabilecek olgunluğa ulaşabilmeleri gerekir: “Söylediklerimden bir parçanın bile vatanın yasalarına aykırı ya da ortak esenliğe zararlı olduğu yargısına varılırsa, söylenmemiş sayılmasını isterim.”
Beni Saide Çardağı'nden Akabe Biatları'na
Ercan Yıldırım
Kabileciliği canlandıran Beni Saide Çardağı yerine asabiyeyi öldürüp kardeşliği ikame eden Akabe Biatları'nı siyasal alana taşıyarak romantik ve retorik söyleyişlerin ötesinde bir İslam toplumu teşkil ettirme imkanı ve ihtimali her daim var.
Sahipsizliğin ideolojisi Netflix toplumu
Ercan Yıldırım
Yeni bir Stoacılık uç veriyor. Öte dünyada değil bu dünyada kaybetmekten korkan, bağımsız yaşamayı değil bağımlılıklarının elinden alınmamasını isteyen, otoriteden değil kendini beslemeyi, alışkanlıklarını sunmayı ihmal eden otoriteye karşı olan, kurtulmayı değil kurtarıcılardan kurtulmayı hedefleyen bu yeni özne, ne kapitalizmi ne bir avuç ezen elitin varlığını ne değer yargılarının meşruiyetini umursuyor.
İslamcılığın sıfır noktası
Ercan Yıldırım
2000 öncesindeki İslamcılık algıları, yükleri, dejenere eden pek çok husus ortadan kalktı, İslamcılık asli yönünü gördü. İslamcılara düşen bu görüş açısını yola dönüştürmek, İslamcılığın sıfır noktasından esaslı bir yürüyüşe geçmek.
Son anlatıları ekseninde İslamcılık başlarken
Ercan Yıldırım
İslamcılık bitti diyenler, daha fazla sekülarizm, kapitalist metadan daha fazla pay, daha çok tüketim, daha şedit laiklik, kendi tanımladıkları adalet ve hak anlayışını “rövanşa” dönüştürme teklifinde bulunuyor! Yeniden kabaran “son anlatıları”nın kökleri 2012'ye giderken, zaman zaman Oliver Roy ve Ruşen Çakır gibi isimlerle canlanan magazin gazeteciliğine yatkın İslamcılığın sonu çıkışlarının altında İslamcılığın İmparatorluk düşüncesini, Türkiye merkezliliği örtme gayretleri var.
Ayasofya jeopolitiği
Ercan Yıldırım
Avrupa merkezci tezlerin çöküşü
Ercan Yıldırım
“Küresel Salgın Düzeni” kuran korona, Avrupa merkezci ilkelerin hepsini çökertti. Hele koronanın “laboratuvar mamülü” olmadığına ilişkin araştırmalar artık Avrupa merkezciliğin en bariz tezi olan “doğaya tek taraflı hükmetme” felsefesini tamamıyla sonlandırdı.
Çok kutuplu Soğuk Savaş ve devletçi neoliberalizm
Ercan Yıldırım
Putinizm aslen Rusya'nın yeniden tarih sahnesine imparatorluk vasfıyla çıkmasına bağlı. Hem Avrupa hem Asya'da bulunmasının verdiği Avrasya portföyü ile Putinizm Çar ve SSCB imparatorluk modellerinin dışında yepyeni bir imparatorluk peşinde.
Dünya sistemi üzerinde Osmanlı hayaleti
Ercan Yıldırım
Libya’da dünya sisteminin “boşluğu”ndan faydalanıp münhasır bölge çıkışıyla ciddi bir “yarık” açan Türkiye, elbette iki bloğun dışında ve karşısında yer alabilecek güce el’an sahip değil. Fakat... Çok kutuplu hale gelen dünya sisteminde bölgesel siyasi denkleme renk verebilecek çıkmaları yaptığı da bir gerçek.
Cem Yılmaz Türk toplumunu anlıyor ama anlatamıyor
Ercan Yıldırım
Cem Yılmaz’ın Türk toplum yapısını iyi gözlemlediği için vukufla anladığı muhakkak fakat iyi anlattığı, toplumun ve insanların beklentilerini hakikaten yansıttığı söylenemez. Filmlerinin ana söylemindeki öteki’ne, Zizek’in deyimiyle Büyük Öcü’ye karşı hep haklı olduğumuz vurgusu, Türk toplumunun hassasiyetlerini anlattığı yargısına götürmez. Kara komedi filmleri için ısrarla yalnızca güldürü yapmadığını söylemesine rağmen algıyı, ön hazırlığı kıramadığından ister istemez gidişat Cem Yılmaz’ı bir tercihte bulunmaya, yol ayrımına zorluyor. Bunun için kendisine “niçin film yaptığını” sorması gerekir; Metin Erksan bunu “Kendim için film çekiyorum” cevabını vererek kotarmıştı Susuz Yaz’ı…
Türkiye merkezli düşünme ve İstiklal Harbi
Ercan Yıldırım
Kimse biz Türklere Anadolu’yu, millet bağını hatta İslam’ı ihsan etmedi tam tersine hep önüne barikat koydu, engelledi. Toprağı vatanlaştırırken, toplulukları milletleştirirken, düzeni İslamileştirirken, Batı merkezli düşünmeyi kırarken, Avrupa merkezli akınları durdururken, Doğu heterodoksisini engellerken hep “son savaş” bilinciyle hareket edildi.
Yeni siyasal alan
Ercan Yıldırım
Yeni siyasal alanın aktörleri, halk, “hayali kolektiviteler” ve “sanal anarşistler” kucaklama gibi irrasyonel dilin ötesinde “ihtiyaçlarının karşılanmasını”, mutluluğun-refahın-adaletin herkesleştirilmesini, dijital etkileşim kültürü uyarınca “yönetime katılım” istiyor.
Akdeniz’e sahip olan…
Ercan Yıldırım
Doğu Akdeniz’deki enerji kavgası, sadece sıradan yeraltı kaynağı aramasının ötesinde ortaya çıkan “medeniyet açığı”nın kapatılma şeklini, yöntemini, içeriğini de belirleyecek. Kıbrıs’taki, Doğu Akdeniz’deki dirayet aynı zamanda ulus devletin ve İslam ülkelerinin geleceğini şekillendirecek
Zerrecik siyaseti
Ercan Yıldırım
Zerreciğin felsefesine ve siyasetine istihzayla bakanlar keşke bir örümceğin ağındaki, bir güvercinin yumurtasındaki onuru, inşayı, “büyük patlama”yı akledebilse!
Asr-ı Saadet’e ilerlemek
Ercan Yıldırım
İnfak ayeti nazil olduğunda sahabeden Ebû Talha çok değerli hurma bahçesini tereddüt etmeden tasadduk etmişti. Asr-ı Saadet bitmiş, tükenmiş, sona ermiş bir dönem değil hayatının her bir zerresini Allah’ın emrine, Peygamberimiz’in bizden beklentisine göre yaşama iştiyakı, gündelik hayatımızı, geleceğimizi inşa etmenin imkanıdır.
Yeni bir mutabakat, yeni müşterekler için… Kerim Devletin İhyası
Ercan Yıldırım
Türkiye’de milletin ontolojik, tözsel müştereğini sağlamlaştırıp genişlettikçe zaten çoğulculuk, özgürlük daha da güçlenir. Kerim devlet, Anadolu’daki millet bağı en büyük gücümüz, varlığımız. Bunu modernitenin, kapitalist dünya sisteminin, sahici yurtseverliği sorgulanabilir elitin elinde dejenere etmemek, güçlü bir ülke meydana getirmek için ihya etmeliyiz.
Neoliberalizm çökerken, kapitalizm ölümsüzleşirken…
Ercan Yıldırım
İslam ülkelerinde Batı medeniyetine eklemlenmeden öte yeni teklif gelmiyor, getirilmiyor. Daha da çökmemek, kötüye gitmemek için insanlar varolanı kabul etmeye icbar ediliyor. Breivik ya da Yeni Zelanda teröristinin manifestosu toplumların boyunlarında giyotin gibi tutuluyor.
Ütopyasız bir dünyada yaşamak
Ercan Yıldırım
Teknoloji, tıp, bilim ilerledikçe insanlık geriliyor, Batı’nın mavi kanlı beyaz ırkları bile yerlerinden, yurtlarından emin olamıyor. Dünya yine yeni bir döngünün içinde kavimleri yer değiştiriyor, duvarlar örüyor, setler kuruyor; ömrünü uzatmak isterken ıstırabını uzatıyor, çoğaltıyor!
Halkın Dostları’ndan Hakk’ın dostlarına İsmet Özel
Ercan Yıldırım
İsmet Özel komünistken de kafir, Batı, kapitalist dünya sistemi karşıtıydı, Türklük derken de… Düşüncesinde, şiirinde, varoluşunda devamlılık olan ender yazarlardandır, entelektüel kimliği buradan gelir zaten. Efendilerin pusatlarına üsttenci bakışını Müslümanlar edinemedi ne yazık ki; ürkek, indirgemeci ve dışlandığı yere girmek için can atan tutumlarından vazgeçmediler.
''İsmet Özel komünistken de kafir, kapitalist dünya sistemi karşıtıydı''
Ercan Yıldırım
İsmet Özel komünistken de kafir, Batı, kapitalist dünya sistemi karşıtıydı, Türklük derken de… Düşüncesinde, şiirinde, varoluşunda devamlılık olan ender yazarlardandır, entelektüel kimliği buradan gelir zaten. Efendilerin pusatlarına üsttenci bakışını Müslümanlar edinemedi ne yazık ki; ürkek, indirgemeci ve dışlandığı yere girmek için can atan tutumlarından vazgeçmediler.
Entellektüel asalet
Ercan Yıldırım
Fikri, siyasi, kültürel çoraklığımızı entelektüel olana ağırlık vererek giderebiliriz. Bizi bugünlere getiren, Batı’yı, kapitalizmi dört yüz yıl gerileten nizamı inşa eden ruhu, bilinci yeniden kazanmak, geleceğin büyük Türkiye’sini, güçlü İslam dünyasını kurmak istiyorsak öncelikle entelektüel asaleti sahiplenmeliyiz.
‘Kolektif yorgunluğu’
Ercan Yıldırım
Tikel alana kaçma ihtimalinden bahseden, dünyanın dayatan, dönüştüren, hegemonik etkisinden haberdardır. O zaman geriye sadece daha iyi yer kapma ihtimali kalıyor. Bu nedenle tikelin kaçışı simgesel düzende yarıklar oluşturma gayretini ifade ediyor.
Popülizme sarılan sol çaresizlik
Ercan Yıldırım
Solun ve muhalefetin çaresizliği, popülizm eleştirisiyle aşılacak gibi görünmüyor. Halka dayanma üzerine kurulu ideolojilerin hepsi, popülizmin içeriğini oluşturan hususların halk tarafından kabul ve makbul olduğunu içlerine sindirmeli!
Erdemden kaçış
Ercan Yıldırım
Erdem dengedir, sahih ve sahici olmayanı reddetme bilinci içerir. Red ve kabul dengesi içinde, gündelik, pragmatik, geçiciyi ayırabilme feraseti cesaret erdemiyle alakalıydı. Gözüpek bir atılganlıktan ziyade soylu bir geri çekilme, reddetme eylemi bizi münkerden korudu, korumaya devam eder.
Medeniyette oyalanmak
Ercan Yıldırım
Medeniyet arayışı ve gaza kültürü asıl yurdu cenneti isteyenle yeryüzü cenneti kurma peşindekini tefrik eder. Medeniyet teorisyenleri maddi zenginliği hikmet, irfan gibi kavramlarla renklendirmek isterken esasında medeniyetler çatışması tezine karşı medeniyet diyalogu etrafında Müslümanların Batı medeniyetine entegrasyonunu öne çeker. 
Olduğu kadar… Ehven-i şer, sorumluluk, ahlak
Ercan Yıldırım
“Olduğu kadar” anlayışıyla, sadece statükonun, dünya sisteminin semirmesine yardımcı olabilirsiniz. Bir millet bağı kurup, bir düşünceyi, etiği geliştirmek istiyorsanız, “olduğu kadar”ına değil “olmadığı kadarı”na talip olmalısınız.
Medeniyet üşürse Paris’i yakar
Ercan Yıldırım
Medeniyet yani aktif güç olan Batı medeniyeti ve onun nişanesi kapitalizm ne 68’liler ne Seattle göstericileri ne de sarı yeleklilerle ciddi eleştiriye uğradı. Kapitalizme alternatif bir paradigma geliştirilemedi. Medeniyet donup buharlaşmamak için sürekli kendini yeniliyor.  Sarı yelekliler de 68’liler gibi sistemin rehabilitasyonunu sağlamaktan öteye gidemeyecek.
Devletin bozulan ideolojik aygıtları
Ercan Yıldırım
Hiçbir olay, dünya sisteminin kötüye giden hiçbir değeri, kurumu bizi kendimize getirecek oluşu başlatamıyor. Sistemin ideolojik aygıtlarının bozulması yeni bir oluşa değil krize götürdüğü için bu olaylardan bir ontoloji şimdilik mümkün görünmüyor!
Türk düzeni
Ercan Yıldırım
Hududullah kapitalizmin panzehiridir. Kim ki burjuva sınıfında basamakları hızlı hızlı tırmanıyor o hududullahı ihlal ediyor demektir. Nedir hududullah… Ev yaparken komşusunun güneşini, suyunu, ışığını, ufkunu engellememektir!
Bilkuvve Türk-lük’e dönmek
Ercan Yıldırım
Bugün Türkiye’de Türk çok fakat Türk kimliğini kurup bugünlere getiren Türk-lük dillendiren neredeyse yok gibi! Türk-lükten bahis açıp bunu düşüncenin, siyasetin konusu haline getirdiğinizde direkt ya da dolaylı yine Türkler eliyle hain, idealist, İslamcı, öteki, düşman gösterilerek yahut sükuta bırakılarak etkisizleştiriliyorsunuz.
Yerini yurdunu arayan SOL
Ercan Yıldırım
HDP ile siyasetin getirdiklerini iyi tartan sosyalist solun özeleştiri çarkı işlerken aslında “amaçsız eylem” girdabı da vitrine yerleşiyor. Sosyalistlerin toplumda yer tutma, devlet mekanizması içine girme, dinamik güçleri ayartma, uluslararası bağlantıları kullanma gibi “metod”ların hangisi üzerinden varolacaklarını kestiremedikleri de bir gerçek.
Yine ve yeni bir eşikte karar ânı
Ercan Yıldırım
Küresel şirketleri kurtarmakta beis görmeyen ABD’nin küresel sermayeye değil neoliberalizmle milliyetçiliği birleştirerek kendilerine büyük vizyonlar çizmeye, yeni oligopoller kurmaya, başta Ortadoğu olmak üzere dünya siyasetinde aktör olmaya kalkan Avrasya’ya; eski günlerini Çin ve Hindistan ile bulmaya çalışan kıta Avrupasına savaş açtığını görmek gerekir. Türkiye ve Türk milleti karar ânı’nda bulunuyor: Ya küresel sistemin acı eşiğini yükseltmesine dişlerini sıkacak yahut beka kaygısını, korkularını dağıtarak ekonomik refahını satın alacak!
Dünyayı kim değiştirir?
Ercan Yıldırım
Doğmamakta direnen yeni dünya sistemini, yeni felsefeleri, yeni düşünceleri, yeni sanat akımlarını, insan varlığında sabit kalan amorf kayıtsızlığın yol verdiği yeni bir savaş mı yoksa tarih boyunca olduğu gibi Doğu’dan Batı’ya akan insan kitleleri, mülteci-göç akını mı belirleyecek? Bekleyip göreceğiz!
Tarih Malazgirt ile başlar
Ercan Yıldırım
Malazgirt 1071, alelade bir tarih yerine konulamaz, milat gibi görülmesinin arka planında Türkiye’nin nomosunu oluşturan temeller, yani İslam-Türk-ehli sünnet-gaza omurgası vardır. Malazgirt Savaşı üzerine Türk düşüncesinin ciddi biçimde eğildiğini söylemek çok zor. Meseleyi sadece bir muharebeye teşmil etmekten ziyade Türkiye’de düşüncenin, siyasal alanın, iktisadi arayışların, ideolojilerin yönlerini belirlemede mikyas kabul etmek gerekir.
Sistem karşıtı hareketlerin sefaleti
Ercan Yıldırım
Bugünlerde dünya sisteminin merkezi kaynıyor, ABD artık merkezin, yarı çevrenin “güvenlik görevlisi” olmak istemediğini ikrar ederken, “haraç mantığı”yla ticaret savaşı vererek, Avrupa’nın, Asya’daki yarı merkez ülkelerin yeni birlikler kurmasını engellemek niyetinde. Samir Amin gibi “tek kutupluluk”tan çıkıp, “çok merkezliliğe”, yeni birliklere gitme teklifi getirenlerin beklediği ortam doğuyor. Fakat yeni birlik kurma girişimleri de, alternatif arayışları da kapitalizm ve Batı medeniyeti değerlerinin dışında yeni bir nizamı hedeflemiyor.
Enver Paşa: Zamanın ruhunu okuyamayan idealist
Ercan Yıldırım
Enver Paşa hiçbir zaman “klasik bir İttihatçı” olmadı. İttihatçılar yeni dünya sisteminde imparatorluklara yer olmadığının farkındaydı. Yeni bir ulus yaratmak için unsurları adeta kendi kaderlerine ittiler. Osmanlıcılık, İslamcılık politikaları imparatorlukta resmen, pratik olarak çöktüğü halde Enver Paşa “büyük anlatılar”ı terk etmedi, Türk ya da İslam birliği hedeflerinden vazgeçmedi.
AK Parti döneminde fikir hayatımız
Ercan Yıldırım
İslamcılar iktidarın etkisiyle en ciddi modernleşen, en sert dönüşüm geçiren kesim olurken ülkedeki en sıkı otokritiği, iktidar eleştirisini, muhasebeyi de yine bu cenah gerçekleştirdi. Başta eğitim, kültür, dini faaliyetler, giyim kuşam, ideallerin sönmesi, lüks yaşam, iftarlar olmak üzere “simgesel” meselelerde eleştiriler getirilmesine rağmen İslami dönüşüm ve dünya sistemi-kapitalizm konusunda ağızları bıçak açmadı.
Devlet mekanizması yeniden kurulurken
Ercan Yıldırım
24 Haziran sistemiyle katı ulusçu tavır yerine ülke sınırlarını ‘ümmetin sınırları’na genişleten, 90’ların yöntemlerini reddetmesine karşın devlet gücünü göstermede ‘kararlı erk’ten imtina etmeyen, etnik yapıları birer siyasi birim görmesine rağmen varlığını ülke bütünlüğünün üstüne çıkarmaya çalışanlara göz açtırmayan bir yeni ‘kurucu irade’ ortaya çıktı.
Yeni Türkiye, yeni sistem, yeni siyaset
Ercan Yıldırım
CHP seçmeni Cumhurbaşkanlığında İnce’ye oy verirken HDP ve İP’i besledi; Saadet’in desteğiyle yıllardır varlık gösteremediği yaklaşık 11 ilde büyük başarılar elde etti. Fakat CHP büyük oranda mezhep hassasiyetlerine ve inisiyatifine terk edilmiş gözüküyor. Bu anlamda artık CHP devlet partisi-merkez rolünü kaybetti.
Kültür faşizmi karşısında kültürel iktidar siyaseti
Ercan Yıldırım
Türkiye’de medyayı, sinemayı, reklam sektörünü, dağıtımı, müzik piyasasını, teknoloji ve programlamayı hasılı neoliberal kitle kültürünü elinde tutan sol-seküler camia, yıllarca kendilerinden başkasına bu alanlarda yaşama hakkı tanımadığı, varolmalarına müsaade etmediği, kapitalistlerden bile daha sıkı tekeller kurdukları halde iktidarı otoriter-diktatör olarak yaftalıyor.
68'den Gezi'ye kaybetmenin diyalektiği
Ercan Yıldırım
CHP’nin “devlet partisi” kimliği Gezi sonrasında yerini neoliberal solun Suriye sonrası Ortadoğu’su için referans teşkil edecek donelere bıraktı. HDP ile içli dışlı tutum, mezhep kimliğinin ulusalcıları bile kovan kuvvetli etkisi Türkiye’nin geleceğine yönelik büyük bir yarık oluşturdu.
Türkiye'nin nomosu: İslam
Ercan Yıldırım
1071’den sonra Anadolu’yu vatan kılarken, farklı boyların, soyların kendi iddialarını örtüp bir millet meydana getirmesine Müslümanlık sebep oldu. Çünkü “mecburiyetler etiği” kimsenin İslam mutabakatını bozmasına müsaade etmedi, Anadolu’ya gelen topluluklar için Türkiye son şans idi. Bu son şansı değerlendirmek ancak İslam’ın ontolojik kılınmasıyla değerlendirilebilirdi. Malazgirt, Türklere Anadolu’nun kapılarını açmadı, Anadolu’nun İslamlaştırılmasının kapılarını açtı! Bir dünyadan vazgeçip yeni bir dünya kurmak isteyenler, İslami bir hayatı talep edenler Anadolu’yu vatanlaştırdı.
Türkiye'nin nomosu: İslam
Ercan Yıldırım
1071’den sonra Anadolu’yu vatan kılarken, farklı boyların, soyların kendi iddialarını örtüp bir millet meydana getirmesine Müslümanlık sebep oldu. Çünkü “mecburiyetler etiği” kimsenin İslam mutabakatını bozmasına müsaade etmedi, Anadolu’ya gelen topluluklar için Türkiye son şans idi. Bu son şansı değerlendirmek ancak İslam’ın ontolojik kılınmasıyla değerlendirilebilirdi. Malazgirt, Türklere Anadolu’nun kapılarını açmadı, Anadolu’nun İslamlaştırılmasının kapılarını açtı! Bir dünyadan vazgeçip yeni bir dünya kurmak isteyenler, İslami bir hayatı talep edenler Anadolu’yu vatanlaştırdı.
Cephe siyasetinde mevzi kazanmak
Ercan Yıldırım
24 Haziran kararının açıklanmasıyla Türkiye’deki cephe siyaseti en ağır, en ilkesiz kavgasını veriyor. Buradan siyasal alanımızla ilgili çok net sonuçlar da çıkarabiliriz… Türkiye’de millet karşısına çıkmanız için öncelikle “dindar-İslamcı” olmanız gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına bir İslamcı-Milli Görüş kökenli yerleştirme çabası, İslamcı menşeili “millet meşruiyeti”nin artık “devlet meşruiyeti” haline geldiğini de gösteriyor.
“Türk Müslümanlığı Projesi” Sürüm 3.0
Ercan Yıldırım
Gazzali’den İbn Arabi’ye, Yunus Emre’den Mevlana’ya derin bir düşünce, irfan, hikmet felsefesi geliştirdik. Hanefi-Maturidi düşüncenin ikamesiyle beraber arada Taşköprüzade, İbn Kemal, Kınalızade, Cevdet Paşa gibi isimlerle entelektüel derinliğimizi belirginleştirdik; kim ne derse desin yine Hanefi-Maturidi temel üzerinden şekillenen Osmanlı’nın son dönemindeki çağdaş İslam düşüncesine bugün yaklaşamıyoruz bile!
'2019 Düzeni' ve kavramları yeniden tanımlamak
Ercan Yıldırım
1071’den sonra inşa edilen vatan-millet-Türk kavramları tamamen İslam ile mücehhez olduğu için zinde güçler direnç gösteriyor. Halbuki Afrin operasyonu da açıkça belli etti ki beka meselesi sadece sınır güvenliğiyle değil Anadolu’yu vatan kılan dinamiklerin yeniden üretilmesiyle de alakalı… Bugün dünya yeni tekellere, oligopollere evrilirken Türkiye’nin başta aidiyet meselesini çözmesi gerekir.
Dünya sisteminin kurucu kararsızlığı
Ercan Yıldırım
Türkiye dünya sisteminin kabuk değiştirdiği bu dönemde ciddi kararlar almak mecburiyetinde. Ya kurucu kararsızlık içindeki dünya sisteminin verili tercihlerinden birini yaparak özgür olduğu avuntusunu yaşayacak ya da seçim yapacağı şartları, ihtimalleri kendi belirleyip sahaya sürecek.
İslamcılık Maturidilik Hanefilik
Ercan Yıldırım
İslamcılık, Osmanlı’nın yani İslam ülkelerinin merkezinin kurtarılması için ortaya konan çaba, İslam düşüncesinin yenilenmesi, bu toprakların ruhuna uygun olarak Maturidi-Hanefi yorumun tercih edilmesidir. Bugün Türkiye, milli ve yerli bir söylemi tartışırken en çok Osmanlı’nın son döneminde başlayıp Cumhuriyet’te akim kalan İslamcılığı mihver almalı.
Kültür endüstrisine karşı lümpenizm
Ercan Yıldırım
Türkiye’de yerleşik kültür anlayışının, organizasyonlarının, küresel kültür tesirinin kırılması için büyük siyasal dönüşümlere yatkın yeni bir güzideler sınıfının teşekkül etmesi gerekir. Kültür endüstrisinin belli başlı sahalarına girmedikçe kültür kapışması yapılamaz.
İslamcılık normalleşirken...
Ercan Yıldırım
Türkiye’de İslamcılık düşüncesi oryantalistlerin, modernlerin, anti-İslamcıların marifetiyle ideolojilerden bir ideoloji, siyasi hareketlerden biri gibi anlatıldı yıllarca.
Yeni dünyaya, yeni insana, yeni devletlere doğru…
Ercan Yıldırım
Dünyada iktisadi ihtiyaçlar, kâr oranları, refahın dağıtımı sorun olmaya başladığında meseleyi bir büyük savaş çözüyor. Bu büyük savaş, hesaplaşma siyasal sistemleri, demografiyi, kültürü, gündelik hayatı da belirliyor.
Fonlanmış kültürel tekel
Ercan Yıldırım
Fonlanmış kültürün foyası 2013’te çıktı; Gezi olayları sadece ittifakları dağıtmakla kalmadı, İslamcı, milliyetçi, muhafazakar, dindar kesimler bir karar vermek zorundaydı. Lenin’i trene bindirip gönderen Batı’nın fonlanmış sivil toplumunun yönlendirdiği Gezi olaylarına ya destek olunacaktı ya “çelik çekirdeğe”, “mecburi orta”ya avdet edilecekti.
Türkiye’nin bugünkü meseleleri
Ercan Yıldırım
Anti-Amerikancı dile sahip olanların dahi Amerika’dan medet umar hale düşmelerine kaygılanmalıyız. Millet bağını çözecek karışımlar siyasal karşıtlıklar üzerinden kurulurken siyaset anlayışının etkisini gözardı edemeyiz; Türkiye’nin esaslı sorunlarından birinin siyasetin “kimlikler” üzerinden yapılması olduğuna dikkatleri çevirmenin sırası...
Referandum cenderesi
Ercan Yıldırım
Belki de dünya tarihinde emperyalistlerin desteğiyle kurulan devletlerin başında gelecek Kürdistan. Boşnaklar kafirle savaştı, Çeçenler de, Filistinliler de... IRA’dan, Che’ye kadar pek çok halk da emperyalistlere karşı bağımsızlık mücadelesi verdi. Lenin’in self-determinasyonu da BM’nin kabul ettiği “kendi kaderini tayin” fikri de “sömürgecilik sonrası”nı işaret eder. Barzani “özerk yönetim” zaten!
Kerim devletin gölgesinde din-devlet ilişkileri
Ercan Yıldırım
Bugün için tarikat ve cemaat çevrelerine en büyük eleştiri tüm İslam tarihi boyunca, tasavvuf ekollerinin doğuşundan bu yana getirilenin hatta sufiliğin ontolojisinin tam tersi şeklindedir; dünyaya aşırı batma, para ve makam peşinde koşma, küfür ehli ile Müslümanlar arasındaki çizgiyi sık sık ihlal etme...
Geç kalmış bir FETÖ raporu
Ercan Yıldırım
12 Eylül rejimine rağmen başörtüsü kararını verebilme iradesi gösteren teşkilatın 27 Mayıs sonrasındaki dini yapıların modern ve seküler yönlerinin kuvvetlenmesi, kült ve batıni etkilerin normalleşmesi karşısında benzer dirayeti sergilemesi gerekir.
2019 düzenine doğru Türkiye
Ercan Yıldırım
200 yıllık elitlerden elimizde kala kala 16 Temmuz sabahı “Avrupa ile Asya”yı birbirine bağlayan köprüdeki teslim olan Türk askeri imgesi kaldı! Köprü, Ortaköy Camii, AB bayrakları ambiyansından çok daha ciddi ve tehlikeli kareler bıraktı 15 Temmuz. 2019 düzeni kurulup çalışırken öyle anlaşılıyor ki nefesimizi kesecek nice yeni resimler de göreceğiz!
Kültür savaşları
Ercan Yıldırım
Cumhuriyet projesi kültür savaşı verdi, kazandı. Yine kapitalist dünya sistemi, Türkiye’de de bir sınıf savaşı verdi, bu cephede de kazandı. Modernler, tarihsellik kavgası verdi, kazandı. Özcülük, tarihilik, otantiklik savaşımında kazanan yine modernler, Kemalistler oldu. İslami kesim, ne fikrin ne İslam kültürünün kavgasını verdi!
İslamcılık ve zamanın ruhu
Ercan Yıldırım
İslamcılar yüklerinden arınıp, her daim sözü edilen “kendimize ait yol”u inşa etmek daha da önemlisi iktidarı sürdürmek istiyorsa zamanın ruhu’nu vaktinde okumalı. İktidar, ‘zamanın ruhu’nu yakalamaktan; bize özgü yolu inşa etmek ‘zamanın ruhu’na karşı durmaktan geçer!
Sistem değiştirecek işaret fişeği: Referandum
Ercan Yıldırım
16 Nisan’da sadece oylama değil hesaplaşma da yapıldı; Kemalist elitler, tarz-ı hayatı öne çekenler, ulusalcılar ile millet bağını kuran dindar-muhafazakar kesim arasında. Milliyetçilik burada ölçü olmadı, olamadı; zira milliyetçiler ağırlıklarını ‘hayır’dan, Kemalist-seküler kaygılardan tarafa yöneltti. Az miktardaki destek zaten dindar-muhafazakar kimlikle özdeşleşebilen kesimi karşılar.
FETÖ bir zihniyettir!
Ercan Yıldırım
İslami kesim ile FETÖ’nün ayrışması neoliberal İslamcı tezlerin 2015 yılında iflasıyla mümkün oldu. 17-25 Aralık sürecinden sonra “dahi” FETÖ’yle “ruh-zihin” birlikteliğini hala kuran pek çok mahalle fedaisi bulunuyordu. 2015’te milli ve yerli kavramlarının piyasaya çıkması, neoliberal İslamcılık kadar “FETÖ zihniyeti”nin de tasfiyesini getirdi.
Öldüren özgürlük
Ercan Yıldırım
Grup, cemaat, klik anlayışından millet-i hakime’ye geçip bunu adalet dairesiyle buluşturmak, kadim gaza anlayışına bağlı millet ve devlet varlığını organize etmek bizlerin önceliğidir. Devleti millet ve kadim misyonuyla buluşturmayanlar, millet ve ulus olmadan devlet hayali görenler özgürleşirken ölmeye mahkum olur.
Ummansız kıyılar
Ercan Yıldırım
Uzun AK Parti iktidarında Türkiye, İslam aleminin öncüsü olarak kendini konumlandırmayı bildi. Millet ve İslamcılık düşüncesi bu bakımdan Anadolu’yu merkeze alıp Türkiye’nin tarihi fonksiyonu üzerine düşünmeye başladı. Fakat Kemalist milliyetçilik, ulus kavramı etrafında bu anlayışı yok saymaya dayanıyordu.
Siyasetin laiklik kartı
Ercan Yıldırım
Ellerinde Türkiye’ye dair kavram yok; zihinlerinde, kültürlerinde Türkiye’yi, Türk milletini, halkı tanımlayabilecek kelimelerin tümü “sakıncalı”... Örümcek kafalı, yobaz terkipleri uzun AK Parti iktidarını doğurduğu gibi başkanlığın kapılarını da açtı. Dolayısıyla laiklik tartışmaları marjinal düzeye inerek gündemin en arka taraflarına itildi.
'Güçlü devlet' özlemi ve liberal siyasetin sonu
Ercan Yıldırım
Bundan sonra İslamcılığın, MHP-Kemalist milliyetçilik, sol-liberal angajmanlar, FETÖ gibi cemaatler ve dindar Kürt milliyetçileri vasıtasıyla yol almasının önüne geçilmeli. Saf ve özcü bir yaklaşımla İslamcılık, 15 Temmuz’un ilk üç saatindeki Anadolu irfanından ilham alarak kendini yenileyip, bu temel üzerinden güçlü tarihi köklerine dönmeli.
Alacakaranlıkta tarihi çağırmak
Ercan Yıldırım
İstikrarsızlığın sürekliliğini tesis eden dünya sistemi klan-aşiret devletçikler inşa etmek için atakta. Bu süreçte Türkiye’nin Irak’ta, Suriye’de bulunması, en az 4-5 farklı varyasyonla hareket kabiliyeti geliştirmesi mühim. Teoriler, iyi niyetli teklifler, kulağa hoş gelen yakıştırmalar hakikatte ölüme açılabilir.
Kemalizmin restorasyonu ve cemaatler
Ercan Yıldırım
Kemalizm her darbeyle yeni bir statüko kurdu, yeni bir restorasyon sürecine girdi. Darbeler yeni kadrolar, yeni siyaset, yeni iktisadi düzen, yeni din anlayışı getirdi. 27 Mayıs ve sonrasında her darbe Atatürkçülüğü, laikliği gerekçe gösterdi; cemaatlerin etkinlikleri üzerinden, siyasi taleplere bağlı olarak laiklik meşruiyet kazandı, güncellendi.
Milliliğin gölgesinde
Ercan Yıldırım
Bize milli “tavır ve duruş” ile birlikte yeni bir “oluş” lazım, yeni bir “yol”, yeni yoldaşlar gerek. Ulusalcı, 27 Mayıs sonrasının seküler milliyetçiliğinden yoldaş devşirmemizi telkin edenlere kulak asmadan “sonderweg”i inşa etmek mecburiyetindeyiz. Yoksa “bir tasfiye aracı olarak millilik” tarihi rolünü oynayabilir, İslamcılığı da “milli gerekçelerle” 2000 öncesi şartlara döndürebilir.
İslamcılığın 2016 ufku
Ercan Yıldırım
İslamcı taban, AK Parti tabanı her zaman milli ve yerliydi; İslamcı siyaset ve aydınlar ise ezberledikleri ideolojik söylemleri millete dayatmaya çalıştı. Anadolu irfanını küçümsedi, Malazgirt’i, Malazgirt sonrası bu topraklar söylemini aşağıladı, Gazali’yi dışladı fakat 15 Temmuz’u tersine çeviren işte bu tarihi arka plan oldu.
Darbeye karşı Anadolu irfanı
Ercan Yıldırım
Bu halkı birleştiren en önemli ve ontolojik değer “Anadolu irfanı”dır. Sol-sosyalist hatta Kemalistlerin millet düşmanlığı, bir bakıma bu irfan halkasına giremeyecek kadar yabancı kalmalarındandır. Millet irfanı, derin analizler, uzun boylu konuşmalar barındırmadan vatan, millet kavramları etrafındaki her türlü “gavur saldırısı”nı tehdit olarak kabul eder.
Darbeye karşı Anadolu irfanı
Ercan Yıldırım
Bu halkı birleştiren en önemli ve ontolojik değer “Anadolu irfanı”dır. Sol-sosyalist hatta Kemalistlerin millet düşmanlığı, bir bakıma bu irfan halkasına giremeyecek kadar yabancı kalmalarındandır. Millet irfanı, derin analizler, uzun boylu konuşmalar barındırmadan vatan, millet kavramları etrafındaki her türlü “gavur saldırısı”nı tehdit olarak kabul eder.
Terörün siyasi çözümü [var mı?]
Ercan Yıldırım
Hobbes ve devlet eleştirisini merkeze oturtan, “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” ilkesi çerçevesinde Türk siyasi birikimini yerden yere vuranlar devlet ve ulus inşa etmenin gayretkeşliği içindeler. Kürt milliyetçiliğinin meşruiyet sahasını devletin saf eleştirisi oluşturmaz. Tam tersine “devletsizlik” ukdesinin tatmini için devlet örgütlenmesi adeta “Kızıl Elma” olarak görülür.
Yeni seküler sınıfın intikam siyaseti
Ercan Yıldırım
İntikam siyaseti ‘gündeliğin istikrarı’nı korumaktan başka intikamcılara da millet varlığına da sürekli tekrarlanan vatanın bekasına da katkı sağlayacak derinlikler ittihaz ettirmiyor. İntikam almak için yola çıkanlar, hakikatin bekçiliğine soyunurken, aslında uluslararası siyasetin bekasına sağlam tuğlalar yerleştiriyor.
Yeni savaş konsepti
Ercan Yıldırım
İstanbul Vezneciler’deki terör saldırısı, 7 haziran sonrasında başlayan sürecin ne 90’lardaki PKK saldırılarına ne de 2000’lerdeki “düz ovada siyaset” yapmayla birlikte düşünülebilecek düşük yoğunluklu ama şiddetli saldırılara benzemeyeceğini ortaya koyuyor.
İktidarın iki ucu: Siyaset ve kültür
Ercan Yıldırım
İslam tarihini beğenmeyen İslamcılık, Gazali sonrasını gerileme görür, aradaki deneyimleri yok sayıp doğrudan Asr-ı Saadet’e dönmeyi savunurdu. Aydınlardan, çocuk ve gençlere kadar pek çok kişinin “efsunlanarak” izlediği Ertuğrul, İslamcılığın asli kanalına oturduğunu, temel kaynakların Türk yorumlarının esas alındığını göstermesi açısından giriş niteliğindedir.
Dilin çöküşünden retoriğin yükselişine
Ercan Yıldırım
Post-aydın dönemde, dil’sizlik yurtsuzluk manasını alır. Tehdit, rövanşizm ve hesaplaşmaya dayalı dil kendini ekranlarda polemik ve retorikle gösteriyor. Marjinalleşen aydın ve siyasi taraflar varlık alanına girmek, yeniden devletleşebilmek, merkezleşmek için dünya sisteminin kılcallarına inmekten imtina etmiyor.
Terör son kozları
Ercan Yıldırım
‘Devrimsiz isyan ruhunu’ savunanların İslamsız Türkiye için ‘önleyici şiddeti’, ‘düşük yoğunluklu savaş’la karşılamaktan çekinmeyeceği anlaşılıyor. Sosyalistleri, Kemalistleri, örgütçüleri ortak noktada birleştiren yegâne anlayış Türkiye’nin toprak bütünlüğünün dağılması üzerine gelişmiş görünüyor.
Kemal Tahir ve ‘güçlü devlet’in zorunluluğu
Ercan Yıldırım
Kemal Tahir, devlet ile millet, güncel ile tarih, halk ile aydın, siyaset ile tarih arasında ahengin tesisini hayati gördü. Devleti, kuzgunlara karşı tedbir olarak tasavvur ederken Batı sömürüsünün karşısına çıkmak için “güçlü devlet”in zorunluluğunu yılmadan, duraksamadan dile getirdi.
Türk düşüncesinin tek tarz-ı siyaseti
Ercan Yıldırım
Liberalizmi, komünizmi, irticayı ve Kürtçülüğü tehdit olarak ilan eden Cumhuriyet eliti aşırılıklardan korunma uyarısı altında Türkiye’yi bugüne kadar getirdi. Tehdit tüm ideolojileri muhafazakarlıkta birleştiren tek tarz-ı siyaset olarak netleşti de... Neoliberal siyasallık ve dindarlıktan uzaklaşıp 7 Haziran seçimlerinden sonra toprakla, milletle, İstiklal Marşı’yla ve Türk kimliğiyle buluşan İslamcılık/Türk düşüncesi, Türkiye’nin ufkunda yeni bir ziyâyı doğurabilir mi?
Türkiye karşıtlığının yeni cephesi: Aydın bildirileri
Ercan Yıldırım
Milliyetçi ve faşizm karşıtı tavrıyla kendini belirginleştiren sol aydınlar bugün artık, milliyetçi eğilimlerin, etnik taleplerin merkezi haline gelirken, ‘önleyici şiddet’i, ‘kurucu şiddet’haline getiren örgütleri destekleyerek faşist yöntemleri savunan bildiriler imzalıyor.
Ortada buluşalım
Ercan Yıldırım
Tütünler Islak kitabına “bütün mümkünlerin kıyısında...” cümlesiyle başlıyordu Turgut Uyar. İsmet Özel bu cümleyi, 1962 yılında Türkiye’nin gerçekten “bütün mümkünlerin karşısında değil kıyısında” olduğu şeklinde yorumladı.
Kürt milliyetçiliğinin shoah anlatıları
Ercan Yıldırım
Shoah anlatıları geliştirenler, bünyeyi kıyamete zorlarken “eğer organlardan biri kangren olmuşsa, vücut iflas etmeden o uzvu kesip atmak gereklidir” görüşünü savunurlar. Türkiye’de millet ve devlet, bu topraklardaki her değeri “bünyeye katmaya” içselleştirmeye çaba harcarken, ulusçular kendilerini ayırmanın derdinde. Kürt milliyetçiliği kültürüyle, diliyle, müziğiyle bünyeye ait olmadığını kanıtlamak için kangren rolü yaparken, kan akışını keserek bir şekilde gerçekten kangren olmayı da arzuluyor.
HDP payandasında sosyalist birikimin çöküşü
Ercan Yıldırım
HDP projesi, Kürtçülük dozajı azaltılmış, sosyalistlik etkisi yüksek, seküler ve milli karşıtı, sosyalistlerin Balibar’dan esinle savundukları “önleyici şiddet” ilkesi paralelinde Gezi’de olduğu gibi PKK’nın yaptığı eylemleri devlet şiddetine karşı bir tedbir ve savunma hatta özgürlük olarak gören bir ittifaktı.
Aydın devşirmek
Ercan Yıldırım
İster Cumhuriyet’in erken dönemlerinde isterse 60’lardan itibaren olsun aydın “toplum mühendisliği”ni, “yeni insan yaratma” hedefini, verili güç istenciyle birleştirmeye çalıştı. Aydının melankolisi, güç vehmini epistemolojisinde, müktesebatında görmesindeydi. Sistem, egosu, birikiminin çok çok önünde olan okuryazarları aydınlaştırırken, kadim ilmi gelenekle bağını kesmeyenleri dışta tutmayı sürdürdü.
İslamcılığın 2015 kırılması
Ercan Yıldırım
Neoliberal siyasallığı savunan, menşei yurtdışına dayanan ve AK Parti içinde büyük yer tutan yeni İslâmcı elit, söylemlerinin iflas etmesini kabullenemedikleri için iddialarını sürdürürken, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere partinin tabanı bir dönemin kapanma, İslâmcılığın tekrar Türkiye ile kadim millet ve devlet geleneğiyle buluşma, İslâmcılığın fikren merkeze yerleşme gerginliğini hatta çatışmasını yaşamaya başlamıştır.
2023’E DOĞRU... İktidara gelmek, iktidarda kalmak
Ercan Yıldırım
17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin ardından İslâmcıların Osmanlı İslâmcılığından beri ihmal edilen, terkedilen bazı metotlara, İslâmcılığa muhteva veren konulara geri dönüş yaptığı gözlenmektedir. İslâmcılık hareketinin 2013 tecrübesinden sonra usul ve muhteva bakımından önemli değişimler ve dönüşümler içine gireceğine şüphe yoktur.